saçma sapan gömlekler 250-300 tl, elbiseler 500-700 tl! bu ülkede, bu fiyatlara ürün satmaya çalışmak için delirmiş olmanız lazım. delirdiniz mi?
5 kasım 2006 tarihinde vefat etmiş ve yıldönümü hasebiyle pek çok sosyal medya platformunda gündem oluşturmuş, türk siyasetine yaptıkları ve yapamadıkları ile damga vurmuş devlet adamıdır.
iktidara geldiği 5 farklı dönemde öne çıkan başlıklar;
- çalışma bakanlığı yaptığı sırada işçi hakları konusundaki kazanımlar
- 71 muhtırasının şahsına yapıldığı iddiası ile partisinden istifası
- ismet inönü ile seçim yarışına girmesi ve kazanması
- 73 seçimlerinde 1. parti çıkması ve msp (erbakan) ile hükümet kurması
- 74 yılında iki aşamalı olarak kıbrıs barış harekatına öncülük etmesi (kararı erbakan verdi diye mesaj atmayın üzmeyeyim sizi)
- ülke içinde haşhaş krizi sebebiyle bd ile savaş raddesine gelinmesi
- ülkede uygulanan ambargo sebebiyle yaşanan kıtlık, doğalgaz yokluğu vb. sıkıntıları
- 77 seçimlerinde 1. parti olması ve güneş motel faciası ile 10 adalet partili milletvekilinin bakan olarak transfer edilmesi
- 22 aylık iktidarından sonra gelen azınlık hükümetinin 24 ocak kararlarına imza atması ve ülkenin neoliberal eksene girmesi
- 12 eylül darbesi ve hapis yatması/siyasi yasak alması
- eşinin kurduğu parti ve siyasi yasakların kalkması sonucu dsp'nin başına geçmesi
- erken seçime gidilen dönemde azınlık demokratik sol iktidarı sırasında abdullah öcalan'ın sırasıyla suriye, yunanistan, italya, fransa, yunanistan ve kenya ülkelerine ilticası sonucunda paket edilip ülkeye teslimi
- meşhur 3'lü koalisyon yıllarının başı olması
- yaşanan elim gölcük ve bolu depremleri
- kasım 2000 ve şubat 2001 ekonomik krizleri
- ab uyum yasaları çerçevesinde parti kapatmayı zorlaştırıcı kararın anayasada düzenlenmesi (ekmeğini akp yemiştir)
- 3 kasım seçimlerinde oy oranının %22'den %2'ye düşmesi
olarak özetlenebilir. iyi kötü yorum yapmamaya özen gösterdim. iyisiyle kötüsüyle ülke yönetiminde bulunmuştur. daha fazlasını söylemek haddime düşmez.
iktidara geldiği 5 farklı dönemde öne çıkan başlıklar;
- çalışma bakanlığı yaptığı sırada işçi hakları konusundaki kazanımlar
- 71 muhtırasının şahsına yapıldığı iddiası ile partisinden istifası
- ismet inönü ile seçim yarışına girmesi ve kazanması
- 73 seçimlerinde 1. parti çıkması ve msp (erbakan) ile hükümet kurması
- 74 yılında iki aşamalı olarak kıbrıs barış harekatına öncülük etmesi (kararı erbakan verdi diye mesaj atmayın üzmeyeyim sizi)
- ülke içinde haşhaş krizi sebebiyle bd ile savaş raddesine gelinmesi
- ülkede uygulanan ambargo sebebiyle yaşanan kıtlık, doğalgaz yokluğu vb. sıkıntıları
- 77 seçimlerinde 1. parti olması ve güneş motel faciası ile 10 adalet partili milletvekilinin bakan olarak transfer edilmesi
- 22 aylık iktidarından sonra gelen azınlık hükümetinin 24 ocak kararlarına imza atması ve ülkenin neoliberal eksene girmesi
- 12 eylül darbesi ve hapis yatması/siyasi yasak alması
- eşinin kurduğu parti ve siyasi yasakların kalkması sonucu dsp'nin başına geçmesi
- erken seçime gidilen dönemde azınlık demokratik sol iktidarı sırasında abdullah öcalan'ın sırasıyla suriye, yunanistan, italya, fransa, yunanistan ve kenya ülkelerine ilticası sonucunda paket edilip ülkeye teslimi
- meşhur 3'lü koalisyon yıllarının başı olması
- yaşanan elim gölcük ve bolu depremleri
- kasım 2000 ve şubat 2001 ekonomik krizleri
- ab uyum yasaları çerçevesinde parti kapatmayı zorlaştırıcı kararın anayasada düzenlenmesi (ekmeğini akp yemiştir)
- 3 kasım seçimlerinde oy oranının %22'den %2'ye düşmesi
olarak özetlenebilir. iyi kötü yorum yapmamaya özen gösterdim. iyisiyle kötüsüyle ülke yönetiminde bulunmuştur. daha fazlasını söylemek haddime düşmez.
