#tüm son-ortadogu-bukucu entry'leri

superonline gibi soyguncu bir firmadan sonra yaklaşık 1 yıldır kullandığım ve neredeyse hiç problem yaşamağım internet servis sağlayıcısı.

İlk abone olurken “35 mbps hıza kadar” demeleri biraz aklımı karıştırmıştı lakin taahhüt derdinin olmaması sıkıntı yaşarsam anında kapattırırım diye düşündürtmüştü. Hızım bugüne kadar hep 30-35 mbps arasında gidip geldi. kullandığım esnada 30 mbps’nin altına ise hiç düşmedi.

1 yıl boyunca ise 2 defa 04:00-06:00 saatleri arasında altyapı çalışması sebebiyle internet kesintisi yaşadım. Kesintiden iki gün öncesine kadar maille bu durumu bildiriyorlar. Bir anda kesmiyorlar.

Fiyat olarak da yakın zamanda 10 lira zamlanarak 75,99 lira oldu.

Anlık hızımı merak edenler için;

turk.net - turknet-XHA4k
emre aydın’ın 2006 yılında çıkarttığı ilk stüdyo albümüyle aynı adı taşıyan şarkısı.

2 gündür çevirip çevirip dinliyorum. Lise yıllarıma döndüm resmen. Unutmuştum ama güzel şarkıymış.

Emre aydın-afili yalnızlık

“Ölsem, ölsem, ölsem hemen şimdi
Kaçsam, gitsem, kaçsam tam da şimdi

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm

Sövdüm, sövdüm, sövdüm ben dünyaya
Acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm

Değmezmiş hiç uğraşmaya
Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya
Dayanmaya

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm”
instagram gibi platformlarda eski fotoğraflarınızı paylaşırken tbt kısa adıyla yazılan terim, hashtag.
Perişan, dağınık anlamlarına gelen farsça kökenli kelime.

Ayrıca yakın zamanda, 4 milyon 28 bin 906 oyun ortalama 43’te 1’i ile içişleri bakanı olabilen süleyman soylu’nun mafyavari bir edayla, bu ülkenin yaklaşık 5 milyon oy alarak seçilmiş istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu için “pejmürde ederiz” kalıbıyla kullandığı kelime.
Rakıların kralı* olarak bilinen, muazzam lezzetiyle içeni kendisine müptela edebilen, lübnan menşeili rakı.

%53 alkol oranıyla benim gibi her zaman alkolü fazla kaçıranları anında maymun edebilen, meşhur beyrut gecelerinde ne yaptığını unutturabilen hakiki aslan sütüdür.

Boyutları da bizdekine göre daha farklıdır. 75 cl, 150 cl ve 300 cl olarak satılıyor. Bundan 4 yıl kadar önce 3 litrelik olanının fiyatı ise 2500 lübnan lirası yani 10 türk lirası idi.

Alkollü içecek işinde -özellikle şarap ve rakı*- arapların* üzerine tanımıyorum. Bu işi biliyorlar.

touma rakı - son-ortadogu-bukucu-WOJMQ
Kadın vücudundaki erojen bölgeleri tahrik edecek şekilde tasarlanmış; plastik, metal, rabbit gibi milyon tane çeşidi olan cinsel fantezi aracı.
andrei tarkovsky'nin 1960 yılında Sinema Enstitüsü'nü bitirmek için çektiği 43 dakikalık bitirme projesidir.

Silindir ve keman diye türkçeye çevrilen film, silindir operatörü bir işçi olan Sergei ile keman virtüözü olma yolunda ilerleyen küçük Sasha arasındaki arkadaşlığı anlatır.

Film, başlı başına kocaman bir metafordur. Bu konuyu detaylı olarak anlatmadan hemen önce daha sonra anlatacaklarım daha net anlaşılsın diye biraz dönemin sscb’inden ve tabii ki Tarkovsky’den bahsetmek gerekiyor.

SSCB’de filmin çekildiği dönemde nikita kruşçev iktidardaydı. Kruşçev, görevi süresince selefi josef stalin’in politikalarını yerden yere vurmuş. Leninist politikalara geri dönülmesi gerektiğini vurgulamıştı. İç ve dış politikada yenilikçi çalışmalar yapmaya çalışan Kruşçev, hem kapitalist hem de komünist ülkelerle dostluklar kurmaya çabalamıştır. Ama bu girişimleri Mao yönetimindeki Çinle arasını açmıştır. Öte yandan konvansiyonel silahlardan ziyade nükleere ve uzay alanına yatırımları da arttırmıştır. Ama tarım ve hayvancılık alanında büyük başarısızlıklar yaşamıştır.

Tarkovsky’ye gelecek olursak; şair bir babadan olan, oyuncu bir anneden doğan, daha 20’li yaşlarında genç bir sanat aşığıdır. Sinema enstitüsü’ne girmeden önce müzik ve arapça eğitimi almıştır. Filmlerindeki metaforlardan yola çıkarak söylüyorum; arapça bildiğini de ele alarak önemli arap mutasavvıflardan da etkilendiğine inanıyorum.

Artık filmle ilgili eyyorlamama gelelim.

Entrynin başında bu film başlı başına bir metafor demiştim. Öncelikle onu biraz açalım. Film, SSCB’nin o dönem içinde bulunduğu durumun bir metaforu. sosyalist bir ülkede olmaması gereken sosyal statü ve ekonomik farklıları eleştiriyor.

Filmin başında ve sonunda kullanılan elma metaforu ise adem ile havva’ya minik bir selam çakarak sasha’nın hayatındaki kadınlarla olan kötü ilişkilerini anlatıyor.

Ayrıca filmin ilerleyen sahnelerinde eski bir binanın yıkılışını ve arkasından ışıl ışıl parlayan yeni bir binanın ortaya çıktığını görüyoruz. sasha* ve sergei’nin* yağan yağmur altında izledikleri sahne ise yaşanan yeniliklerin bir yandan eskileri de yok ettiğini anlatıyor.

Filmin başından sonuna kadar Sergei’nin ilgilenmediği bir kadın vardır. Yine Filmin son sahnesinde beraber sinemaya gitmek için sergei’ye söz veren Sasha’ya annesi izin vermez. yüksek katlı bir apartman dairesinin balkonundan gelemeyeceğini yazdığı uçak yaparak attığı not sergi’e ulaşmaz ve sergei o pas vermediği kadınla sinemaya gider. Yine burada sosyal eşitsizliğin korkunç boyutlara ulaştığını anlatıyor. Ve aslında filmimiz burada bitiyor.

Ama bir son sahne var ki Sasha’nın Sergei’in kullandığı silindire koşarak gittiği ve işçinin Sasha’yı elinden tutarak silindire bindirdiği, peşinden motor yağı veya zift akan yola güvercinlerin konması yönetmenin rüyası ya da gelecek ümididir.

Son olarak ise tarkovsky’nin arap mutasavvıflardan etkilendiğini düşünmemin sebebi ibn-i arabi’nin sık sık kullandığı ayna metaforudur. Yönetmen bu filmde ayna metaforunu bence ibn-i arabi ile aynı anlamda kullanıyor.

(bkz: ibn-i arabi’nin ayna metaforu)
Sürekli içip içip herkese mesaj attığım için benim ve çevremdekilerin artık alıştığı durumdur.

Öyle ertesi gün kalkıp utanma, sıkılma veya ne yaptım ben durumlarını ise hiç yaşamıyorum. İyice arsızlaştım bu hususta.

Umarım sevdiğim birinde patlamam işte o zaman çok üzülürüm.