2018 yılında göreve gelen belediye başkanı Femke Halsema bu tarihten sonra amsterdam'da çok garip yasaklara imza atmıştır. Nedir bu yasaklar? İlk olarak bir çoğumuzun fotoğraf çektirmek için kırk takla attığı iamsterdam yazısı museumplein'den kaldırıldı. Dünya'daki birçok şehre örnek olan bu şeyin kaldırılmasını kabul hazmettik şimdi doğruya doğru. peki daha sonra ne oldu? bu belediye başkanı şehre turistlerin gelmesinden ve kendi tabiri ile "illegal" şeylerin ulaşılabilir olmasından rahatsız olduğunu her fırsatta yineledi. yakın zamanda şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından olan coffee shopların turistlere yasaklanacağı haberi geldi. Lâkin belediye başkanının amacının bunu tamamen kaldırmak yönünde bilgiler var. coffee shoplardan sonra bir diğer yasaklamaya uğrayan şey ise red light district. . 2024 yılına kadar bu bölge şehrin çok dışında olan bir yere taşınacak. En azından çalışmalar o yönde. red light district'teki çalışanlar ise bunun sadece bir oyalama olduğunu ve 2024 yılında yeni bir yerin açılmayacağını söylüyorlar. Gelelim bir diğer ilginç yasağa. bildiğiniz üzere sonra yıllarda konaklama hizmetleri oldukça arttı. bunlardan birisi de airbnb. belediye başkanı 2 mahallede komple bu hizmeti yasaklamış ve her semtte belirli sayıda airbnb sahibi olabileceğini şart koymuş. bu sistemde ev sahibi olmak isteyen hostlar başvuru ücreti olarak 600 euro ödeyecek ve host olarak kullanabilecekler eğer bölgede yeterli sayıda host yoksa. bölgede yeteri kadar host varsa para verseniz bile host olamıyorsunuz. insan bazen anlamakta güçlük çekiyor, amsterdam gibi turistik bir şehir neden el birliğiyle yok edilir ve kimse buna ses çıkartmaz? garip değil mi?
insan emeğine dayanan ürünler ve hizmetler ucuz, seri üretim mallar pahalıysa o ülke geri kalmıştır.
felakettir. hangi işi yapacağını şaşırırsın. çantayı mı toplasan, ortalığı mı temizlesen, az daha mı uyusan...... ama açsın da. kampın eeeen sevmediğim anıdır bu. bırakın tüm çadırları kurayım ama nolur toplamayayım
flu tv'de razi canikligil ile ilker canikligil'in yaptığı "güle güle trump - amerika günlükleri" başlıklı videonun 7,45'ten sonrasında bahsedilen dolandırıcılık hadisesidir.

olayın özü cem uzan'ın doğrudan donald trump'ı dolandırması değildir. cem uzan'ın motorola'yı tokatlaması suretiyle bir tokatı da vakti zamanında buraya yatırım yapmış olan donald trump'a vurması olayıdır.

iddiaya göre donald trump'ın "ben paramı alırım arkadaş" bahsini sürdürmesine rağmen yıllar süren "libananco davası" sonucunda güç bela hakkını kazanan ülkemizi düşününce olayın pek de mümkün olmadığı öne sürülebilir.

gerçi bu adamlar için böyle montandaki paralar çıtır çerez kalıyor olabilir. zenginin malı züğürdün çenesi dilemması işte.
kaynak

çok yeni bir haber olmamakla birlikte bu adam bile yaptıysa vardır bir bildiği diyerek bantçıya doğru gidiyorum şu an.
Aslında " hak ettiği halde nobel edebiyat ödülü'nü alamayan ünlü yazarlar " olacak başlıktır.

