dans ediyorum ayağına insanların birbirini götürmeye çalıştığı ortamlardır.en tutkulu yürümeler bachata sırasında gerçekleşir.
pirin dağı'nda ki kayak merkezinin eteklerinde ki bulgar köyüdür. özellikle sömestre döneminde türk istilasına uğramış, çoluğu çocuğu kapanın koşarak gittiği, kaymayı bilmeyenlerin öğrenmek için ülkemizden çok daha ucuza öğrenebileceği kayak merkezidir. 70 leva'ya (150tl civarı) iki saat ders alabilirsiniz. ülkemizde saati 190tl. gündüz kayak ve snowboard yapan ziyaretçiler akşam saatlerinde spa hizmetiyle yorgunluk atabilir. ana caddesi üzerinde pek çok restaurant her bütçeye hitap eder. üniversiteli gençlik çoğunluktadır. köyün aşağılarına doğru indikçe oldtown'a ulaşırsınız. burada geleneksel bulgar geceleri yaşayabilir, yöresel yemekler yiyebilirsiniz. bulgar tarzında döşenmiş tavernalarda geyik etini tadabilirsiniz. casinoları oldukça ünlü. gece yarısından sonra sabahlara kadar devam eden çılgın cluplerin olduğu, her saniyesinden ayrı keyif alabileceğiniz, her bütçeye uygun konaklamasıyla kayak severlerin tercih ettiği bir köy. kışın nüfus türkler, biraz bulgar ve bir kaç othersdan oluşmakta
Bansko da kayak yapmak için daha fazla bilgi lazımsa buradan okuyabilirsiniz
son 3 4 yıldır youtube türkiyede yayıncılık anlayışının değişmesiyle gözlemlediğim durumdur
çevremde youtube ta takılan düzenli olarak belirli youtube kanallarını takip eden insanların
gitgide televizyondan uzaklaştığını görmekteyim
bu durum zaten internet dizileriyle bi kaç yıl öncesinde başlamıştı belkide
gerçi ülkemiz televizyonlarının ne kadar saçma yayın yaptığı düşünülürse potansiyeli yüksek genç kitlenin de
televizyondan uzaklaşması kaçılmaz olmakta.
fransız besteci bizet'in çok ünlü operası. özellikle "habanera" aryası ile bilinir. hemen hemen herkesin bir filmde bir dizi de veyahut hayatının bir yerinde kulağına çalındığına emin olduğum aryada şöyle bir söz var,
"l'amour est un oiseau rebelle" yani şair diyor ki,
"aşk isyankar bir kuştur"!
ne kadar da haklı
tanıştığımız, konuştuğumuz; dostluk ettiğimiz insanların fikrine ve şahsi deneyimlerimize dayanarak her bireyin kendi mizacına göre farklı bi' coğrafyaya sempati duyduğunu söyleyebiliriz.
işin garibi, çok güzel olan hatta dünya mirasına girmiş toprakları bile mutlaka beğenen ve hiç beğenmeyen insanlar olabiliyor. buradan anlayabileceğimiz kadarıyla bu kişisel sempatinin ölçütü kesinlikle sadece coğrafi güzellikler değil. o yüzden bence yurtdışına eğitim, iş ya da bireysel olarak taşınma kararı alırken (özellikle uzun süre için ikamet edilecek yeri seçerken) ilk önce kendi kişilik analizimizi incelememiz gerekiyor.

bazı insanlar doğuştan dakik, işlerinde dikkatli olup toplum kurallarına son derece önem verdiği için böyle bi toplulukla yaşama isteği içinde olur. bulunduğu düzenin kurallarını hızlı benimseyip kendisini disipline edebilen bireyler için kuzey avrupa ülkeleri; batı avrupanın bi kısmı çok mutluluk verici olabilir.

bazıları ise, güneşin enerjisini, mimarideki çarpıklığın o ritmik havasını, insanlardaki hoşgörü, samimiyet ve sıcak kanlılığı vazgeçilmez bulur. çıkan ufak aksaklıkları tölere etmekte sorun yaşamazlar. bu yapıdaki insanlar için akdeniz'e kıyısı olan ülkeler (özellikle türkiye'de büyümüş bireyler için) kolay uyum sağlanabilen keyif verici bi yaşantı sunabilir.

bu örnekler çoğaltılabilir elbette... yine de dostlar bunların hepsi birer çıkarım; her ne olursa olsun imkan varsa, mümkün olduğu kadar çok farklı memlekete gidip görmeli, kendi mizacımıza uygun o toprakları kendimiz keşfetmeliyiz...
Fransız müzisyen. Piyano çalarken tanıdığım, -bence- en önemli piyanistlerden biri.
Amelie izlerken tanışmıştım kendisiyle. Sonra sınav döneminin vazgeçilmezi oldu. Soruları çözerken fonda piyano çalışını dinlemek aşırı güzel oluyor.
En sevilen için
Edit : imla
2. ve 3. den sonra henüz ilk merhaba'da anlaşılabilcek durumdur. her iki tarafında yaptığı rota keyifle "farkında olmadan" iptal edilir. beraber yeni bir rota yapılır. yeni insanlarla tanışılır. dibine kadar aşık olunur. insan kendini seyahat aşkı ile yeniden inşa eder. bolca seks yapılır. tatil biter. yollar ayrılır. sen onu o seni kendi ülkelerinizde misafir eder kahve içer sevgililerinizle tanıştırırsınız.
Sosyal medya çılgınlığının geldiği son noktalardan birisi, ki bence rahatsız edicidir. Vefat eden kişinin fotoğrafı paylaşılıp altına bi kaç duygu içeren cümle yazılır. Böyle bir durumda kişi acısını eline hemen telefonu alarak facebookda yada instagramda aramamalıdır.üstüne üstlük insanlar fotoğrafa beğeni bırakıyolar, neyini beğeniyorlarsa o durumun.