-Datça: Mayıs ayı datçanın en keyifli zamanlarından biri, Hava hem denize girilebilecek kadar sıcak hemde keyifli yürüyüşler yapacak kadar güzel. Datça'nın harika koylarında gezerken şahane manzaralar da görmeniz mümkün.
Datça'da denize girmenin yanı sıra (bkz: knidos antik kenti), (bkz: apollon tapınağı), (bkz: can yücel) evi gibi yerleride gezebilirsiniz.

Datçanın en güzel plajlarından olan palamutbuku ve hayıtbuyu(şiddetle tavsiye ederim) uğramadan geçmeyin!

-Bodrum: ilk bahar ayları bodrumun en güzel zamanlarından biri, bu zamanlarda bodrumun o çılgınca kalabalığı olmuyor ve bodrum lalesi olarak da bilinen anemonlar her yeri süslemiş şekilde bulunuyor. sezon başlamadığı için bir çok plaja ücret ödemeden de girebilirsiniz.

hazır girmişken bodrum kalesi, bodrum antik tiyatrosu, sualti arkeoloji müzesi gibi yerleri gezebilirsiniz.

Alanya: temmuz ağustos ayları alanya'nın en sıcak ve hararetli geçen aylarıdır, bu yüzden mayıs ayı yada eylül,ekim gibi alanya'da güzel bir deniş şöleni geçirebilir uzun sahillerinde palmiye ağaçları altında baharın tadını çıkarabilirsiniz.

KAŞ: hem denize girmek hemde dalış yapmaya meraklıysanız sizin için kaş çok doğru bir karar olacak

Arsuz: akdenizin güzel koylarından biri olan arsuz, temiz denizi ve ince kumuyla ünlüdür. Hatay'ın bu şirin tatil beldesinde hem denize girilebilir hemde tarihi ve turistik yerleri gezebilirsiniz.

türkiye'de mayıs ayında denize girilecek yerler - turkiyede-mayis-ayinda-denize-girilecek-yerler-uLz7f
berhava'nın giriş parçası. birkaç defa dinlemeden sonrakilere geçemiyorsunuz zaten. sen ne güzel adamsın be saian.
saian - berhava | spotify
[Verse 1]
Artık azılı yağmur sabahında
Çekip gitmenin türküsü
Gitmenin dağlarda kar gibi tutkusu
Hem yollar boyunca uzanan öykü
Hem de senden alacağım var benim Yerdeniz kör kütük örgü
Seni terk etmek kanımda koşan gebe kısrak
Boynumda elleri Dünya'nın ses telimde mızrap
Artık anlamın yok Yerdeniz
Sokaklardan geçmeyecekse gemilerin
Tren yüzmeyecekse okyanuslarında
Git hiç bakma öyle yüzüme Yerdeniz
Kalmam boranlar altında tek bi' damla yağmur için
Artık nehir yollarından dönmek sebep geri
Oturdum bi' şarkı yazdım sana, bilmek için ölmek nedir?
İşte senden vazgeçmek Yerdeniz
Sen bilirsin çiçek nasıl açar hem de nasıl cayar bilip
Artık ölü bi' şair tanımı biliyo'sun
Vurulan benim Yerdeniz
Sen boşuna ölüyo'sun

[Nakarat]
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim

Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim

[Verse 2]
Isınmış tüfek gibiydi, şişmişti bileklerim
Yazmasaydım çıldırmıştım, sırtımda ölü tırnaklar
Ekim düştü meydanlarda canım kaldı
Parça parça ölüm kaldı tıpkı saçılmış çiçek tozuydular
Ben bu gece bi' gemici kahvesinde demlendim Yerdeniz
Ay yanıkları kaldı bana yaşamanın hatırası
İrin, kan ve kemikten beslenen sensin
Benim dudaklarımda dağ şarkıları göğsümde çapraz var
Kanda yüzen teknesin, rüzgârında ağu
Ölüm gözlü bir masal yaz bana; gün batı, gece doğu
Senin tarçın dudaklarına kalmadım ki yolcuyum
Başka yıldızdayım, kendi mıntıkamda kolcuyum
Yoksa ölü mü doğdun sen Yerdeniz?
Salt yaralardan bir ceset gibi çatladı sırtındaki kabuk
Oysa gideceği yolu bilirmiş tabut
Anlat, nasıl vazgeçer yaşamak kendinden böyle çabuk?!

