Benim sevgilim diye cevrilir,askim diye okunur.
Edit:routenin super parcasidir. klibi kendinden daha guzeldir.bu sarkiyi dinleyip, heryere rahatca girilir ,cikilir
Edit:routenin super parcasidir. klibi kendinden daha guzeldir.bu sarkiyi dinleyip, heryere rahatca girilir ,cikilir
Denizlinin güney bölgesinde üretilen tadimi ve icimi cok hos uzum suyunun fermente hali.kirmizi sek tercih edilir
sosyal medya ve internet platformlarında iki kelimeyle yaptıklarını düşündükleri edebiyat sonucu kendilerini yazar gören insanların içinde bulunduğu durumdur. bu yazar kılıklı soytarılar okudukları şeyler hakkında iki kelime yazmaktan aciz, popüler kültürün takipçisi, prim peşinde koşan, her sözden komedi çıkartmaya çalışan saray soytarılarından farksızdır. (bkz: yazar) türkiye'nin geldiği nokta budur. bu ülke artık bir (bkz: tevfik fikret), (bkz: mehmet akif ersoy), (bkz: halit ziya uşaklıgil), (bkz: cenab şehabettin) gibi yazarlar yetiştirecek kalitede bir eğitim ve düşünce sistemine sahip değildir. bugün yazar olarak gördüğümüz sesini ancak derinlerde duyduğumuz birkaç iyi kalpli insan haricinde kimse yoktur. Bağımsız konuşan insanların bu ülkede şansı kalmadı. Ahlaktan namustan haysiyetten konuşan insanlara bu ülke artık imkan vermiyor. konuşmak için ancak (bkz: saray soytarısı) olmanız gerekiyor. (bkz: yiğit bulut)
Türk gazeteci, yazar ve televizyon programcısı (bkz: murat bardakçı) tarafından tanımlaması ve tarihi şöyledir efenim :
bugünlerde de örneklerini görebileceğimiz kamu çalışanı (bkz: yiğit bulut)
"
Saray soytarılığı, bir zamanlar önemli bir meslekti. Soytarılar hükümdarları en sıkıntılı zamanlarında bile güldürür, gerginlikleri azaltır ve tabii, bol bol da bahşiş alırlardı. Osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneğini Yıldırım Bayezid başlattı ve cüceler, kamburlar ve hadımlar en çok rağbet gören soytarılar oldular. Tanzimat'a kadar devam eden bu gelenek, batılılaşma çabamızla beraber unutulup gitti.
HÜKÜMDARLARIN saraylarında soytarı bulundurma geleneğinin tarihi binlerce yıllıktır ve eski Mısır'a, Beşinci Sülâle zamanına kadar gider.
Bu gelenek daha sonraları yaygınlık kazandı ve Abbasiler'den itibaren İslâm tarihine de girdi.
Soytarılık, bir zamanlar çok önemli bir meslekti. Soytarılar hükümdarları en sıkıntılı zamanlarında bile güldürür, dertlerini unutturarak gerginlikleri azaltır ve bu arada bol bol da bahşiş alırlardı. Birçok soytarı, tarih boyunca önemli roller oynamıştı. Osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneğini Yıldırım Bayezid başlattı. Bizdeki saray soytarıları daha çok Araplar'dan veya Habeşliler'den seçilirler, ya esir pazarlarından satın alınır veya saraya hediye olarak gönderilirlerdi. Cüceler, kamburlar ve hadımlar en çok rağbet gören soytarılardı. Tanzimat dönemine kadar devam eden bu gelenek, batılılaşma çabamızla beraber ortadan kalktı, unutulup gitti.
Soytarının on parmağında on marifet olması gerekirdi. Padişahı sinirli olduğu zamanlarda güldürmeleri, yeri geldiğinde de anlattıklarıyla ve yaptıklarıyla düşünmeye sevketmeleri gerekiyordu. Hükümdara bu derece yakın oldukları için, soytarıların güvenilir kişilerden seçilmelerine , özen gösterilirdi.
Türkiye'de 16. asrın sonlarından itibaren devlet kurumlarının giderek yozlaşması üzerine işleri gayrımeşru yollardan halletmek günlük bir alışkanlık hâline gelmiş ve çarkın içinde soytarılar da yeralmışlardı. Bu soytarıların başında, Üçüncü Murad'ın Nasuh ve Cuhud isimli cüceleri gelmekteydi.
