Canı sıkılan, bir şey olsa da vakit geçirsem ya da kaos çıksa da heyecanlı heyecanlı izlesem diye düşünen gezgin yazarların bulunduğu kulüptür.

- Bu kulüpteki gezgin yazarlar sokakta bir hafriyat gördüğünde dayanamaz mutlaka gidip bakar kısa süreli de olsa izler.
- karşı cinsle maksat muhabbet olsun mevzu olsun diye konuşmayı sever, seks ikinci plandadır.
- kapalı alanda politiktir siyasilere küfreder, kamuya açık alanlarda adeta bir sosyolog kesilerek suçu siyasilere değil halka, halkın cahilliğine yükler.
- Samimi arkadaş ortamında alkol tercihini biradan yana kullanır.
- sevmediği adama ters davranır, ortamdan uzaklaştırır.
- "kader" "elden bir şey gelmiyor" "hayat işte" kavramlarını çok kullanır.
- hayatı "güzel başlangıçtan sonraki sıkıcı süreç" şeklinde ilerler.
- hayatları razı olmak ile herkese siktir çekmek arasında gidip gidip gelir ama hangisini yapacağına kendisi de karar veremez.
- ölümüne güveneceği bir kaç dostu mutlaka vardır.
- Evlenme yaşı gelmiştir ama ne kendisi bir adam atar ne de onunla evlenmek için başkası adım atar öyle boş boş oturur evde, konuştuğu kişilere de evlilik gözüyle bakmaz.


kulüp marşımız
Uzun uzadıya böyle bam güm bir başlık yazmak isterdim de karakter sınırına takıldık, neyse. Neyin kültürü? Kimin kültürü? Özene özene bitiremediğiniz deve öpenlerin kültürü mü yoksa herkesin kaynına bi şekilde kaynadığı aile yapılı kültür mü? Sizin kültürünüz batsın, aynı gemide de değiliz.
Başına gelmeyen var mı merak ettiğim durumdur. Bazen öyle bir hal alıyor ki ana karakterin ismini bile unutuyorum, bir replik belki bir mekan ya kalmış oluyor aklımda ya o da yok.
(bkz: léon: the professional)
Aka Sevginin gücü.
Yok küçük prenses... Tamam ticari kaygı, tamam insanları sinemaya çekelim ona da eyvallah ama böyle değil ya. Tayfun bu nedir ya....
bugün şöyle bir araştırmaya denk geldim.

Araştırmacılar bu deney kapsamında Hırvatistanlı 467 genci zeka testine tabi tutmuş. Ardından öğrencilerden müzik türlerini tercihlerine göre sıralamalarını istemiş. Çalışmanın sonunda en yüksek IQ puanlarını alanların net şekilde enstrümantal-klasik müzikleri tercih ettiği görülmüş. Araştırmanın bir diğer sonucuna göre de Rap ve gospel tarzı müzikle zeka seviyesi arasından olumsuz bir korelasyon tespit edilmiş.

araştırmanın yazarları şunları söylemişler: "Şüphelenildiği gibi klasik müziği tercih etmek zekayla önemli ölçüde pozitif yönde ilişkilendirildi. Big band müziği tercih etmekse zekayla çok daha güçlü şekilde pozitif yönde ilişkilendirildi. Big band müziğin kavramsal açıdan klasik müzikten daha karmaşık olduğu olgusunu ortaya koymak zor olur. Diğer yandan şüphelenildiği gibi rap müzik tercihi zekayla önemli ölçüde negatif yönde ilişkilendirildi. Gospel müziği tercih etmekse zekayla çok daha güçlü şekilde negatif yönde ilişkilendirildi. Gospel müziğin kavramsal açıdan rap müzikten daha az karmaşık olduğu olgusunu ortaya koymak zor olur."