öncelikle kavramları tanımlarken yaptığımız kolaya kaçmadan kaynaklanan abukluktur.
efendim esasen bir vasıtadan önce inip sonra vasıtaya binemezsiniz. mantıken önce binmeniz sonra ondan inmeniz gerekmektedir. yani sözün doğrusu "bindi indi" olmalıdır.
aranan butonu alta entry olarak eklerseniz sevinirim, ben de sizleri çok seviyorum.
efendim esasen bir vasıtadan önce inip sonra vasıtaya binemezsiniz. mantıken önce binmeniz sonra ondan inmeniz gerekmektedir. yani sözün doğrusu "bindi indi" olmalıdır.
aranan butonu alta entry olarak eklerseniz sevinirim, ben de sizleri çok seviyorum.
yakın zamanda türbanlı bir kendini bilmezin "kocam beni duvardan duvara vurabilir" tarzı abuk bir önermeyle gündeme getirdiği konudur.
işin aslı 1990 yapımı, başrollerinde dami moore ve patrick swayze'ın oynadığı ghost filminden gelmektedir. izlemeyenler için ilgili sahneyi şöyle açıklamak gerekir:
çiftimiz mutlu mesut bir aşk yaşarken bu aşklarını badana yaparken de devam ettirmek istiyorlar. üzerlerinde tulum birbirlerini öpmeye başlıyorlar ama yeni boyanmış duvara birbirlerini dayayıp öptükleri için üzerleri haliyle boya içinde kalıyor. (böyle olmasa daha iyi ama neyse) teknik olarak birbirlerini duvardan duvara vuruyorlar.
tabii gel zaman git zaman "duvardan duvara vuracaksın" söz öbeği çıktığı anlamdan farklı boyut kazanıyor.
antabuse gereksiz haber ajansı bildirdi.
işin aslı 1990 yapımı, başrollerinde dami moore ve patrick swayze'ın oynadığı ghost filminden gelmektedir. izlemeyenler için ilgili sahneyi şöyle açıklamak gerekir:
çiftimiz mutlu mesut bir aşk yaşarken bu aşklarını badana yaparken de devam ettirmek istiyorlar. üzerlerinde tulum birbirlerini öpmeye başlıyorlar ama yeni boyanmış duvara birbirlerini dayayıp öptükleri için üzerleri haliyle boya içinde kalıyor. (böyle olmasa daha iyi ama neyse) teknik olarak birbirlerini duvardan duvara vuruyorlar.
tabii gel zaman git zaman "duvardan duvara vuracaksın" söz öbeği çıktığı anlamdan farklı boyut kazanıyor.
antabuse gereksiz haber ajansı bildirdi.
Gerçekten mecbur muyuz? Yani bu yaşam hep ters gidiyorsa hep boka sarıyorsa. Bunları çekmek zorunda mıyız? Son damlalarımı yaşıyorum galiba hayata karşı. Son sabırlarım son tahammüllerim. Hayallerimi yaşama arzum beni bastırdığı için belki de zorluyorum kendimi. En azından şimdilik yaşamak zorundayım. Yapmak istediklerim için
nereye gittiniz merak ettim oyum kopenhag'dan yana
(Aslında hergün kendimize sormamız gereken bir soru olduğunu düşünüyorum.)
Bugün (07.11.2018 varsayalım) sosyal medyanın (internetin) insanları sosyalleştimek yerine daha asosyalleştirdiğini deneyimledim. Çünkü doğrudan bireyle irtibat kurmak yerine araya aracı (telefon) sokuyorsun. Birine adres sormak yerine navigasyona soruyorsun, saat sormak yerine telefona bakıyorsun vb..
Bugün (07.11.2018 varsayalım) sosyal medyanın (internetin) insanları sosyalleştimek yerine daha asosyalleştirdiğini deneyimledim. Çünkü doğrudan bireyle irtibat kurmak yerine araya aracı (telefon) sokuyorsun. Birine adres sormak yerine navigasyona soruyorsun, saat sormak yerine telefona bakıyorsun vb..
kuzeniniz bir aptallık ederek 10 kasım tarihine düğününü koymuş. o düğüne gider miydiniz?
gitmemeyi düşünüyorum. ancak aşırı bir reaksiyon gösteriyor olmak da istemiyorum.
başka kimseler bu durumda ne yapardı merak ediyorum. lütfen düşüncelerinizi paylaşın.
gitmemeyi düşünüyorum. ancak aşırı bir reaksiyon gösteriyor olmak da istemiyorum.
başka kimseler bu durumda ne yapardı merak ediyorum. lütfen düşüncelerinizi paylaşın.