Rus edebiyatı,hatta bir tık ileri gidiyorum, edebiyat denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Tolstoy bu yazarların başında gelmektedir.
Tolstoy, edebi dehasının yanı sıra sıra dışı kişiliğinden ötürü yaşadığı dönemde dünyanın en ünlü insanlarından da biriydi. Hem ödül verilmeyen yazar, hem de ödülü reddeden yazar olarak bu listenin en başında yer alıyor. Hikâye şöyle: Nobel’in ödül alacak yazarlarda aradığı en önemli kriter, “Edebiyat alanında, ideal doğrultuda en seçkin çalışmayı üretmiş kişi” olması. 1901’de yapılan ilk ödül töreninde; ödülün ilk sahibi olarak konuşma yapmak üzere kürsüye çağrılan kişi ise Sully Prudhomme’du. Oysa pek çokları Nobel’in Tolstoy’a verileceğine kesin gözüyle bakıyordu. Gelgelelim, Tolstoy, Kilise’nin otoritesini reddetmiş, bu yüzden tam da o yıl aforoz edilmişti. Varlıklı ve soylu bir aileden gelen Tolstoy, zorla ele geçirildiğine inandığı için özel mülkiyete ve devlete de karşı çıkmıştı. Tolstoy’un bu kökten muhalif son derece idealistik tutumu, eserlerinin “yeterince idealistik” olmadığı gerekçesiyle İsveç Akademisi üyelerinin ilk Nobel’i ondan esirgemelerine neden olacaktı. Uzun yıllar sonra açıklanacak tutanaklarda, seçici kurul üyelerinin, özellikle din konusundaki “eksantrik” anlayışından ötürü, ödülü Tolstoy’a vermekten kaçındıkları ortaya çıkacaktı. Takvimler 7 Ekim 1906’yı gösterdiğinde ise Rusya Bilimler Akademisi, Tolstoy’u tekrar Nobel’e aday gösteriyordu. Yazar bu duruma hemen müdahale etti. Arkadaşı Fin yazar Arvid Yarnefelt’e yazdığı mektubunda ödülün kendisine verilmemesi için elinden gelen her şeyi yapmasını rica etti. “Eğer ödülü bana verirlerse, bu durumda ödülden vazgeçmem hiç hoş olmayacak” dedi. Yarnefelt, adaylığı reddeden Tolstoy’un ricasını yerine getirerek ödülü Giosue Carducci’ye verdi. Bu karara oldukça sevinen Tolstoy, kendisini mektup yağmuruna tutup İsveç Akademisi’nin bu kararına tepki gösteren yazar dostlarına ve hayranlarına hitaben yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Değerli dostlar, Nobel Ödülü’nün bana verilmediğini öğrenince ne kadar sevindim bilemezsiniz. Her şeyden önce, o parayı nasıl kullanacağımı bilemeyecektim, böyle bir dertten kurtulmuş oldum. Hiç kuşkum yok, bu ödül parası, tıpkı her türlü para gibi, olsa olsa kötülük getirebilir. İkincisi, hiç tanımadığım insanlardan bu kadar çok sevgi ve destek mektubu almak beni onurlandırdı. Lütfen, en içten şükranlarımı kabul edin."


Kaynak: listelist
Twitter üzerinden yaptığı açıklamalardır.

--- alıntı ---
1- pkk'nin elindeki 13 insanımızın katledilmiş olmasını açıkça kınıyorum. ailelerin acısını yürekten paylaşıyor, kendilerine baş sağlığı diliyorum. yaşananlardan dolayı çok üzgünüm.

2- diplomatik yollar yerine, siyasi şov amaçlı operasyon sonucunda ortaya çıkan trajedinin sorumluluğunu hdp'ye ve muhalefete yüklemek de aymazlıktır. halka hesap vermesi gereken, iktidardır.

3- aslolan; silaha, şiddete, savaşa her koşulda karşı çıkarak barışı sağlamaktır.

--- alıntı ---
"Nüfus artış hızımızın neredeyse yarı yarıya düştüğünü gördük. Avrupa ülkeleri bu tehditle uzunca bir süredir karşı karşıya. Türkiye'nin aynı akıbete düçar olmasına izin vermeyeceğiz." şeklinde bir açıklama yapmış erdoğan.

haberin tamamı için