Kotu bir histir.hayatina kimseyi alamazsin.tek gecelik olsa bile.duygularin yoktur artik.birey olmussundur.kimseden yardim istemez,kimseye de gerekli olmadigi surece yardim etmezsin.esyalarin en iyi dostun gibidir.onlar seni terketmez.sen ne istersen onu yaparlar.monotonlugunu gidermek icin evin her kosesini suslersin.her yerde varsindir artik.
gezgin sözlüğün amacının ne olduğunu bilmeyen bir yazar kişinin iddiasıdır. bu yazar gibi diğer insanlar "yani birşeyler yazmak, tartışmak isteyen türk gençliği" için internet üzerinden ulaşılabilen anlık takip sağlayabilen, anlık bilgi akışı sağlayabilen, insanları bir araya getirebilen, organize olabilen, devlete hükümete karşı tehdit oluşturabilecek tıpkı internetin olmadığı zamanlarda insanları sendika, dernek, gibi kurumlar kurarlardı. o zamanlar sözlükler forumlar yoktu. ama insanlar yinede tartışmak seslerini duyurmak için çeşitli platformlar kurarlardı ama iyice büyüdükten sonra grevler- yürüyüşler yaparlardı devletten isteklerini alsınlar diye....... falan filan bunlar karanlık mevzular dış mihrakların işi gibi bir yapı olabilir mesela yani amacı... olmadı mı
diyen kişinin dem vurduğu konu hakkında hala cahil olduğunun göstergesidir
Komik gelebilir ama lütfen arkadaşlar gülmeyelim, ciddi bir hastalık, biraz da kudüs sendromu gibi. Gerçek adı “parishōkōgun” olan ve Prof. Hiroaki Ota tarafından ileri atılmış bir sendromdur. Belirtileri halüsinasyonlar, pişmanlık gibi acı çekme, derealizasyon ( yabancılaşma), duyarsızlaşma, anksiyete (önyargı, saldırganlık), baş dönmesi ve terleme şeklinde gözlenmektedir. Bence hayal kırıklığı ya da geldiğine bin pişman olmak da denilebilir.
Genelde gezginler de görülen bu hastalığın oluşma nedenleri ise kültürel farklılıklardan dolayı, dilin yetmemesi, yorgunluk, beklediğini bulamama gibi nedenlere bağlanmaktadır. En duyarlılar ise elinde fotoğraf makinaları ile her yeri saran Japon turistlerdir. Bu yüzden BBC’nin yaptığı habere göre Japonya Büyükelçiliği 24 saat açık olan bir yardım telefon hattı kurmuş ve bu durumu yaşayanlar için hastane bulmakta yardımcı oluyor.
(bkz: http://news.bbc.co.uk/2/hi/6197921.stm)
Genelde gezginler de görülen bu hastalığın oluşma nedenleri ise kültürel farklılıklardan dolayı, dilin yetmemesi, yorgunluk, beklediğini bulamama gibi nedenlere bağlanmaktadır. En duyarlılar ise elinde fotoğraf makinaları ile her yeri saran Japon turistlerdir. Bu yüzden BBC’nin yaptığı habere göre Japonya Büyükelçiliği 24 saat açık olan bir yardım telefon hattı kurmuş ve bu durumu yaşayanlar için hastane bulmakta yardımcı oluyor.
(bkz: http://news.bbc.co.uk/2/hi/6197921.stm)
enformasyon ve enformasyon teknolojileri uluslararası değişen sistemin alt yapısını oluşturmaktadır. bu temel, bilgi teknolojilerine egemen olanlar için yeni bir emperyalizm biçimim de ortaya çıkarmıştır. bu yeni dünya düzeni yeni bir sömürgecilik anlayışına destek vermektedir. enformasyon emperyalizmi olarak adlandırılan bu yeni oluşum, alt yapışma teknik bilgi ve bilgi teknolojilerini aldığı için kültürel emperyalizmi çok daha kolay hale getirmiştir. bu yeni sömürü düzeni egemenleri adeta ölümsüzleştirecek tarihi bir süreci başlatmıştır. gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkeler yani ötekiler, bilgi toplumuna geçiş sürecinde adımlarını çok dikkatli atmak zorundadır. artık bilgi bağımlılığım hat safhalara çıkaran küreselleşme kavramı, geri dönüşü olmayan çıkmaz bir sokağa girmeye benzetilebilir. türkiye bu yeni dünya düzeni içinde egemenler ve ötekiler arasında sıkışmış durumdadır. ulusal motiflerim kaybetmeden bilgi toplumuna geçiş sürecini yaşamak zorundadır. bu geçiş günümüz dünyasında var olabilmenin tek şartıdır. kaybedenler arasında olmak istemeyen türkiye adımlarım çok dikkatli atmak zorundadır. çünkü türkiye bu geçiş dönemde gecikmişler arasındaki yerini almıştır. egemenlerin çıkarma uymayacak akılcı ve doğru yaklaşımlarla ve ancak üretebildiği takdirde enformasyon alt yapışım oluşturmak zorundadır. sonuç olarak türkiye bu dev satranç tahtasında hamlelerini düşünerek oynamalıdır. şah denildi fakat henüz mat olmadık. (bkz: devrim)
Cay, turk kahvesi ve ekmek.