çocukluğumdan beri ailemden öğrendiğim bir şey var, o da bir yere geç dahi kalsam mutlaka kahvaltı yapıp öyle çıkarım.
ancak nedir bu hafta sonu dışarda kahvaltıya gidelim olayı bir türlü anlayamadım. öğle yemeği ya da akşam yemeği olur tamam anlarım, gidersin yersin kebabını, balığını, ne bileyim evde yapması zor olan, dışarda daha iyi yapılan şeyleri keyif için ara sıra git ye tamam da yahu milletin evde yüzüne bakmadıkları peynire yumurtaya zeytine dışarda adam başı minimum 50 lira bayılınca ne oluyor?
2-3 ay önde kızın biriyle tanıştım. bir kaç defa cafe vs tarzı yerde buluştuk. sonra iş ciddiyse akşam yemeğine gidersiniz de, ulan kız bana kahvaltıya gidelim demez mi! en nefret ettiğim şey.
beykozun, çatalcanın bilmem ne köyünde böyle yerler var. adam boş arsasına 2 tane hamak koymuş, 3 tane tavuk salmış ortaya, sineğinden doğru dürüst yemek yiyemezsin ama serpme köy kahvaltısı ayağına ailece gittiysen 250-300 liranı alıyorlar. işin ilginci bu mekanlar her daim full çekiyor. ben daha sinek avlayan kahvaltı mekanı görmedim. mesela avcılar’dan küçükçekmece yönüne giderken yanyolda sabah adamın biri arabasını çekmiş, tabakta kahvaltı veriyor ve önü bildiğiniz sıra oluyor.
sabah daha afyon patlamadan aç karnına evden çık, bir dünya yol git, sonra evdekinden daha kalitesiz şeylere 1 aylık kahvaltılık parasını bırak gel. merak ediyorum bu işten ne keyif alınıyor?
edit: imla
ancak nedir bu hafta sonu dışarda kahvaltıya gidelim olayı bir türlü anlayamadım. öğle yemeği ya da akşam yemeği olur tamam anlarım, gidersin yersin kebabını, balığını, ne bileyim evde yapması zor olan, dışarda daha iyi yapılan şeyleri keyif için ara sıra git ye tamam da yahu milletin evde yüzüne bakmadıkları peynire yumurtaya zeytine dışarda adam başı minimum 50 lira bayılınca ne oluyor?
2-3 ay önde kızın biriyle tanıştım. bir kaç defa cafe vs tarzı yerde buluştuk. sonra iş ciddiyse akşam yemeğine gidersiniz de, ulan kız bana kahvaltıya gidelim demez mi! en nefret ettiğim şey.
beykozun, çatalcanın bilmem ne köyünde böyle yerler var. adam boş arsasına 2 tane hamak koymuş, 3 tane tavuk salmış ortaya, sineğinden doğru dürüst yemek yiyemezsin ama serpme köy kahvaltısı ayağına ailece gittiysen 250-300 liranı alıyorlar. işin ilginci bu mekanlar her daim full çekiyor. ben daha sinek avlayan kahvaltı mekanı görmedim. mesela avcılar’dan küçükçekmece yönüne giderken yanyolda sabah adamın biri arabasını çekmiş, tabakta kahvaltı veriyor ve önü bildiğiniz sıra oluyor.
sabah daha afyon patlamadan aç karnına evden çık, bir dünya yol git, sonra evdekinden daha kalitesiz şeylere 1 aylık kahvaltılık parasını bırak gel. merak ediyorum bu işten ne keyif alınıyor?
edit: imla
görünürde işçiyi iş kazalarından koruma maksatlı çıkarıldığı söylenen, aslında tamamen işvereni işçi haklarının getirdiği sorumluluktan kurtarma amacı güden kanunlar dizesidir. örnek vermem gerekirse; işçi bir depoda görevli diyelim ve burada çalışması için başına bere, ayağına da çelik burunlu ayakkabılardan giymesi gerektiği ile ilgili bir talimname çıkarılır ve bunun da dayanağı olarak iş güvenliği kanunu ıvır zıvırı gösterilir. işte burada aslında korunmak istenen işçi değil, işçinin uğrayabileceği iş kazası sonrası işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaktır. yoksa kim siker işçiyi.