#tüm royale-with-cheese entry'leri

kraldan çok kralcı olmak ne demek beyefendi sayesinde öğrenmiş olduğumuz garip önermedir.

(bkz: ben palinkacıyım)
şarkının melodisi ve sözleri güzel ancak video klibi çekilmiş olan versiyonunu pek tutmadım. fakat klip güzeldi o ayrı.
koca bir yıl boyunca macaristan szeged’de yaşamama rağmen bir türlü gidemediğim mekandır. fakat favori mekanım nyugi kert’tir.
makul fiyatlara kaliteyi sunan markadır. düşük bir paraya aldığım su geçirmez akademisyen ayakkabısı beni uzun süre idare etti. fakat aldığım iki ayakkabıda da koku problemi vardı. yine de değer.
napoli’de tren garıdır efendim. nisan ayının ortalarında ömrümden ömür götüren, soğuğu ve keşleriyle içimi titreten lanet olası bir yerdir ve o daracık demir bankları hala münasip bir yerimde batma hissi uyandırmaktadır.
sert bir dille sunulmuş olsa da doğru bir cümledir. parasız nasıl gezilir? otobüs, uçak, tren, gemi bunlar bedava değil. yolda para kazanılır, emek sarfedilir o ayrı birşey. kişi otostop çekerek dahi dolaşsa her halükarda o paraya ihtiyaç duyacaktır.

hayatın her alanında romantik olacaksın diye birşey yok. paranı kazan ya da yolda paranı kazanacak yeteneklerin olsun, günlük işler, birşeyler satmak gibi.. diğer türlü ne yazık ki parasız bu değirmen dönmüyor.
üniversitenin erasmus ofisi web sayfasına girilip sınav takvimi ve gereksinimleri kontrol edilmelidir. eğer üniversite gri pasaport çıkartıp aylık olarak evs’ye gönderiyorsa tadından yenmez. erzurum atatürk üniversitesi gibi.

ezcümle tüm fırsatlar sonuna kadar zorlanmalıdır. zira memlekette okumuşsun, okumamışsın pek bir şey farketmiyor. bunu idrak için bir internet sitesindeki iş ilanına bakmak yeterli olacaktır.

fakat her zaman sisteme bok atmanında bir manası yok, fırsatlar burada, hayırlı olsun.
erasmus+ öğrenim ve staj deneyimimden sonra başvurduğum ve litvanya’da özel eğitim okulunda projeye başladığım gönüllülük programıdır.

benim için ölüm vuruşudur zira bu tarz projelere katılma ihtimalim haziran ayı itibariyle son bulacaktır.

programın en büyük cilvesi ve benim de çok sonradan anladığım şey ise, 2 ay üzeri yapılan uzun dönem projelerinin ardından tekrar programa katılamayacağınız gerçeğidir. eğer vaktiniz varsa 12 ay olanlarını tavsiye ederim eğer vaktiniz yok ise açıkçası geleceğiniz için yerinizde sayıyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
izlenimlerime göre bunun yabancı gezgin versiyonu biraz daha farklı ya da ben farklı olanlarına hep denk geldim. girdilerde genellikle kampçılık ve otostopçuluk üzerine konulardan bahsedilmiş. ben de konaklama için çok yardımcı olan bir program, couchsurfing hakkında bir iki kelam edeceğim.

yaşadığım şehirlerde couchsurfing üzerinden gezginleri ağırlıyorum. ve gelenler genellikle bir hediyeyle geliyor ya da dışarıda bir şeyler ısmarlıyor. bunun yanı sıra evden taksiyle ayrılanlar vs.

diyeceğim şu ki bana göre bu uygulama; ücretsiz konaklama, paradan kısma ve biraz da yerli insan tanımak üzerine kurulu. beleşçilik değil ama daha ekonomik hale getirme çabası denilebilir. gel gör ki bu insanlarda bir görgüsüzlük, beleşçilik mantığı yok. zaten kelime itibarıyla ‘beleşçilik’ kulağı tırmalıyor.
sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz.