öncelikle komedi oyunculuğu ve komedyenlik ayrı şeyler şahan komedyen değil bir stand-up gosterisi de yoktur çok iyi tipleme çıkarıp canlandırıyor,cem yılmaz ise yıllardır rakipsiz bir komedyen lakin o yetmeyip komedi oyunculuğu da yaparak bu alanda en iyi gişe yapan şahanla yarışıyor ve gayet zekice bir komedi sunuyor, şahan genelde aksiliklerin yol açtığı yüzeysel komedi yapıyor anlık güldürüyor ama cem yılmazın komedisi ilk izleyişte detaylarda kalabiliyor,şahan kadar gişe yapamiyor oluşu bu yüzden, her iki alanda da çok iyi iş çıkaran cem yılmazın şahanla karşılaştırılması anlamsızdır, ülkenin mizah anlayışının gelişmesini ümit ediyorum
günde 2 ulaşımı ücretsiz sağlayan temassız mastercard
her pazartesi fakirliğimle gurur duyuyarak kullanıyorum teşekkürler mastercard
20 yaşında okuduğum için utanç duyduğum herkese tavsiye ettiğim kitaptır. Konusu için;
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.

Kitapta beğendiğim yerlerden biri

beyaz zambaklar ülkesinde - beyaz-zambaklar-ulkesinde-sOw6d
bana son derece absürd gelen iştir.

anlayamıyorum iyi güzel gitmişsin bodrum'a, yok italya'ya yaz günü anladık da, be kardeşim dışarısı kar buz farkında mısın? hayır hava size göre soğuk bana göre sıcak mı demeye getiriyorsun? naptın kombiyi mi kökledin ya da alttan sübliminal mesaj mı veriyorsun?

fakir fukara, ne bileyim sokak hayvanları soğuktan donarken; bunlarda kafalar bir dünya, hala hava peşinde. allah akıl fikir versin bu insanlara.
İnterrail türkiye grubunun içinde bulunduğu durum. Neden böyle düşündüğümü açıklıyım. 1-gezginfest 2-gezginsözlük 3-satılan tişört ıvır zıvır 4-avruparail 5-alınan reklamlar. Benim gördüklerim bunlar.para kazanılmasına karşı değilim ama para geçmiyo muhabbeti yapılmasına karşıyım.
bana göre çağımızın en büyük yazarı dostoyevski'nin benim en sevdiğim eseri. yıllar önce melankolik bir aşk yaşarken okumuş ve bu kitapla bağ kurmuştum. hayatımın sonraki dönemlerinde de elime aldım ve farklı farklı şeyler hissettim. radyo tiyatrosu hali de fena değil. şöyle de bir alıntı yapayım kitaptan,
''...öylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?"
23 ocak akşamı gerçekleşmiş olaydır. Kadıköy’de bulunan kuaföre, uzattığım saçlarımı kestirmek için gittim ve üst kısmın fazla uzadığını, üzerinden “biraz” almasını söyledim ve adam çat diye yan kısmını tamamen kesti (4-5 cm uzunluğunda kaldı saç). Daha kısaltsa daha beter olacağı için dönüşü olmayan iğrenç bir kesimle karşı karşıya kaldım. Kuaför sahibinin tepkisi ise “ne yapalım oldu uzamasını bekle” oldu. Üstelik bunu olmaması gereken bir üslup ile yaptı. Müşteriyi rezil hale getirip üzerine telkinlemek yerine saygısızca ve umursamaz bir tavırla karşı karşıya kaldık. Beceri ve saygı sıfır.
İstiklal caddesi'nde Galatasaray lisesini biraz geçince kendisi ile aynı ismi taşıyan pasajın içindeki sıcak samimi güzel şarap evidir. Ermeni işletmecileri çok saygılı, kibar,sevecen ve naif insanlardır. Mutlaka bir defa gidiniz sonra zaten müptelası olacaksınız. Taş duvarları küçük sakin yapısı ile huzurlu bir yer. Kimi zaman Klasik müzik,kimi zaman Yunan ezgileri kimi zaman sanat müziği çalar. Kendi el yapımı şarapları güzeldir. sommelieri boynunda metal bir tas taşımaktadır. Sorarsanız size hikayesini anlatır. Bu konuda eğitim de almış çok tatlı insanlardır. İki kişi 2 şişe şarap ve peynir tabağı ile 180 tl falan ödersiniz toplamda. Soğuk bi istanbul akşamında mutlaka güzel bir şarap içmek için gidiniz şiddetle tavsiye olunur.