#tüm songlkaradeniz entry'leri

Son otostopumuzda güneşten o kadar yanmıştık ki bizi önce suriyeli bir adam “suri, suri? Yardım edebilirim” diyerek suriyeli sanmıştı. Ardından parmak kaldırdığımız bir araçsa çingene sanmış ve düzgün konuşuyor muyuz diye test etmiş öyle arabasına almıştı. Şaka gibiydi gerçekten, ulan güneşte karardık diye başımıza gelenlere bak.
İlk kez turist ömer’li olan uzay yolu filmiyle tanıdığım sonrasındaysa orijinal star trek ile tutkunu olduğum film ve kitap serisi. Uzay temalı yapımlar arasında zirvedir.

(bkz: uzay yolu)
İstanbul’da binmeyi en çok sevdiğim toplu taşıma aracı. Denizi seyrederken müzik dinlemek muazzam bir keyif.
Şu aralar hafiften dönüşmeye başladığım kişidir. Yaşama karşı tüm tutkumu yitirmek üzereyim. Şu son iyi yılda dönüşümü dibine kadar hissettim ve dönüştüğüm halimin kendisinden mutlu olduğumdan emin değilim. Birçok şeye karşı aşk duyumsayan biriyimdim. Ağaçlara, kuşlara ve şiirlere... fakat sanki biri hissiz ve duygusuz birine dönüşmemi dilemiş gibi. Ben tutku duyduğum hayallerimi yitiriyor gibiyim ve bu yaşama karşı savunmamı kırıyor. Benimle savaşan bu hissizliğin gölgesi de neyin nesi?
İnsanların bir çoğunun sahip olduğunu gördüğüm ve delirmiş olduklarını düşünmeme yol açan şey. Tüm dünya olarak insanlarla sadece arkadaş kalsak bence daha iyi bir dünyada yaşıyor olurduk.
Çalışmamak gerektiği. İş dünyası bir kara delik ve seni sömürmekten başka hiçbir gayesi yok. Ayrıca özgünlük ve özgürlük kesinlikle sahip olmanı istemediği şeylerdendir. Her şeyi bırakıp tarzan gibi ormanda yaşamak lazım. Fakat ormanları da rantçılar yok ediyor. Mümkünse gidip intihar edin.
Pasaport görevlisinin pasaport fotoğrafımla beni nasıl tanıyacağına dair endişe duyacağım türde çirkin çıktığım fotoğraftır. Pasaport olmasaydı çoktan imha etmiştim muhtemelen.*