2017 türkiye'sinde devrimci dediğimiz zaman türk insanının gözünün önüne pkk'lı teröristler gelir (kürt halkına göre tabiki de özgürlük savaşçılarıdır) ve bu teröristler kürt milletinin yaşadığı yerde bu devrimi gerçekleştirmek istedikleri için kendi devrimlerinin içine aslında milliyetçilik de bulaşmıştır. bu tehlikeli bir girişimdir. ırk savaşları ile fikri savaşları birbirinden ayırmak gerekir. çünkü devrim bir fikri savaştır. silahlı devrim eylemleri fikri savaşın yetersiz kaldığı durumlarda ortaya çıkmalıdır. oysa ırk savaşları, toprak savaşıdır, bağımsızlık savaşıdır. bir milletin başka bir milletin toprağından eğemenliğinden çıkmaya çalışmak istemesi demek bir fiziki savaştır. kendi milletinin içinden çıkarak kendi milletini savunduğunu söylediğin vakit o ülkenin topyekünü için sempati toplayacaksındır. insanlar seni ve devrimini kabul edecektir. sloganlarını ezilmiş halklar için seçip, eylemini, kendi ırkındaki insanların, başka bir ırktaki insanlar ölsün diye yaparsan dost kazanmaz düşman kazanırsın. devrim bütün insanlık için kurtuluştur. emperyalizmin ezdiği toplumların kendi kaderlerini tekrar kendilerinin belirlemesi için onlara verilmesidir. sanayi devriminden sonra kapitalizmin tüm dünyaya yayılması tüm dünyayı adeta bir kaosa sürüklemiştir. dünya nüfusunun %1 inin %99 u yönettiği bir dünya düzenini tekrardan yorumlamak gerekir.
şimdi buradan kendilerine devrimci diyen kürt halkının liderlerine onların destekçilerine seslenelim eğer gerçekten devrimden yanaysanız sizin devrim hareketinizin geldiği nokta ortadadır. siz (bkz: che guevara)'nın başardığını yapamazsınız. kedi ırkınız içinde başarılı olabilirsiniz ama tüm ülkede etkin olamazsınız. tüm ülkede etki uyandırmayan bir hareket devrimci bir hareket değildir. bu eyleminizden tavrınızdan vazgeçin. inin dağlardan siz daha fazla ırk savaşı yaparak kan dökmemize gerek yoktur. biz çıkarız o dağlara bırakın devrimi türk devrimciler yapsın.
şimdide burdan tkp'ye seslenelim eyleme dökemediğiniz fikirlerle yazılarınızla açıklamalarınızla ne yapmaya çalışıyosunuz anca laf kalabalığı yapıyosunuz. artık silahlı mücadele zamanı gelmiştir.
türkiye'de bir devrim yapılacaksa bunu türkler, türk dvrimciler yapmalıdır. türkiye'de devrim için, silahlı eylemde bulunulacaksa eğer bunu türkler yapar. bizlere türk devrimini başlatabilmemiz için destek verebilirsiniz. buradan türk devrimine destek verecek herkese seslendim.
şimdi buradan kendilerine devrimci diyen kürt halkının liderlerine onların destekçilerine seslenelim eğer gerçekten devrimden yanaysanız sizin devrim hareketinizin geldiği nokta ortadadır. siz (bkz: che guevara)'nın başardığını yapamazsınız. kedi ırkınız içinde başarılı olabilirsiniz ama tüm ülkede etkin olamazsınız. tüm ülkede etki uyandırmayan bir hareket devrimci bir hareket değildir. bu eyleminizden tavrınızdan vazgeçin. inin dağlardan siz daha fazla ırk savaşı yaparak kan dökmemize gerek yoktur. biz çıkarız o dağlara bırakın devrimi türk devrimciler yapsın.
şimdide burdan tkp'ye seslenelim eyleme dökemediğiniz fikirlerle yazılarınızla açıklamalarınızla ne yapmaya çalışıyosunuz anca laf kalabalığı yapıyosunuz. artık silahlı mücadele zamanı gelmiştir.
türkiye'de bir devrim yapılacaksa bunu türkler, türk dvrimciler yapmalıdır. türkiye'de devrim için, silahlı eylemde bulunulacaksa eğer bunu türkler yapar. bizlere türk devrimini başlatabilmemiz için destek verebilirsiniz. buradan türk devrimine destek verecek herkese seslendim.
üniversite yıllarına dair akılda kalan anıları, hataları,parasızlıkları, keşkeleri, iyi kileri, aşkları, dostlukları, çaresiz hissedilen anları kapsar. geçmişe sürekli özlem duyan hatta kendi yaşamadığı 80'li ve 90'lı yıllarda üniversite okuyan insanlara bile kafasında canlandırdığı "yedi numara" dizisinin bize aşıladığı sıcaklık, samimiyet, içtenlik duyguları nedeniyle imrenen biri olarak çokça özlenilen dönemlerdir. en çok da soğuk kış akşamları okuldan çıktıktan sonra mahalle bakkalından ekmek arasına koymalık bir şeyler alıp yedikten sonra çayı demleyip, memleketten annenin gönderdiği yorganın altına girip girişten bozma oturma odasında tv izlemek özlenilesidir.
Dilimize ev & vatan özlemi çeken ya da çekme durumu olarak çevrilen kelime öbeğidir. Bazen öyle bir bastırır ki işi gücü bırakıp, tası tarağı toplayıp ait olduğun topraklara kaçmak istersin. Anne evinde yediğin sıcacık yemeklerin kokusu burnunda tüter. Dostlarınla, ailenle artık özlem duyduğun kim varsa beraber aynı karede olduğunuz fotoğraflara bakarken gözleriniz dolar. Boğazın düğümlenir. Ama geri dönme gibi bi firsati yakaladigin gun yolda heyecandan kalp ritmin degisir. Vardigin anda ki duygu patlamasi da zaten burada yazmakla tarif edilemez..
4+3 yıllık universite hayatinin sonunda boyle bir bagimliliga sahip olursunuz altinizda araba vardir ama otobuse binmezseniz ,rahat edemezsiniz.otobuse binmediginiz gunler cok yavas gecer ve sikintidan geberirsiniz.binincede bir rahatlama gelir.kendinizi kaybedebilirsiniz