sözlükçülerin yola ilk çıkış hikayeleri

/ 11
lise son sınıftan örnek vereceğim hikayedir. küçük bir yolculuk gibi görünse de çok önemli bir adımdı benim için. annemlere arkadaşla buluşacağım deyip sabah 6 7 gibi evden çıktım, sınıf arkadaşım da aynı şekilde söyledi ve buluşup hatay'a otostopla gidip, amacımız olan noktaya ulaşıp biraz oranın tadını çıkararak akşama geri memlekete döndüğümüz yolculuk benim ilk yol çıkışımdı.

hiç ama hiç unutmayacağım şey şu olacaktır, dörtyol ilçesinin sahilinde tahta evdeler yaşayan bir kesim var yaz aylarında, belki kışın da orada yaşıyorlardır net bilmiyorum yoksul bir aileye benziyorlardı. orada ilk defa hiç tanımadığım bir kapıyı çalıp su istemiştim ve soğuk olması için buzlu su yapıp öyle vermişlerdi. o gerçekten çok güzel bir suydu, her şeyiyle. evimden çıkıp yolun bilinmezliğine düşmüştüm, daha lisedeyim küçüğüm. ve vardığım noktada kapısını çaldığım ev, ben suyu soğuk içeyim diye içine buz katıp vermişti. benim için büyük olan bu yolculuğun sonunda böylesi saf bir güzellikle karşılaşmak, o iyilikle karşılaşmak yola tekrar çıkmamam için bir sebep olmadığını göstermişti. yani anlayacağınız, yol açık yola çıkın dostlar.
sene çok eski değil ya 2015 istanbul'a gitmişim denizliden bölüm arkadaşım da orada tesadüfen bayağıdır aklımda var para falan biriktiriyoruz decathlondan itemleri düzüp kampa çıkacağız. neyse arkadaş beni aldı olimpiyat'tan mall of istanbul muydu neydi öyle bi yere gidip sinema da film izlicez zannediyorum.girdik mekana hemen sağda tabi benim gözüme çarptı kocaman decathlon şöyle bi iç geçirdim itmesin mi bu beni içeri çıkarmasın mı cepten bir tutam para bende de var tabi boş gezmediğim deli fişek zamanlar 'diz itemleri dönünce kampa gidelim'hayatımda duyduğum en anlamlı içeriği çok geniş bir cümle.kem küm falan derken koyulduk onu mu alsak bunu mu fikir alışverişleri arkadaşlar aranıyor derken klasik muhabbet herşeyden ikişer tane.denizli'ye döndük sabah diğer gün sabah kampa gidicez tabi full amatörüz onu da al bunu da al iki çanta bide öne bağlarız bilmem nerde görmüştüm derken.sabah 10 otostop çekip akyaka'y gidicez.saat oldu 1,2,3,4,5 derken duran yok yağmurda başladı sonra durdu mu kırmızı doblolu bir enişte.bindik bizi tavasa bırakıcak biz diyoruz ordan devam ederiz ya daha rahat. allahtan ikinci araba biz el etmeden durdu şaşırdık adam zaten bu iş için yaratılmış bi nefer gibi anlatıyor burdan bunu otostopa aldım geçen filan yerden 1 hint , 1 japon bide hatırlamıyorum diyor.sözün gelişi ilk oldu güzel oldu bizi muğla'ya kötekli yokuşuna bıraktı sağolsun ne tesadüfse onda da doblo vardı hayret.ordan akyaka'ya tek atış gibi birşey tabi o zamanlar tek atış up,ref falan bilmediğimiz genç zamanlar. uzun yazmışım sanırım böyle de bir anımdır.sonrası işte likya yolu benim otostop senin gezipduruz.
Herşey arkadaşımın interrail sayfasını beğendirmesiyle başladı.Sonra hastalık gibi vucudumun her yerine bulaştı bu gezme hastalığı.
Üniversitemin son yılı, yaz okulu sonrası nasıl gezesim var. Otostop diyorum, kimse gelmiyor. Arkadaşlarımın 10/9 u otostopp muuu yooook daha neler diyor. Anılım var, o zamanlarda tanışmıştık. Dedi çık yola bukle, kendine inan, 'tek başına da olur'. Hazırladım çantayı, sabahın altısında uyandım ve başladım Eskişehir'den otostoba. İlk arabaya bindikten sonra kendimi önce türkiyenin sağında solunda, devamında biraz avrupada, sonra almanyada, geçenlerde de 21 gün iskandinavya taraflarında otostop çekerken buldum. Aradan koskoca 3 sene geçmiş, şimdi hayallerimin de ötesindeyim. Meğer yüreğimin derinlerine yola çıkmışım ben 3 sene önce. Şimdi gittikçe çoğalarak, sevmeyi, samimiyeti, sarılmayı yürekten hissederek, çokça özleyerek, 'tamamlanmamış dünya taslağında güzele güzel katmaya çalışarak', farklı olana saygı göstermeyi öğrenerek ve en önemlisi kıymet bilerek yürüyorum adım adım. Yanımda, yüreğimde ne varsa; önce anne babama, sonra canımıniçi interrail türkiye ekibine borçluyum. Onları çok ama çok seviyorum.
Dünyanın nice yerlerinde buluşmak, karşılaşmak, aa sende mi gruptansın demek dileğiyle a dostlar.
Kuzenimle birlikte doğu karadenizden başlayıp akdenize kadar devam eden can sıkıntısı kaçamağında yolda ne kadar otostopçu gördüysek almamla başlayan bir anlık meraktı aslında... neticesinde kendimi yollarda buldum (:
üniversitede öğrenciyken eskişehir'den antalya'ya gitmeye kalkmıştım otostopla. gidememiştim. afyon sandıklı'ya kadar vardım. hava kararınca mecburen otobüs bileti almıştım.
Arkadaşımın ısrarı ile Balıkesir'e otostopla gitmeye karar verdik.
Bana hareketi nasıl yapmam gerektiği gösterildi. Somurtarak ve yola bakmayarak elimi kaldırdım ve arkadaşıma "ya olum deli mi s.kti insanları niye dursunlar tanımadıkları insanlara..." diye söylendim. Söylenmez olaydım, cümlem biter bitmez bir korna sesi duyduk. Tabii ki döt oldum

O gün bugündür otobüse pek para vermedim. Otostop bir kültürdür arkadaşlar. Para vermemek için değil, yeni insanlar tanımak, bu kültürü başkalarına da aşılamak için tercih edilir

(bkz: otostop kültürü)
ilk kampı 2016 yazında yapmıstım

sevdiğim bi abime bi anda dedim, "ağbii kamp yapsak ya"
o da sağolsun, hiç kırmadı direk araba ayarladı ve yola koydulduk 4 5 kişi kadardık ve çok dandik bir çadırım vardı ama en güzel kampımdı

gittiğimiz yer balıkesir/erdek/turanlar köy yolu düşen herkesin gidip görmesi lazım, denize sıfır efsane bir yer, gece manzarası şahane
o ortamda, ilk kampımda, sakin sakin müzikler açıp birayı yudumlamak tarif edilemez bi his
"Baba üniversitenin kulübünün gezisi var 50 kişi kamp atmaya gidiyoruz valla çok ucuz olacak, sim kartta alacam zaten ararsın sık sık."
Not: Tek gittim ve 3 hafta sonra döndüm.
/ 11