Sanıldığı kadar zor bir eylem değildir hatta ve hatta az düşünmeyle çok çok fazlası kazanılabilir .

Ben kendim uyguladığımı belirteyim : Nadir giderim sınavlardan 1 hafta önce not çıkar sat 1000 lira cebe (senede 4 bin min o da ) veee yaz gezisi parası çıkar.
İsteyenler ülkedeki siyasetin taa diyip kurumlara girerek oradaki vasatları kendini kullandırmamak kaydıyla kullanabilir. Aylık masrafın karşılanır denemedim deneyen gördüm ve faydalandım .
İşe girmek en son seçenektir benim için çünkü “okuyom yaaaa” demek şimdilik en iyisidir.
Bir de son zamanlarda aegee den de yiyip içip gezip harcamıyorum diyenler var onu bilmiyoru ama öğretebilirseniz öğreniriz.
Ne zaman ayağına kör bir köpek bağlasa Mustafa Nusa aslında bir erkeğin canı yanmış demekmiş.
-Ağır pompacıymış Mustafa Nusa Çiçek Mustafa demişler ona köyün içinde bütün kadınlar ona bakarmış
Bir erkeği ancak en masum olduğunda vurabilirsiniz
-Ona bakan bir kadına bakmadı diye vurmuşlar Mustafa Nusa'yı Harnup ağacının altında.
kimberly noel kardashian gerçek ismine sahip göt. bu göt güzel bir kadın kişisine de sahiptir. ama kadın kişisini ekarte ederek kendini öne çıkartmayı başarmıştır.

adaşı için (bkz: kim jong-un)
Eğer doğa gezisi tarzı ise Bu öyle bir eylemdir ki ne olduğu asla çözülemez . Kısıtlayıcılar yoktur bağımlılık veyahut sorumluluk hissedilmez ama hissetmek istenilince asıl dert o zaman başlar . İlk başta kulağa iyi gelir “TEK’im freeyim özgürüm “ gibi gibi... ancak gece olur çadırda öfkelenmeler boy gösterir kitap biter internet biter şarkılar biter ve boom ne yapacağını bilmeyen ördek gibi geçer geceler.
Kendim adıma söylemem gerekirse okul zamanında en büyük bahanem olmuştur : Tek yapamam olmaz gece ölürüm kurda ayıya yem olurum gibi söylemler bitmez . Daha sonra birini ayartır ve gitmeye kalktığımda ise şu cümleyle “bro sana emanetim” otururum kıçımın üstüne . Kendi sorumluluğum yetmiyor gibi birde başkasının Çanına Mı bakacağım der ve oturur içten içe tek gitme planlarını tekrar yapar ama gitmem.

Şehir içi daha kolay olmakta en azından kalabalık kendini güvende hissetmeni sağlar kafanı dağıtmaya yardımcı olur ve geceleri olur olmadık yerde powerbank bitmesine karşın sıkıntı edilmez .

Velhasıl kelam doğa vs insan olunca doğa da tek kalmak tabiri caizse yemiyor . 1 aydır salda ya gidilecek diye avutur durur insan kendini
Günde kaç kişi kaç kez kendine sorar bilinmez ama aynayı görünce “ulan andaval kendine nasıl katlandın bunca sene” deniliyorsa sıkıntılıdır.

Ama eğlenceli yanı YÖK değildir. Misal: içmeni engelleyen vasıfsız elemana karşı söylenirse 2 saat afallayıp kalması muhtemeldir. Yada umumi yerlerde wc den çıkanlarda tanıdık varsa sorulursa çok muazzam etki yaratabilir
öncelikle koh rong nerede diye merak edenlerle başlayalım. Kamboçya'nın batısında ufak bir ada. Bundan 15 sene evvel Bora isminde bir Türk kamboçyalı bir kıza aşık oluyor. Ne yapalım ne edelim derken aşkı için Türkiye'den kamboçya'ya taşınıyor. E tabiki aşk da bir yere kadar, karın dıyurmuyor. Ne iş yaparım nerden para kazanırım derdine düşünce aklına şu fikir geliyor. 'ufak bir bot kiralayayım, bu botla da kamboçya anakaraya gelen turistleri yakınlardaki bakir adalara götürüp gezdireyim''. Ama sorun şu ki, kendisi de aslında bir turist. Gezdirdiği turistlerle beraber kamboçya adalarını keşfediyor. Keşfettiği adalarda turizime kapalı, sadece 50-100 kişilik yerel halkın yaşadığı el değmemiş cennet gibi adalar. Turistlerin ilgisini görünce, kendisi de beğenince, bu el değmemiş adalara taşınıyor. adada ilk önce küçük bir kafe, sonra zamanla bir restorant, sonrasında bir hostel, en sonunda bir otel açıyor. Bot sayısını arttırıyor ve kendi adasına turistleri taşıyarak, kendi işletmelerinde ağırlıyor. Uzun lafın kısası adam sıfırdan bir turizm adası yaratıyor. Bugün Koh Rong adası Kamboçya'nın en çok turist çeken yerlerinden birisi. Hatta Kamboçya hükümeti, sen bu işi iyi becerdin diyerek adanın elektrik, su dağıtım işlerini de bizim bora'ya devrediyor. Küçük bir krallık kuruyor. Ben gittiğimde adada değildi, görüşme şansını kaçırdım. ama adadaki diğer türkler tarafından anlatılan efsane hikaye böyle dilden dile dolaşıyor. (100 e yakın Türk yaşıyor orada, çoğu Bora'nın işletmelerinde çalışıyor )
heyecanlandınız demi.
Bende çok heyecanlandım ama yine tansu çiller hesabı oyalandırılıp duruyoruz. AB danışmanı garantör olucam demiş ama biz ne laflar duyduk gördük de arkası hep boş :( Kaynak
(bkz: kandırıldık)

Bu öyle bir kelime ki ülkeyi aman Allah bölünmeden Çökertmeden manda ve himayeden kurtarır.(kime himaye kime manda olmuşuz Hale’n çözemedim.)

Herşeyi anlatıyor ülkenin son bilmem kaç yıllık hali .

Kenan Evren %90 larla gelir ve gider: kandırıldık(küfürler hediyesi).

Reis kimlerle el ele tutuşarak göz göze bakışarak reis olur ama onu bile kandırırlar .

Tosun paşa milleti ense köküne levye ile vurmaktan beter eder sonuç : kandırıldık.

Kim bu kandırılan vasıfsız elemanlar. Beyin mi YÖK işlerine mi geliyor.