Cüce Nasuh ile cüce Cuhud, saraydan dışarıya pek çıkmayan Üçüncü Murad'ı avuçlarının içine almışlar ve tayinlerde bile etkili olmuşlardı. Her iki soytarının da gayrımeşru yollardan biriktirdikleri büyük miktarda servetleri vardı. Sonraki senelerde gözden düşüp hapse atıldıklarında yapılan tahkikatta soytarıların kurduğu büyük bir rüşvet ağı ortaya çıkartılmış ve makamlarını soytarılara verdikleri rüşvetlerle elde eden birçok devlet görevlisi azledilmişti.
"
bugünlerde de örneklerini görebileceğimiz kamu çalışanı (bkz: yiğit bulut)
"
Saray soytarılığı, bir zamanlar önemli bir meslekti. Soytarılar hükümdarları en sıkıntılı zamanlarında bile güldürür, gerginlikleri azaltır ve tabii, bol bol da bahşiş alırlardı. Osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneğini Yıldırım Bayezid başlattı ve cüceler, kamburlar ve hadımlar en çok rağbet gören soytarılar oldular. Tanzimat'a kadar devam eden bu gelenek, batılılaşma çabamızla beraber unutulup gitti.
HÜKÜMDARLARIN saraylarında soytarı bulundurma geleneğinin tarihi binlerce yıllıktır ve eski Mısır'a, Beşinci Sülâle zamanına kadar gider.
Bu gelenek daha sonraları yaygınlık kazandı ve Abbasiler'den itibaren İslâm tarihine de girdi.
Soytarılık, bir zamanlar çok önemli bir meslekti. Soytarılar hükümdarları en sıkıntılı zamanlarında bile güldürür, dertlerini unutturarak gerginlikleri azaltır ve bu arada bol bol da bahşiş alırlardı. Birçok soytarı, tarih boyunca önemli roller oynamıştı. Osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneğini Yıldırım Bayezid başlattı. Bizdeki saray soytarıları daha çok Araplar'dan veya Habeşliler'den seçilirler, ya esir pazarlarından satın alınır veya saraya hediye olarak gönderilirlerdi. Cüceler, kamburlar ve hadımlar en çok rağbet gören soytarılardı. Tanzimat dönemine kadar devam eden bu gelenek, batılılaşma çabamızla beraber ortadan kalktı, unutulup gitti.
Soytarının on parmağında on marifet olması gerekirdi. Padişahı sinirli olduğu zamanlarda güldürmeleri, yeri geldiğinde de anlattıklarıyla ve yaptıklarıyla düşünmeye sevketmeleri gerekiyordu. Hükümdara bu derece yakın oldukları için, soytarıların güvenilir kişilerden seçilmelerine , özen gösterilirdi.
Türkiye'de 16. asrın sonlarından itibaren devlet kurumlarının giderek yozlaşması üzerine işleri gayrımeşru yollardan halletmek günlük bir alışkanlık hâline gelmiş ve çarkın içinde soytarılar da yeralmışlardı. Bu soytarıların başında, Üçüncü Murad'ın Nasuh ve Cuhud isimli cüceleri gelmekteydi.
Cüce Nasuh ile cüce Cuhud, saraydan dışarıya pek çıkmayan Üçüncü Murad'ı avuçlarının içine almışlar ve tayinlerde bile etkili olmuşlardı. Her iki soytarının da gayrımeşru yollardan biriktirdikleri büyük miktarda servetleri vardı. Sonraki senelerde gözden düşüp hapse atıldıklarında yapılan tahkikatta soytarıların kurduğu büyük bir rüşvet ağı ortaya çıkartılmış ve makamlarını soytarılara verdikleri rüşvetlerle elde eden birçok devlet görevlisi azledilmişti.