sevgili rap dinleyicileri kızmayın ben demiyorum, araştırmacılar öyle söylüyorlar. *
kapıdan girmenizden itibaren başlar. kendinizi ağa gibi hissedersiniz. cem yılmaz'ın skecinde olduğu gibi ''ne veriyim abime''den, ''isterseniz bir fotoğrafınızı çekeyim abi''ye kadar yolu vardır. hesabın önemi olmaksızın hemde. ister anadolu insanımızdan süregelen misafirperverlik deyin, ister iyi esnaf deyin. yurtdışında en kral restorana gitsen göremezsin şu muameleyi. senden 10 15 yaş büyük adamlardan hem de.

gittin pizzacıya ''abime bir quattro formaggi yaptırıyorum'' der mi? demez.
gittin michelinli restorana ''hoşgeldiniz yenge'' der mi? demez.
gittin suşi yemeye ''açık ayranım çok iyi abi'' der mi? tabiki demez.

o yüzden kebapçı candır. psikolojik seans tadındadır. güzelce ağırlar ve uğurlar.*
bütün gezgin kardeşlerime hayırlı olması dileğiyle.
artık bok gezeriz. hayırlı uğurlu olsun.

lebelep (bkz: dolar) ve (bkz: euro) kurları başkanlığında başlatılan (bkz: istikşafi) görüşmeler sonucu döviz kurlarının, aya 6 şeritli yol yapma ilk adımı ile başlayan pariteleri arşa götürme planına geçtiğimizi açıklamalarına kesin gözüyle bakılıyor.

bırakın şehir içinde gezmeyi, şehirler arası gezme maliyetinin bile cehennem dibine yolculuk masrafı ile eş değer olduğu güzide ülkemizde bu gelişmeler sonrası kişi başı düşen ömür boyunca yurtdışında gezme hayallerini kafa içinde kurmaya bile vergi verileceğini ön görmek su 100 derecede kaynar demekle eş değer olmuştur.

sevgili baş komutanımız, geleceğimizin geçmişimizin içine sı.. pardon içine sevgisini katan cumhurbaşkanımıza avrupada aldığı örolarla oy veren gurbetçi değilseniz tabi.

bu kadar sıyırmadan sonra gerçekliğe dönersek, pazartesi günü kurun 8'e zıplayacağını düşünmüyorum ama uzu n vadede doların 10 lira olmasını cds puanının en az 450 olmasını yurt dışı kredi faizimizin en az yüzde 10 olmasını garantileyerek ekonomik krizden ekonomik buhrana terfi ettiğimizi düşünüyorum. gezgin olmak bile artık zenginlik göstergesi oldu zaten asgari yaşam şartlarını sağlamayı siz düşünün. ben yoruldum artık.

kaynak falan da isteyecek olanlara ithafen, istemeyin kardeşim gece olanların hangisinin kaynağını vereyim.
bir söz de moderatörlere sizden ricam sözlük kurallarını bozduğum için yadırgamayın bu şartlar altında deli damgası yapıştırarak yargılara varın hakkımda. çünkü hepimiz deli belgesi aldık bugün.

edit: o değilde fena yanıldım sağol yeni türkiye. saat daha 00:22 kur 8,37 no comment artık ya bu ne
umarım bu günleri ileride bir gün çocuklarımıza;
''bak biz ne günlerden geçtik savaşla yıkılamayan bir ülkenin direniş felsefesi nasıl yıkılmaya çalışıldı. siz siz olun akıldan bilimden intikam ve güç hırsları ile ayrılmayın'' diyerek anlatırız.

bu ülkede eziyet görmemiş hiç bir kesim kalmadı artık kimse yaşadığı zülmü başka zülümlerle karşılaştırmasın.

kaynak
antalya kaş ya da kalkan 'da havuzlu bir villa da balayı gibi bir hayalimiz mevcut tabi. gecelik en ucuzu 800 tl kadar ama olsun bir kez veriliyor. muhafazakar çiftler için en güzel balayı yöntemi olarak havuzlu villa kiralamayı görüyorum çünkü muhafazakar oteller de kadın erkek ayrı havuzlara giriyor.. tercih meselesi tabi. ama ultra konforlu bir tercih havuzlu villa kiralamak.