zara, zara home, bershka, pull & bear, stradivarius, oysho, massimo dutti mağazalarını bünyesinde barındıran şirket. ortanın biraz üstü sınıfa hitap ediyor diyebilirim. bi ara türkiye'den çekiliyor dedikodusu dolanmıştı ancak konu ne hala bilmiyorum.

çalışma ortamına gelince diğer mağazalardan biraz fazla veriyorlar diye çalışanı iliğine kadar sömürüyorlar. ortada sürekli ekip motivasyonu diye bir şeyler dönüyor ancak sadece dönüyor. eğitimlerde vizyonsuz tiplerin gereksiz kasıntılarıyla karşılaşılır ve atom parçalıyoruz da benim mi haberim yok aq diye düşündürürler. velhasıl kelam yerim parasını ulan çekilecek dert değil deyip basmıştım istifayı. mutluyum...

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içinde yer alan ve Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde bulunan Kabatepe Orman Kampı, sessiz sakin bir hafta sonu için oldukça ideal. Sadece kuş seslerini duyacak, deniz, kum ve güneşin tadını çıkaracaksınız. Giriş ücreti sadece 3 TL olması da ayrıca muazzzaam

türkiye doğal alanlarıyla ünlü bir ülke. haliyle bu doğal alanları korumak için ve ekolojik denge hakkında halkı bilinçlendirmek üzere bir çok tesis kurulmuş. bu tür yerler ise felsefeleri itibariyle sadece gönüllü esasına çalışarak kendilerini idame ettiriyorlar. gönüllüler doğaya ve ekosisteme faydalı olmanın hazzını yaşarken kendisi gibi bu felsefeyi benimsemiş insanlarla tanışma fırsatı elde etmiş oluyor. böylece bu tür yerler hem sosyal, hem de insanlık bilinci açısından oldukça çekici yerler haline gelmiş oluyor. bazıları şöyle;


deniz kaplumbağları, caretta carettaların korunması ve neslinin devamını sağlamak amacıyla sahillerde yumurtlama dönemlerinde yardımcı oluyorsunuz.
http://dekamer.org.tr


ekolojik çiftlik anlayışını benimseyebileceğiniz çiftlik ağının yer aldığı bir site. bu çiftliklerde gönüllü çalışabilir kendi yetiştirdiğiniz sebze, meyveyi yiyebilir, kendiniz sağdığınız ineğin sütünü içebilirsiniz. doğaya yaklaşmak, öğrenmek ve anlamak isteyenler için ideal.
http://www.tatuta.org


ayder tarafından kurulan düşler akademisi istanbul ve kaşta bulunuyor. kaştaki harika ve büyük bir tesis olmakla beraber içerisinde sanat, felsefe, yoga, engelli arkadaşlara ilgi, yemek, ekolojik bilgi ve dahasını içinde barındıran harika bir yer. istanbuldakinde ise vokal, ritim, dans, resim, film, fotoğraf, enstrüman, tasarım gibi sanat atölyeleri ve kamp projeleri yer alıyor.
ayder.org.tr

lisinia ise hayli ilginç bir projeye ev sahipliği yapıyor. burdur gölü karakent köyü civarlarına kurulmuş olan alanda yaban hayatı rehabilitasyon merkezi bulunuyor. girişimcisi uzun yıllardır türkiye yaban hayatına gönlünü vermiş ve dünya çapında ziyaret edilen ve benimsenen bir bölge olmuştur.
www.lisinia.com


sert koşulara sahip karsta yer alan doğadaki kuşları hareketlerini ve davranışlarını anlamak için halklama sistemi kullanan kuzey doğa derneği burdaki yaban hayatı yaşatmaya çalışıyor.
https://www.kuzeydoga.net


ben şahsi kanaatimce bu tür yerleri çok faydalı buluyorum. zaman, ekonomik ve humanity adına. şahsen bir yerde çalışıp para biriktirip daha sonra onu harcamak için başka bir yere müşteri olmak yerine zinciri kırarak hem tatil yapabilirim hem para harcamam hem aynı yolda olduğum insanlarla tanışır hemde insanlık adına bir şey yaparım. üstelik zamandan tasarruf, daha ne.

