internette karşınıza cafe del mundo olarak çıkar. kendisiyle alsancak dolaylarında tesadüfen karşılaştığım muazzam oluşum. bulunduğu bina dışarıdan herhangi bir pub veya bistroymuş gibi gözüksede içine girdiğinizde açık bahçesiyle, dekorlarıyla, barıyla sizi büyüleyen efsane mekan.

her bayisinde büyük yer ayrılmış "life is backpacing" yazısını kendilerine motto edinmişler.

menüsünde bavyera olarak geçen 1 litre tuborg fıçının 14 lira olmasının şahaneliğinden bahsetmiyorum bile.

[url http="http://www.varunagezgin.com/" title="Cafe Del Mundo"]

edit: imla.
gün itibariyle ışığa yürümüş, 90'lar popunun unutulmaz sanatçısı.
hayalim,
hayalin,
hayali,
hayalimiz,
hayaliniz,
hayalleri.

hayalleri gerçeğe dönüştürüp bize umut olan arkadaşlara teşekkürler. biz de birgün bu hayali gerçekleştireceğiz.
sabah sürünerek yataktan kalkmamla bir problem olduğunu anlamıştım.işe gelene kadar insanları gözlemledim ve herkesin kafa öne eğik bir halde.iş yerine vardığımda ise, durum değişmedi tek gözü kapalı insanlar her yerde. noldu lan gece? uzaylılar gelip gece hepimizi sikti mi.
1. öğretmen yetiştiren fakültelerin işlevselsizliği
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.

diye uzayıp gidebilecek sorunlar.

ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı

öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?

sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...

neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.

hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.
kişiye göre değişsede dünyanın en güzel renklerinden biridir. huzur verir ve bu renge inananlar tapanlar vardır.siyah beyaz ve mavinin bazı tonlarıyla efsane uyumludur.

ayrıca gezginsozluk kuruluş renklerinden.
Kongo milli parkının isyancılar tarafından tehdit edilmesi üzerine bir avuç insanın orada yaşayan bütün canlılar adına verdiği savaşı konu alan 18 farklı ödül almış belgesel film.