kabakta yapılacak muzik buluşmalarından bir tanesi. şöyle de bir açıklamaları var.

Ahtapot Organizasyon tarafından 2.si yapılacak muzik buluşmaları Kabak Koyu'nda yapılacaktır. Türkiye' nin en güzel koylarından birinde özgürlük temasında yapılacak etkinliğe önemli sanatçılar eşlik edecek. Etkinlik boyunca atölyeler, sergiler , tiyatro plastik sanatları , pandomim ve dans toplulukları bir araya geliyor.

Detaylar çok yakında https://www.facebook.com/esaslibulusmalar/ linkinde olacaktır.

bilet satın al
East nehri üzerinde, Brooklyn ile Manhattan'ı birbirine bağlayan köprüdür. New York eyaleti yasama meclisi 1867'de özel bir şirkete köprünün inşası için bağış toplama yetkisi verdi. John augustus roebling'in önemli köprülerin inşasında elde ettiği başarılar, bu köprüyü tasarlayacak ve inşa edecek baş mühendis olarak ilk onun adını akıllara getirdi. Brooklyn köprüsü'nün orta açıklığı 486 metre, kenar açıklıkları da 283 metredir. Roebling projesinin tamamlandığını görememiştir. Haziran 1869'da ayaklardan birinin yerini belirlemeye çalışırken, bir deniz taşıtı roebling'in bulunduğu iskeleye çarptı ve ünlü mühendisin sağ ayağı iki kalasın arasında kaldı. Doktorlar ezilen parmakları kestilerse de, roebling üç hafta sonra, daha köprünün yapımına baslanamadan tetanostan ölmüştür. talihsizliklerle dolu köprünün inşasına roebling'in yerine başmühendis olarak oğlu Washington augustus geçmiştir. O da projeyi tamamlayamadan, kesonlari incelerken yediği vurgun sonucunda felç olmuştur. Bu kez de işin başına, becerikli ve azimli eşi Emily roebling geçmiştir. Köprü açılışında karşıdan karşıya geçen birkaç kişiden biri olmuştur. Köprünün inşaatı neredeyse 14 yıl sürmüştür ve 11 yılı Emily roebling yönetmiştir.
sosyal medya kullanımının çağımızda çeşitli tartışmalara yol açtığı malumunuz. bir de buna gezginler/gezmek açısından bakalım. hepimizin facebookta/youtubede/instagramda takip ettiği pek çok gezgin var. bu gezginlerin pek çoğunda şöyle bir durum görüyorum: sanki amaçları gezmek eyleminin kendisinden ziyade, sosyal medyada popüler olmak. adam/kadın gezdiği yerleri paylaşmayacak olsa gezisinde o zevki alamayacak. zaten en baştan şunu söylemeliyim ki, "yağ kanka hayat boş yollar süper otostop mükemmel şehirde napiyonuz oğlum" tarzı lakırdılar eden birinin, sosyal medyada gezdiği yerleri paylaşması bana biraz çelişkili geliyor. sen hep kalkıp modern dünyaya ve onun getirdiği nimetlere laf edeceksin, hem de onları kullanıp hava atacaksın. yemezler.

bu noktada bana yüzlerce takipçili insgtram sahibi hesap sahipleri gerçek bir gezgin gibi gelmiyor. çünkü ne olursa olsun, takipçileri, sosyal medya kaygısı bir noktada gezdiği eylemin kendisinden insanı uzaklaştırıyor, gezi eylemini başka bir şeye dönüştürüyor. hele bu hesap sahiplerinin yaşıtlarına hava atmak amacıyla facebook paylaşımı yapan ellilik teyzeler değil de "kankaaa yol harika" diyen ve bazı şeyleri aştığını düşünen insanlar olması da cabası...

söyleceklerim bu kadar. bence tartışmaya değer güzel bir konu.
otostopla iran, tayland ve kamboçyayı gezen, yaşadığı trafik kazası sonucu türkiyeye dönmek zorunda kalan gezgin.

şöyle bir youtube kanalı var, dileyenler otostop videolarını izleyebilir. kanalının nedense çok abonesi yok, anlayamadım, bana kalırsa (bkz: servan turan)dan çok daha iyi vlogları. gel gelelim, biraz ego var, ama tabii o her gezgin de var, naparsın. (bkz: gezgin egosu)
Her şeye bir bahane bulma, beğenmemek, hoşnutsuzluk. Toplumumuzun kanayan yarası. Dedikoducu yaşlı teyzeler amcalar vs. Profil gözünüzün önüne gelmiştir. Ama genç kesimin de aynı hataya düşmesi üzücü. Özellikle gruplarda çok fazla görürsünüz bu tipleri. Açılan her postun altında illa bir negatif yorumlari vardır. İnsan nasıl bu kadar hoşnutsuz olabilir, bardağa her zaman nasıl boş tarafından bakabilme yeteneğine sahip olabilir akıl ermiyor. Veya birine dil uzatma hakkını nasıl bulabiliyor insan kendinde önce bunu sorgulasak aynı hataya düşme yüzdesi biraz olsun azalır belki. Zor olsa gerek, aynı zamanda yorucu ve yıpratıcı. Pozitif günler dilerim.
narcos'un 3. sezon tanıtımında konuk oyuncu olarak katılmış türk kasap.

link
Nerede yersem yiyeyim, bu abiler hep mardinden gelmişlerdir (kendileri de söylerler) ve gerçekten de mardinli olmayan az sayıdaki midyeciler de onlar kadar iyi yapamamaktadır bu işi. Bir rivayete göre midye doldurma işi rumlardan ermenilere onlardan da mardinlilere geçmiştir ve onlarda almış yürümüştür. sonuç olarak bir aşktır midye dolma
Edit: arkadaşlar festivale gittim, geldim. Dalya plajında yapıldı ve denizi çok güzeldi. Çok sayıda ünlü müzisyen geldi. Sahne çeşitliliği güzeldi. Apaçi tipli insanlar hiç yoktu. Nezih ve eğlenceli bir ortam vardı. Eksilerine gelecek olursak pazar günü 11 de çadırları toplatmaya başladılar sabah 4.30da konser vardı yani bu ne tutarsızlık. İçeriye girerken her şeyinizi alıyorlar ilaçları, şekerleri vs. Ama ayakkabına sok gir kimse bakmaz. Yiyecekler cok pahalıydı dışarıdan yemek daha mantıklı Kilyos merkeze gidip. Arabayı köyde otoparka bıraktırıyorlar 25 tl ücreti var ve çık gir yapınca da ücret alıyorlar biz caminin arkasına bıraktık kimse de çekmedi. Herkesi jandarma çekiyor diye korkutuyorlardı. Jandarmaya sorduğumuzda köyün biraz ilerisine bırakırsanız ara sokağa bi şey olmaz çaktırmayın falan dedi. Abi bir de Beko senin ne işin var ne diye stand açıyorsun üzüldüm standda duran çocuklara.

9-10 Eylül tarihlerinde Kilyos sahilinde gerçekleşecek müzik festivalidir.


Bugün aldığım bir davet sonucu gidip kamp yapmayı planlamaktayım. Daha önce gidenlerin ortam ve müzikler hakkında yeşillendirmesini bekliyorum.
Bir önceki gece uçakların neredeyse üst üste indiği, giriş yollarının araç trafiğinden tıkalı olduğu şehir istanbul değilmiş gibi mecidiyeköy-vezneciler arası araçla 11 dk sürerek son zamanların yol açıklık rekorunu kırdı an itibariyle.
Nerde lan bu millet. Nerdesiniz olm