Benim favori kamp alanım sanırım dipsiz olurdu

ruhu özgür olan birinin 6 ay bir yerde sabitlenmesi zor olsa gerek. kolaylıklar diliyorum hepsine.

başta kendini olmak üzere herkesi mutsuz ederek, bulunduğu ortamı germek, gıybet yapmak, huzursuzluk çıkarmak için dünyaya gelmiş kadın cinsi. Hiçbir şeyden memnun olmaz, doyumsuzdur, şükretmeyi bilmez, kimsenin hatta hiçbir şeyin kıymetini bilmez. Psikolojik problemlere doğuştan yatkındır, kesinlikle ilişki insanı değildir, sıkılgan, baskıcı, dar görüşlü, ne istediğini bilmeyen türdür.

Tek iyi tarafları vicdanlarıdır, o da çevresine değil tanımadığı insanlara karşı çalışan bir vicdandır. Bencillikleri söz konusu olmadığı sürece kötülükleri de dokunmaz bu tiplerin.

Allah kurtarsın.

Elbet Bir gün şarkıları ile isimlerini geniş kitlelere duyurmuş rap müzisyenlerdir.

aslen erasmusumu budapeşte'de yaptım her şey çok güzel ye iç eğlen falan derken dönüş günü geldi çattı. tabi daha sonra kopamadık, grup olarak tekrar gitmeye karar verdik. eee artık şehri de biliyorum neyse sürekli toplu taşıma biletine para vermek istemediğim bir gün ama yürümekten de ayaklarımız koptu. görevli olmadığı sıralarda kaçak birkaç defa kullanmıştım aslında öğrenciyken bu gazla güvenip atladık metroya. vagondan görevli çıktı pusuya yatmış sanki... yakaladı bizi pasaportlar falan ceza yedik anlayacağınız ama yanımızda para yok, post office gidip öderiz sonra diyip yırttık. gel gelelim bu sene tekrar gitmeye karar vermemize ama aklımda deli sorular oluştu bu cezayı yiyip ödemediğim yüzünden vize almam tehlikeye girer mi? ülkeye girerken sıkıntı yaşar mıyım? girdikten sonra bunu bana ödetirler mi vs... eğer sabırla buraya kadar okuduysanız ve bir de sorularıma cevaplarınız varsa sizi çok seviyorum ve şimdiden çok teşekkür ediyorum :))))

2010 yılında iki ülkenin işbirliğiyle kurulmuş “devlet” üniversitesidir.
Hangi üniversitede okuyorsun sorusuna cevap olarak verildiğinde ek olarak iki soru sorulur:
1. Devlet mi vakıf mı?
2. Hangi devlet?

Ülkede "kemal gözler'in hukuk başlangıcı kitabını okuyan" her kişinin 'biz de hukuk eğitimi aldık' demesinden sonra 2. dumur olduğum olay. Bizim ülkede bunun olması garip mı? Tabi ki değil. Olur mu? Olabilir. Biz hukukçular izin verir miyiz? Asla.
Bir de kendini sözde donanımlı gören gürûh var. 300 sayfalık borçlar hukuku kitabını görüp biz de avukat olalım diyen birini görürsem ilk gördüğüm yerde 2 kez alttan almak zorunda kaldığım fikret eren'in 1300 sayfalık borçlar hukuku genel kitabını ağızlarına çarparım.
Aslında onların da suçu yok. Bu ülkede binlerce değer görmeyen, gün geçtikçe artan ve istihdam sağlayamayacak kadar hukuk mezunu varken iibf mezunlarının idari hakimlik yapmasına olanak sağlarsan iibf mezunları madem hakim olabiliyoruz avukat da olalım derler.
Nasıl olsa ülkenin başında üniversite okumamış, meslekî eğitim ne demek bilmeyen osmanlı'dan kalma usta çırak ilişkisi ile meslek sahibi olunabileceğini sanan bir yöneticimiz var.
Sen istesen de istemesen de bu ülke senin o korktuğun hukukçuları yetiştirecek ve başa koyacak. Hukuk ne demek, hukuk devleti ne demek bilmeyen insanları bu ülkede başımıza hukukçu yapıp ülkeyi dibe çekemezsin.
Gerekirse hukuk eğitimi boyunca okuduğumuz kitapları ateşe veririz, o kitaplar bu ülkenin kökünün yanması için yeterli rezervi barındırıyor.