Manuş Baba'nın, "Dönersen Islık Çal" albümünde yer alan "Eteği Belinde" * isimli şarkısı.
1. öğretmen yetiştiren fakültelerin işlevselsizliği
2. yapılan stajların sözde staj olması
3. öğretim programlarının işlevselsizliği
4. ders kitaplarının işlevselsizliği
5. öğretmen kılavuz kitabı saçmalığı
6. '' benim çocuğum ..... '' ile başlayan sonu gelmeyen cümleleri kuran ebeveynler.

diye uzayıp gidebilecek sorunlar.

ayrıca yeni mezun olan ve göreve yeni başlayan şahsım için yüzüme tokat gibi çarpan sorunlardır da.
ilk gün heyecanla tin tin tin sınıfa girdim tanışma, oyunlar derken günü bitirdik. 2. gün, 3. gün derken bir baktım cuma günü olmuş ve ben sınıf defteri denen şeyi tamamen unutmuşum. teeee yıllar önce sınıf defterini bununla doldururum dediğim meşhur kalemimi çıkardım ve açtım ve defteri. önce biraz birbirimize baktık, sonra biraz daha, biraz daha... lan? ben sınıf defteri doldurmayı bilmiyorum ki.halbuki stajda yaptım. yaptım değil mi? orada her şeyi öğrenmiş olmam lazımdı değil mi? diyerek ilk bomba patladı

öğretmenler odasına gidiyorum. yeniyim daha, konuşmaktan ziyade dinliyorum... allahım o da ne? bütün zümrelerim, anlaşmışlar gibi, aynı sayfada haftayı kapatmış. ama nasıl olur? hani her çocuk özeldi? hani sınıflarımız homojen değildi? hani öğretim programlarının esnekliği?

sorunu hala kendimde arayıp dururken ikinci haftaya giriyoruz. demokrasi dediğimiz değerli kavramı anlatacağım kuzucuklarıma ama nasıl? kılavuz kitabım var çok şükür... açmaz olaydım. demokrasi, demokratik çözümler,uygulamalar tüm bunları anlatmak için bana önerilen süre bir ders saati. bu bir ders saatinde ders kitabındaki soruları cevaplayıp, çalışma kitabındaki etkinleri yapıp, okulumuzdaki demokratik uygulamalardan birinin resmini çizeceğiz. ha bir de fakültede öğrendiğim öğretim tekniklerini de uygulamam lazım...

neyse diyip meslek aşkı ile başlıyorum bir sonraki haftaya. veliler haftalar geçmesine rağmen çocuklarını her gün sınıfın içine kadar getirip, sırasına oturtmaya kararlı. başa çıkamıyorum. ama bugün bir farklılık var. velim sinirli. yanına gidip konuşacağım ama ben gitmeden başlıyor kükremeye '' benim çocuğum.............'' , '' benim çocuğuma kimse .............. '' o cümle kurdukça ben sakinliğimi korumak için inanılmaz bir savaş veriyorum. velim diğer bir öğrencimin yanına gidip '' bir daha benim çocuğumla alay edersen seninle görüşürüz'' diyerek kulağını çekiyor. '' sizin bu sınıfta bir evladınız varsa benim yirmi beş evladım var, dokundurmaaamm !!! '' diyerek sinirle,en sert çıkışımı yapıp kadını sınıftan çıkartıyorum.

hala şokunu atlamadığım ve beş haftada yaşadığım sorunlar. gelecek günlerde ideallerimi kaybetmekten korkuyorum sözlük.
devamını göster bana...
ege bölgesinde bulunan güzide ilimiz. en çok bilinen özelliği ise , üniversite tercih zamanında " lan burada deniz var yazayım" diye seçilmesidir. onu yazıp gelen öğrenci merkezdeki sulu park dışında bi sulu ortam göremez. haritada gördüğü deniz kuşadası'dır. o da aydın'a 1 saat uzaklıktadır.
gün içinde yapacağı bir açılışta açıklayacağı düşünülüyor. olası bir ters hareket ile istifa etmiyorum da diyebilir. o zaman yer yerinden oynayacaktır.
dünyanın çoğu yerinden bağımsız tv, sosyal medya gibi popüler hayatın yoğun olması olabilir. hatta çoğu oyunun birden popüler olmasının sebebi de bu bence.
hastalık derecesinde takip ettiğim belgesel serisi. bu serinin amacı, uçak kazalarının nedenlerini inceleyip millete göstermektir. bu belgelsel bize gösteriyor ki uçak kazalarının %99'u insan hatası yüzünden oluyor. bunun ne büyük örneği;

