#tüm berrakdamla entry'leri

floransa'da interrailden aldığımız tavsiye üzerine aloneleo diye bir adamın evine gittik. adam filmlerde ki eve getirdiği çocukları pişirip yiyen adamlara benziyordu. kahvaltıda 2 tane cookie, çay veya kahve veriyormuş. eliyle paslı bir kutudan çıkartıp verdi. korktuğumuzdan yemek zorunda kaldık. yatacağımız yeri gösterdi.yatakta böcekler zıplıyordu. yüzümüzü ekşitince balkonda meditasyon mekanı var orada da yatabilirsiniz dedi. gittik baktık köpek kulübesi. içerisi nem kokuyor. biz girdikten sonra kapıyı kilitlemişti. markete gitmek istiyoruz bahanesi ile arkadaşım kapıyı açtırdı bende çantaları kaptım. koşarak kaçtık. arkamızdan gelmedi allahtan.
çernobil. kasveti, insan egosunun nelere mal olabileceğini, cesareti anlatmış. tüyler diken diken...
şanslı kardeşlerimizin yakaladığı bana nasip olmayan bilet türü. 20 -30 liraya hiç bulamadım ama 450 liraya portekiz’e gidip gelmişliğim var sayılır heralde
kalabalık gezdiğimiz için bir türlü kabul edilmediğimiz güzel bir uygulama. hem birieriyle tanışmak, hem de yeni kültürler öğrenmek için fırsat.
hayatımın 20 yılı geçti. bir yirmi yıl daha geçsin. güzel şehirdir.
bence farklı olmalı. yeni birşeyler görüp, öğrenmeli. insanları da sıcak konlysa tadından yenmez
ben paris deyince rüya gibi bir yer beklemiştim. benim için hayal kırıklığı oldu. şehir pisti, sen nehrinin kenarında fareler vardı, trafik kötüydü, vb. ama tabi ki gezginseniz; louvre müzesini, ressamlar tepesini, notre dame katedralini, hatta belki disneyland'ı görmeden olmaz. yemek konusunda hayal kırıklığına uğradım. ben gittiğim heryerde bir öğüne para verilip oranın iyi bir yemeğini yemeye dikkat ederim. Champs-Elysees de yedik. belki benim damak tadıma uygun değil bilmiyorum ama nerde o ünlü fransız mutfağı?