[Nakarat]
Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim

Ben artık bambaşka bi' yıldızdayım Yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var, bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
Dünyanın altını üstüne getirerek sömüren ve daha sonra biraz da Youtube üzerinden sömüreyim diyen gezgindir.
Son zamanlarda sık sık duyduğum naif sesli adam. Sıkı bir Sofar Sound takipçisi olmama rağmen kendisini daha önce nasıl Sofar'da keşfetmedim şaşıyorum. Yolu bahtı açık olsun!
ferhan şensoy'un 40 ambar tiyatrosu'nda seslendirdiği sözü ve bestesi kendisine ait olan eseri. tiyatroda anlattığına göre manita tavlamak için bestelenmiştir.

ferhan şensoy - benim karadeniz'de batacak gemim mi var

sözleri de şöyledir:
benim karadenizde batacak gemim mi var?
sanki benim her gece, yatacak yerim mi var?
benim sanki bankada hesabı carim mi var?
beni böyle sevecek serseri yarim mi var?

demir alsam dünyadan bana karışan mı var?
benim sanki bi yerde belirli işim mi var?
ne iş olsa yaparım, jokere perim mi var?
eser sorumsuzcana çok mu-halif rüzgarlar?

her liman bir umuttur, yoksa burada aşk mı var?
benim aşkım soyuttur, her limanda başka yar.
dalgalanma lan gönül, dalgakıran sert olur.
bir düşünsem derdimi, derdim ummana sığmaz.
eser sorumsuzcana, çok mu-halif rüzgarlar?

tek kalınca geceyle gece rüzgar sert olur.
bir düşünsem derdimi, dalga dalga dert olur.
çok düşünmek hoş değil, gıcık kapan çok olur.
çok düşünsem derdimi, çok düşünmek suç olur.
8 ağustos 14.25te denizlide meydana gelen 6 büyüklüğünde ki depremin sebebine zina ve alkol yüzünden olduğunu savunan yobazlar twitterda hemen çoştular. aynı yobazlık 1999 depreminde de yaşanmıştı

kaynak
özellikle de sabahın ilk ışıklarında yapıldığında ruhunun arşa kadar uzanmasına vesile olan eylem.

geliniz anlatayım. 

şimdi öyle bir yere gittiniz ki, etrafınızda kimsecikler yok; tabii kuşları, börtü böcekleri, solucanları ve sahilde yaşayan diğer doğa canlılarını saymazsak. 

adım adım gidelim; 

sabahın ilk ışıklarında güneşin teninize temasıyla uyandınız.
güneşin; "kalk hadi, koş, zıpla! " çağrısını duydunuz. 
uyandıktan 1 dakika içinde denize baktınız ve deniz tamamiyle hareketlenmek için sizi bekliyor.(denizi gören bir yerde uyumanız gerekiyor.) 
öncelikle üzerinizde olan pijamalarla denize yürümeye başladınız. 
ardından bu yürümeniz, size yetmedi ve adımınızı sıklaştırdınız. 
adım sıklaştırmak da size yetmedi ve koşmaya başladınız! 
vücudunuzun ilk temas hali ayaklarınızı, ayak parmaklarınızı hafiften gıdıklamayla oldum o gıdıklama içinizi aldı ve bir an olsun durakladınız.
duraklamadan sonra, direkt olarak kendinizi denizin kucağına bıraktınız. 
o gelen ilk soğukluk, denizin vücudunuza nüfuzunun başladığının işaretçisi. 
bu size yetmedi, denizi tamamen hissetmek istediniz. tişörtünüzü çıkarıp kenara fırlattınız.
bu da size yetmedi. pijamanızı çıkardınız. 
evet, bu da yetmedi. iç çamaşırlarınızı çıkardınız ve o an bu dünyada olmadığınızı düşündürecek o hissi birden doruklarda yaşamaya başladınız; özgürlük. 
denizle tamamiyle içsel, tamamiyle doğal hissettiğinizde anlayacaksınız; ne kadar boktan yaşadığınızı.
biraz süre kaldıktan sonra etrafa koşmaya başladınız. evet, o his bunları yapacak kadar enerji de veriyor. 
sonra çadırınızda uykunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. 

bu mu yani?" demeyin. 
deneyin, görün.