(bkz: 14 ağustos 2005 atina uçak kazası)
havacılık tarihinin en acıklı kazalarından biri. şöyle oluyor ki,
uçağın yerdeki kontrolleri yapılırken, hava basıncını ayarlayan sistemin manuel ayarlardaki testi yapıldıktan sonra ayarlar otomatiğe çevrilmemiştir. uçak yükseklik kazanır kazanmaz, hava basıncı düştüğü için oksijen maskeleri açılmış ancak pilotların haberi olmamıştır.
hosteslerin hala emniyet kemerlerinin takılı olduğundan hareket etmemiş pilotlarla iletişime geçmemişlerdir. onca farklı alarma rağmen pilotlar asıl hatayı bir türlü anlayamamışlardır.
kısa süre sonra oksijen azlığından pilotlar dahil herkes bayılmış, duruma müdahale etmeye çalışan önceden de dalgıçlık tecrübesi olan hostes çok geç kalmıştır.

telsiz çağrısına cevap vermeyen pilotlara yunan hava kuvvetleri 2 adet f16 göndermiştir, olası bi terörist saldırı şüphesi ile. pilotlar bir bakıyor ki pilot kabinindeki pilotlar baygın, son anda bir kabin memuru görünüyor ama o da bayılıyor daha sonra. kısa bir süre sonra da uçağın yakıtı bittiği için yere çakılıyor.
21 yüzyıl dünya'sında uzay çağı tartışmaları yaşanırken, türkiye'deki skolastik yönetim anlayışının özgür halka uyguladığı kanunlardan biridir. türkiye denilen bu ülkede yaşayan insanların nüfusu 80 milyondur. bu nüfusun yaklaşık 25 milyonuna göre belirlenen kanunlar, yasaklar, kurallar diğer 55 milyon insana sorulmamaktadır. bu ülke de devlet halkın kazancından yaklaşık %55 oranında vergi alır. kadınların doğum şekline müdahale eder. yediği içtiği şeylere yasaklar koyabilmektedir. bu ülkede sözcükler (bkz: özgürlük) insanlar arasında ve yönetim arasında farklı anlamlar ifade etmektedir. yönetimin bu kadar katı ve otoriter olabilmesinin sebebi kendini destekleyen 25 milyon halkı silahlandırıp ülkeyi koruduğunu iddia etmesidir. kanun koyucular çeşitli algı sistemleri ile halkı baskı ve korku altında tutarak tıpkı bir hayvanat bahçesindeki görevlilerin hayvanlara davrandığı gibi insanları da kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. bu ülkede daha çok şeyler var çok değişik ve ilginç bir ülke ileri ki zamanlarda filmlere belgesellere konu olacak şekilde dramlar, komediler, trajediler yaşanmaktadır.
türkiye'de sanal sözlükler içerisinde alternatifi olmadığı düşündürülen, kendince usta kalemşörlere ev sahipliği yapan, ekşi sözlük ile yeni nesil gezgin entelektüellerin, bir araya gelerek kendi alternatiflerini ortaya çıkarttıkları gezgin sözlüğün kıyaslandığı başlık.

ekşi sözlük (bkz: ford) ise gezgin sözlük (bkz: tesla) dır.

ford'a türkiye'de herkes binebilir parçası ucuz sağlam arabadır.

tesla'ya binebilmek için önce ne olduğunu bilmeniz ve felsefesini anlamanız gerekir.
12. yüzyılın en ünlü gezginlerinden biri olan tudela’lı benjamin’in hayatına dair bildiklerimiz kendi anlattıklarıyla sınırlıdır. eseri 1173 yılında kastilya’ya döndükten hemen sonra akıcı bir ibranîce ile kaleme alınmıştır. muhtemelen ticarî bir kaygı da güden benjamin seyahat ettiği ülkelerin tarihi ve içinde bulunduğu şartlardan haberdardı. seyahatine ne zaman başladığı konusu tam olarak bilinmemekle beraber şahit olduğu olaylardan yola çıkarak tarihlendirme yoluna gidilebilir. Jewish encyclopedia’nın benjamin of tudela maddesinde seyahatin başlangıç tarihi 1160 yılı olarak gösterilmiştir. sicilya adasında şahit olduğu olaylar ve mısır’da bulunduğu sırada verdiği bilgilere dayanarak seyahatin başlangıç tarihini 1165 yılı olarak açıklayanlarda vardır