"
ingilizce adı 'us customs and border protection' olan, havaalanında ülkeye girip giremeyeceğinize karar veren, vizenizi ortadan ikiye ayırıp ilk uçakla geri gönderme hakkına sahip bir kurumdur.
size bu kurumun ciddiyetini göstermek için iki hikaye anlatacağım.
ilki bana ve ev arkadaşıma ait.
jfk'de ev arkadaşımla birlikte sorgu odasına alındık ve 1 saat boyunca 3 farklı merci tarafından sorguya çekildik. çapraz sorgu, bireysel sorgu derken en son yakışıklı federal bi abi geldi ve bizi kurtardı. (filmlerdeki lanet olası federaller repliğine katılmıyorum artık).
şimdi asıl hikayeyi anlatacağım.
bu sefer aktör odtü'de mülteciler üzerine çalışma yapan amerikan vatandaşı, beyaz tenli, sarışın, bildiğiniz tipik bir amerikan kadını.
ben başımdan geçeni anlatıp 'amma pimpiriklisiniz' diye bozuk atınca, aynısını ona da yaptıklarını anlattı.
'neden türkiye ?'
'türkiye'de ne yapıyorsun ?'
'başka ülke mi yoktu ?'
gibi sorular sormuşlar.
kız da haklı olarak 'mülteciler üzerine çalışıyorum ve türkiye en çok suriyeli mülteci barındıran ülkelerden biri, nereye gitseydim ?' deyip kurtulmuş.
bir tanım daha yaparak kapatmak istiyorum: gerek diğer ülke vatandaşlarının, gerek amerikalıların en nefret ettiği kurumlardan biridir.
size bu kurumun ciddiyetini göstermek için iki hikaye anlatacağım.
ilki bana ve ev arkadaşıma ait.
jfk'de ev arkadaşımla birlikte sorgu odasına alındık ve 1 saat boyunca 3 farklı merci tarafından sorguya çekildik. çapraz sorgu, bireysel sorgu derken en son yakışıklı federal bi abi geldi ve bizi kurtardı. (filmlerdeki lanet olası federaller repliğine katılmıyorum artık).
şimdi asıl hikayeyi anlatacağım.
bu sefer aktör odtü'de mülteciler üzerine çalışma yapan amerikan vatandaşı, beyaz tenli, sarışın, bildiğiniz tipik bir amerikan kadını.
ben başımdan geçeni anlatıp 'amma pimpiriklisiniz' diye bozuk atınca, aynısını ona da yaptıklarını anlattı.
'neden türkiye ?'
'türkiye'de ne yapıyorsun ?'
'başka ülke mi yoktu ?'
gibi sorular sormuşlar.
kız da haklı olarak 'mülteciler üzerine çalışıyorum ve türkiye en çok suriyeli mülteci barındıran ülkelerden biri, nereye gitseydim ?' deyip kurtulmuş.
bir tanım daha yaparak kapatmak istiyorum: gerek diğer ülke vatandaşlarının, gerek amerikalıların en nefret ettiği kurumlardan biridir.
Bu durum sadece bende yoktur herhalde, paketteyken sigara böyle bir bitmiyor bakıyorsun içine çokmuş gibi görünüyor ama sardığın sigaralar o tabakadayken hemencecik bitiyor.Çözemedim bu işi, tabaka kullanmayı mı bıraksam ne yapsam skldgs
fikrimce en rahat ve günümüz şartlarında çürütülemeyecek fikirdir. mantıklı bakıldığında işin ucunda size giren çıkan yoktur, olacaksa da bilinemez.
(bkz: life hack)
(bkz: life hack)
yamulmuyorsam 2010 yılının sonlarında inci sözlük yazarları tarafından "inci çok bozdu, bize yeni fresh bir sözlük lazım" denilerek kurulmuş, her nasılsa 2011 başlarında haberdar olmamla üye olduğum, hayatımın ilk yazarlık deneyimini dolu dolu yaşadığım, inanılmaz güzel insanlarla dolu, o zamanlar zamanının ötesinde olan, şimdi yerinde yeller esen muazzam sözlük.
belki burada da vardır eski armolar;
ben refik,
refikalttankor.
belki burada da vardır eski armolar;
ben refik,
refikalttankor.
Simdi uyusam oglen kalkarim,en iyisi uyumamam deyip,5 gibi, zikerim ya en guzeli uyumak deyip uyumak.hayatta baska seyde bu kadar kararli olamadim ya,ona uzulurum.