Ülke Kodu: BG
BOJ Burgaz
GOZ Gorna Orechovitsa
HKV Haskovo
JAM Jambol
KDG Kardjali
PVN Pleven
PDV Plovdiv
ROU Rousse
SLS Silistre
SOF Sofya
SZR Stara Zagora
TGV Targovishte
VAR Varna
VID Vidin
QVJ Vrajdebna
bu tamamen bir gözlemdir, doğru olabileceği gibi yanlış da olabilir. 10 seneyi aşkın bir süredir sıkı bir ekşi sözlük okuyucusuyumdur. 4-5 sene önceki entry'leri hatırlayınca son aylarda o kadar netleşti ki, iktidar partisine karşı yazılan eleştirel entry'ler sansürleniyor hissine kapılıyorum. zaten geçenlerde bir entry'nin başlığını editörler değiştirdi. diğer açık eleştirel başlıklar ise hemen arka plana atılıyor. bir grup yazar tarafından hemen karşı cevaplar veriliyor. ekşi'nin sahibi bu siteden çok ciddi bir para kazanıyor, dolayısıyla dertsiz başıma iş mi alacağım diye düşünebilir. sonuçta adamın malı. istediği gibi sitesini yönetir. eleştiriden ziyade bir tespit benimkisi. deneyimi olan varsa paylaşsın. izlenimim bu yöndedir.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de konuya ilgi çekebilmek için 2 nisan otizm farkındalık gününe dair paylaşımlar yapılıyor. kamuoyundaki farkındaılğı arttırmak için ülkemizde de “mavi Işık yak” adlı bir kampanya yürütülüyor. Bu başlığı geç saatte açmama neden olan günlük hayat görevlerimden dolayı ayrı isyanda olsam da geçte olsa paylaşmak istedim. Ve bir de bu güzel yürekli arkadaşımıza ses verin; (bkz: eren tan)
işteyken fark ettiğim durum.

bir barda çalmaktayım. herhangi bir şarkının ortasındayken bir sarhoş gelip alakasız (bkz: azer bülbül) (bkz: ebru gündeş) şarkılar istiyor. istediği şarkıların repertuvarımda olmadığını duyunca "sen de bir bok bilmiyorsun." gibi çıkışlar alıyorum. birkaç istisna değil, genel durum bu. adam kendi dinlediği şeyin tek, en doğru olduğuna kendini o kadar inandırmış ki benim müzik bilgimi aşağılama yetisini kendinde buluyor.

bu durum sadece barda gördüğüm bir durum değil. kimse bilmediğini veya bildiğinin yanlış olduğunu kabullenmiyor. gerçekten hastalıklı bir durum.

herkesin her şey hakkında fikri var.

karşısındaki insana fikrini kabul ettirmek dışında bir amaç göremiyorum herhangi bir konuşma içinde.
cinnet geçiren bir öğretim görevlisinin, dekanın odasını basıp, dekanı bulamayınca orada olan 4 kişiyi öldürmesiyle vuku bulan olay. son yıllarda kanımı donduran olaylardan. bir öğretim görevlisi elini kolunu sallaya sallaya bunu nasıl yapabiliyor? hani ohal falan?
bosna hersek turumda mostar'dan sonraki durağım Srebrenica(Srebrenitsa)'ydı. Gidenler bilir srebrenica küçük bir kasaba ve toplu anıt mezarlığı da kasabanın hemen bitişinde. hava karardıktan 1-2 saat sonra falan bakkala(onlar ısrarla süper market diyorlar) gittim, kaldığım pansiyona dönerken mezarlığın olduğu taraftan çok net bir şekilde birinin 'pomoc' dediğini duydum. Ama böyle bağırarak değil normal ses tonundan biraz daha halsiz bir şekilde. istemsizce durup baktım ama hiçbir şey yoktu. Ama o kadar eminim ki duyduğum kelimeye. Zaten benim tüylerimi ürperten de bu. çünkü 'pomoc' boşnakça'da yardım et anlamına gelir. şuan bile ensemden soğuk bir rüzgar hissediyorum bunları yazarken. bu olay bende çok büyük etki yarattı ama hiçbir zaman hayal mi gerçek mi anlam veremedim. belki de Srebrenica katliamından etkilendiğim içindir. http://media.dunyabizim.com/haber/2015/07/11/srebrenitsa-anit-mezarligi.jpg
Arnavutluk'un göl kenarında bulunan hayran kaldığım bir şehri.hayran kaldığım nokta ise insanları.birbirlerine bu kadar saygılı, sıcak kanlı bir toplum görmedim sanırım.
göl kenarında kamp sandalyenizle bir tutam huzur alabilirsiniz ve şiddetle tavsiyemdir.insanlarıylada tanışmaktan çekinmeyin eğer yolunuz düşerse ne demek isteiğimi anlıyacaksınız.