gezgin sözlüğün amacının ne olduğunu bilmeyen bir yazar kişinin iddiasıdır. bu yazar gibi diğer insanlar "yani birşeyler yazmak, tartışmak isteyen türk gençliği" için internet üzerinden ulaşılabilen anlık takip sağlayabilen, anlık bilgi akışı sağlayabilen, insanları bir araya getirebilen, organize olabilen, devlete hükümete karşı tehdit oluşturabilecek tıpkı internetin olmadığı zamanlarda insanları sendika, dernek, gibi kurumlar kurarlardı. o zamanlar sözlükler forumlar yoktu. ama insanlar yinede tartışmak seslerini duyurmak için çeşitli platformlar kurarlardı ama iyice büyüdükten sonra grevler- yürüyüşler yaparlardı devletten isteklerini alsınlar diye....... falan filan bunlar karanlık mevzular dış mihrakların işi gibi bir yapı olabilir mesela yani amacı... olmadı mı
tam adı barkın laçin özdemir olan henüz üniversite öğrencisi olan bu gezgin sosyal medyada 9 ayda bursuyla 38 ülke gezmesiyle tanınmıştır. kişisel sosyal medya hesaplarında da görüleceği üzere şu günlerde de seyahatine devam etmektedir. yolu açık olsun.
Baktim ki iliski kopacak ve boka saracak, hemen terkedip baska erkeklerin egosunu tavan yaptirdigi kiza ,tabani gosterme bicimim.tabi yine egolarini tavan yaptircak erkeklerin olma durumuda uzucu.
bazı yazar kişilerin (bkz: ekşi sözlük yazarları)için kullandıkları tabir. çok yakında benzer yakıştırmalar bu sözlükteki yazarlar içinde kullanılabilir.
Balkanlarda tren bağlantılarında sıkıntı yaşanmasının nedeni bölgenin hem siyasi yapısından hem de alt yapısından, bu yüzden ulaşımın en ideal yolu otobüsler ile gerçekleşmektedir ve diğer kuzey Avrupa ülkeleri gibide kimi zaman uçuk fiyatlar size maliyeti de olmaz. Genelde fiyatlar mesafesine göre 3-20 euro arasında değişmektedir.

Güncel olarak otobüs saatlerini ve ulaşımı sorgulatabileceğiniz site olarak balkanviatör işinizi görecektir.

Edit: Bazı mesafelerde minibüs tarzı şeyler kullanmanız gerekebilir, bu tarz araçlar bu sitede yer almadığından ulaşım yok diye düşünmeyin.

Örneğin; Skopje-Priştina minibüs ile 5 euro ama bu sitede hiç araç yokmuş gibi algılayabilirsiniz.
balkanviatör
Komik gelebilir ama lütfen arkadaşlar gülmeyelim, ciddi bir hastalık, biraz da kudüs sendromu gibi. Gerçek adı “parishōkōgun” olan ve Prof. Hiroaki Ota tarafından ileri atılmış bir sendromdur. Belirtileri halüsinasyonlar, pişmanlık gibi acı çekme, derealizasyon ( yabancılaşma), duyarsızlaşma, anksiyete (önyargı, saldırganlık), baş dönmesi ve terleme şeklinde gözlenmektedir. Bence hayal kırıklığı ya da geldiğine bin pişman olmak da denilebilir.

Genelde gezginler de görülen bu hastalığın oluşma nedenleri ise kültürel farklılıklardan dolayı, dilin yetmemesi, yorgunluk, beklediğini bulamama gibi nedenlere bağlanmaktadır. En duyarlılar ise elinde fotoğraf makinaları ile her yeri saran Japon turistlerdir. Bu yüzden BBC’nin yaptığı habere göre Japonya Büyükelçiliği 24 saat açık olan bir yardım telefon hattı kurmuş ve bu durumu yaşayanlar için hastane bulmakta yardımcı oluyor.

(bkz: http://news.bbc.co.uk/2/hi/6197921.stm)
enformasyon ve enformasyon teknolojileri uluslararası değişen sistemin alt yapısını oluşturmaktadır. bu temel, bilgi teknolojilerine egemen olanlar için yeni bir emperyalizm biçimim de ortaya çıkarmıştır. bu yeni dünya düzeni yeni bir sömürgecilik anlayışına destek vermektedir. enformasyon emperyalizmi olarak adlandırılan bu yeni oluşum, alt yapışma teknik bilgi ve bilgi teknolojilerini aldığı için kültürel emperyalizmi çok daha kolay hale getirmiştir. bu yeni sömürü düzeni egemenleri adeta ölümsüzleştirecek tarihi bir süreci başlatmıştır. gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkeler yani ötekiler, bilgi toplumuna geçiş sürecinde adımlarını çok dikkatli atmak zorundadır. artık bilgi bağımlılığım hat safhalara çıkaran küreselleşme kavramı, geri dönüşü olmayan çıkmaz bir sokağa girmeye benzetilebilir. türkiye bu yeni dünya düzeni içinde egemenler ve ötekiler arasında sıkışmış durumdadır. ulusal motiflerim kaybetmeden bilgi toplumuna geçiş sürecini yaşamak zorundadır. bu geçiş günümüz dünyasında var olabilmenin tek şartıdır. kaybedenler arasında olmak istemeyen türkiye adımlarım çok dikkatli atmak zorundadır. çünkü türkiye bu geçiş dönemde gecikmişler arasındaki yerini almıştır. egemenlerin çıkarma uymayacak akılcı ve doğru yaklaşımlarla ve ancak üretebildiği takdirde enformasyon alt yapışım oluşturmak zorundadır. sonuç olarak türkiye bu dev satranç tahtasında hamlelerini düşünerek oynamalıdır. şah denildi fakat henüz mat olmadık. (bkz: devrim)
üniversite yıllarına dair akılda kalan anıları, hataları,parasızlıkları, keşkeleri, iyi kileri, aşkları, dostlukları, çaresiz hissedilen anları kapsar. geçmişe sürekli özlem duyan hatta kendi yaşamadığı 80'li ve 90'lı yıllarda üniversite okuyan insanlara bile kafasında canlandırdığı "yedi numara" dizisinin bize aşıladığı sıcaklık, samimiyet, içtenlik duyguları nedeniyle imrenen biri olarak çokça özlenilen dönemlerdir. en çok da soğuk kış akşamları okuldan çıktıktan sonra mahalle bakkalından ekmek arasına koymalık bir şeyler alıp yedikten sonra çayı demleyip, memleketten annenin gönderdiği yorganın altına girip girişten bozma oturma odasında tv izlemek özlenilesidir.
Dilimize ev & vatan özlemi çeken ya da çekme durumu olarak çevrilen kelime öbeğidir. Bazen öyle bir bastırır ki işi gücü bırakıp, tası tarağı toplayıp ait olduğun topraklara kaçmak istersin. Anne evinde yediğin sıcacık yemeklerin kokusu burnunda tüter. Dostlarınla, ailenle artık özlem duyduğun kim varsa beraber aynı karede olduğunuz fotoğraflara bakarken gözleriniz dolar. Boğazın düğümlenir. Ama geri dönme gibi bi firsati yakaladigin gun yolda heyecandan kalp ritmin degisir. Vardigin anda ki duygu patlamasi da zaten burada yazmakla tarif edilemez..