#tüm afromdiem entry'leri

oh darling! i will be waiting for you till my last breath.
ah sevgilim! seni son nefesime kadar` bekliyor olacağım.
homesick, vatan hasreti çekmek demektir.

insan yalnız kalır, üzülür ve üzülür. arkasında bıraktıklarını düşünür; bir çift mavi göz, bir çift sıcak el, annesinin sarmalayan kolları... kalbi yorulur, göğsü sıkışır artık kaldıramaz hale gelir. bütün işleri veya planları yolunda gitse dahi suratında taşır o özlem duygusunu. ne pahasına olursa olsun s*ktiri çekip dönmek ister evi hissettiği yere. nedendir bilinmez ama homesick olan bir insan dönemez, sadece dönemez işte. içindeki o fırtına daha da şiddetlenip gözlerinden yaş akıtsa da tüm nefesi boğazında kalsa da dayanmak zorundadır bu vakitlerde. içinden bilir, hisseder ve der ki; bi dönsem, bi dönsem her şey çok güzel olacak.

barış manço'dan little darling şarkısını yeniden keşfettirmek istiyorum sizlere

little darling we'll be kissing
little darling you've been missing
little darling all my love for you
little darling i'm so homesick
little darling coming back quick
little darling bringing love for you
i) ing. kemikler demektir.
ii) kemiklerin oluşturduğu sisteme ise iskelet denir ingilizcesi skeletondur.

edit: cambridge ve collins destekli sözlük anlamları aşağıda

bones - bones-pCTBB

bones - bones-HEKSO

cambridge dictionary

collins dictionary

bu bağlamda baktığımızda frame of bones yani kemik çerçevesi eşittir iskelet demek ise sadece bones iskelet anlamı için kullanılamaz. sadece synonym için yani benzer anlamlısı için alabiliriz, bunun dışında bones asla ve asla bare yani yalnızca iskelet için kullanılamaz. siz kendiniz cümle kurarak o anlamı taşıtabilirsiniz çünkü insan kemikleri dediğimizde hangi kemiklerden bahsettiğimizi biliyorsunuz: the skeleton
genellikle ayanların kullandığı; çalmak ve dolandırmak anlamlarına gelen sözdür. son zamanlarda ingilizce master eki getirilerek kullanışını bile duydum.

-dızing
türlü türlü biraları denedim ve vardığım sonuç biranın kalitesi değil de o biranın bana hissettirdikleri ve yaşattıkları oldu. kaliteli bir bira seçerken de en kaliteli anılarıma baktım. mesela 3 senelik ilişkim vardı ve hep bomonti filtresiz içerdik, o zamanlar favori biramdı fakat artık rafta duruşu bile içimi burkuyor ve içmeyi bırakın hafıza kusasım geliyor. kaliteli anılara dönecek olursak: partiler, yılbaşıları, ateş başları, soğuk kış gününde odun keserken, dostlarımızla anlık bira isteklerimiz olduğu zamanlar vb.
ben tuborg red diyorum, sonuçta sözlükçüyüz ve bu biranın da bende bir açıklaması olmalı, benim sözlüğümde bir anlamı olmalı, hatta ve hatta eş anlamlıları dahi olmalı. 'gel bir kere sarılıcam' demek kırmızı tuborg mesela veya 'oğlum iyi ki varsınız lan!' direkt kırmızı tuborgun eş anlamlısı olmuş durumda benim sözlüğümde.
hannibal lecter dizisini izledikten sonra hayranı olduğunuz ve yakından takip ettiğiniz başarılı bir oyuncu. izlemediyseniz şiddetle tavsiye ediyorum.

dizide bol miktarda; insan eti, ölmüş ve sanata dökülmüş insan bedenleri gibi gibi şeyler mevcuttur. baştan uyaralım sonra vay efendim mide kapağım gevdi, kendimi tutamadım ne var ne yoksa döktüm ortaya olmasın.
'dertleşecek insan aramak' bence melankolyan, derbeder ruha sahip insanların sürekli hissettiği bir dürtüdür. çıkarsınız sokağa, tanıdık bir yüz ararsınız. telefonun rehberine girersiniz mesela arayacak veya yazacak insan var mı diye bakarsınız daha önce yüzlerce kez bakmış olmanıza rağmen. kısacası yalnız kalmışsınız ve aciz düşmüşsünüzdür. bu yalnızlık da insanın derdine dert katar tabi ve en sonunda da ya annenizi aramakla ya da babanızı aramakla biter. içiniz bir tık daha ısınır fakat ertesi gün... ertesi gün yine kalkarsın ve yalnızlığına ''günaydın, kahve içer misin?'' diye sorarsın.

gezgin sözlük dertleşecek insan veritabanı ise insana 'aaaa! böyle bir entry mi varmış? yaşasın birilerini bulacağım' umudu veren, insanın içine ışık olan ve kollarını 400 senelik bir çınar gibi açmış tam sigara tüttürmelik bir başlıktır.
insanların oradan buradan görüp heveslenerek aldıkları ve sonunda ya sahiplendirme yoluyla yeni bir yuvaya ya da barınaklara giden bir tür ''benim de köpeğim vardı'' cümlesini kullandırtan hayvandır.

çocukluğumdan beri köpeklerle büyüdüm artık tek yaşıyorum fakat bir köpeğim yok. Bir köpek dosta sahip olmak öyle kolay değil. Transportunu yapabileceğiniz bir araca ihtiyaç duyarsınız hep, siz evden veya bahçeden uzak kaldığınızda ki genellikle evdir; o dostu dışarı tuvaleti için çıkartacak veya karnını doyuracak bir insana ihtiyaç duyarsınız yine.