Türk edebiyatının önemli yazar ve çevirmenlerindendir. Üç şairin aşkının yansıdığı ve şahsına şiirler yazılmış kadın. Usta şair turgut uyar’ın aşkı ve eşi.
İzmir’in ilçesidir. Çocukken kavak yelleri dizisiyle adını duyduğum ve merak duygumu tetikleyen yer. Geçtiğimiz yaz ayında gezip muazzam bir koyunda kamp yaptık. Cidden enfes bir semt.
Çocukluğumun dizilerinden biridir. Çok severek izlerdim fakat bir noktadan sonra saçmalamaya ve sıkmaya başlamıştı. Fakat yine de zihnimde hoş bir yere sahip.
Haluk tatar sayesinde kanalını keşfettiğim 20-25 yaş aralığındaki 3 arkadaş eğlenirken video çekiyorlar. Geleceğin kafaları olabilirler. Rezimizi alalım.
Amerikalı yazar. soğukkanlılıkla İsimli haber roman türünün öncüsü sayılan yapıtı kaleme almıştır. Kansas cezaevinden çıkan iki suçlunun bir aileyi soğukkanlı biçimde katlettiği olayını gazetelerde görüp araştırmak için olayın peşine düşmüştür. Bu araştırmanın sonucu ise yeni bir türün önünü açmıştır.
Belgelere dayalı, haber değeri taşıyan gerçek olayları ele alan, edebi bir dile ve olay örgüsüne sahip yazın türü.
Bu türün öncüsü sayılan bazı eserler şunlar: (bkz: soğukkanlılıkla), (bkz: kırmızı pazartesi), (bkz: veba yılı günlüğü), (bkz: uçurum insanları)
Bu türün öncüsü sayılan bazı eserler şunlar: (bkz: soğukkanlılıkla), (bkz: kırmızı pazartesi), (bkz: veba yılı günlüğü), (bkz: uçurum insanları)
Kolombiyalı yazar gabriel garcia marquez’in büyülü gerçekçilik akımının etkilerini satır aralarına serpiştirdiği yapıtı.
1 Mayıs 1981’de yayınlanan kitap ilk bakışta basit bir cinayet romanıymış izlenimi verse de esasında toplumsal yozlaşmaya karşı sert bir eleştiri niteliği taşıyor. Bir töre cinayetine kurban edilen Santiago Nasar karakteri kitabın başından sonuna değin “suçlu mu yoksa masum mu?” ikileminde yürütülüyor. Fakat yazar bu ikilemin yarattığı durumun bile esasında ne kadar gereksiz olduğunu yüzümüze vuruyor gizliden gizliye. Çünkü hangi seçenek doğru olursa olsun bir cinayeti hiçbir neden haklı göstermez. Nasar suçlu da olsa masum da olsa bu vahşice öldürüldüğü gerçekliğini değiştirmiyordu.
1 Mayıs 1981’de yayınlanan kitap ilk bakışta basit bir cinayet romanıymış izlenimi verse de esasında toplumsal yozlaşmaya karşı sert bir eleştiri niteliği taşıyor. Bir töre cinayetine kurban edilen Santiago Nasar karakteri kitabın başından sonuna değin “suçlu mu yoksa masum mu?” ikileminde yürütülüyor. Fakat yazar bu ikilemin yarattığı durumun bile esasında ne kadar gereksiz olduğunu yüzümüze vuruyor gizliden gizliye. Çünkü hangi seçenek doğru olursa olsun bir cinayeti hiçbir neden haklı göstermez. Nasar suçlu da olsa masum da olsa bu vahşice öldürüldüğü gerçekliğini değiştirmiyordu.
Türkiye’de genelde saadet zincirine dönüşen ve genelde dolandırıcıların yöneldiği satış sistemidir. Gerçek anlamda uygulandığını pek görmedim. Nerden para kırsak düşüncesiyle hareket ettiriliyor genelde bu sistem. Teorisini bilmem ama pratikte pek olumlu sonuç doğurduğunu sanmıyorum.
-umarım- korona belasından kurtulmuş olarak gerçekleşmesi muhtemel bu yılki festivalde görmek istediğim sanatçılar, önceki yıllardan çok da farklı değil ama tabii ki geçen yılı festivalsiz ve konsersiz geçirmiş bünye misliyle eğlenmek ister. klasik festival line-uplarının yanı sıra sahne performansları muazzam olan ve pek de hatırlanmayan birkaç isim ekleyeyim.
(bkz: second)
(bkz: patron)
(bkz: ati242)
(bkz: ben fero)
(bkz: ceg)
(bkz: lil zey)
(bkz: emir taha)
(bkz: second)
(bkz: patron)
(bkz: ati242)
(bkz: ben fero)
(bkz: ceg)
(bkz: lil zey)
(bkz: emir taha)