#tüm mahmuttuncerilehalaykeyfi entry'leri

manevi olanı daha acıtıcıdır.

bir daha eskisi gibi asla olmayacak bir insana dönüşürsünüz. sizi aldatanı iki parçaya bölmek istersiniz, bir parçasını halen seversiniz ama diğer parçadan ölesiye nefret edersiniz.


bu durum ruhunuzu da iki parçaya böler onu sevdiğiniz tarafınızdan da ölesiye nefret eder, böyle birini niçin kalbinizden atamadığınızı düşünür işin içinden çıkamazsınız.

kişinin en çok gelgit yaşadığı berbat bir dönemin kapısını açan eylemdir kısaca, yaşamadan nasıl tepki vereceğinizi asla bilemezsiniz. yaşarsanız da asla entrylere dökemezsiniz.
(bkz: eyfel kulesi) 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin ‘in siparişi üzerine tasarlayan (bkz: stephen sauvestre) ’dir.


Onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris’in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya’nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu (bkz: demir bayan )olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule’ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi.
eğik duran çan kulesi ile ünlü, tiren denizi'ne dökülen arno nehri kıyısında bulunan bu sevimli kulede çektirilen '' avrupa' ya gittim '' pozudur.
abimizdir, canımız cigerimiz..

mahallenin delisidir. hepimizin mahallesinde en az bir adet olan delilerden. hani yüzüne bakmadığımız, alay ettiğimiz, gülüp eğlenmek için kullandığımız delilerden. hiçbirimizin kendisiyle arkadaşlık kurma gibi bi gayesinin olmadığı, abuk sabuk şeyler söyleyip, söylettirdiğimiz sonra da "haauuhhahhah deli yaauv bu" diye gülüp geçtiğimiz delilerden.

mahallede yüzüne bakmadığımız, baktığımızda da alay edip durduğumuz bu adam bir dizide biraz daha sempatik, az biraz akıllı deli bir karakter olarak karşımıza çıkınca "abim, ismail abim, sen üzülme, canını yerim" ikiyüzlülüğü, yavşaklığına büründük hepimiz. bi ismail abimiz olsa diye ağıtlar yaktık. vardı işte hepimizin mahallesinde bi ismail abi. hangimiz yüzümüzü çevirdik ona, hangimiz dinledik, hangimiz gözlerinin içine baktık? hangimiz gerçekten tanımak istedik mahallemizdeki ismail abiyi?

mahallenin delisi diye kendimizi eğlendirmek; onu tanımaktan, onunla arkadaş olmaktan daha kolaydı. ve biz yine kolay olanı seçtik.
ticaret için götünü siyasi görüşünü satanlarda bugün

kurumsallığına yakışmayan bir şekilde sivasın göbeğine, alkolsüz bir şube açmış, yobazları güçlendirmiştir.
paris'e gidenler özellikle eyfel çevresinde geceleyen gezginlerin iyi bileceği durumdur. insan gibidirler sizi yiyebilecek büyüklükte atik ve hızlıdırlar. bir çita ile bir de komodo ejderi ile yarışabilirler.
hemen hemen tüm gezimde farkettiğim ilginç durum. sokaklarda çok az köpek olmasıda bunlardan biridir. hayvan sevgisi, köpek- kedi sevgisi dünyanın heryerinde güzeldir.

hani "anne olunca anlarsin" diye bir soz vardir, empati kuramayan insanlara soylenir. bir, tek bir hayvani sevene kadar anlasilmaz hayvan sevgisi de. evlat sevgisi gibi olsa gerek. anne degilim, bilemem ama kedimi oglum gibi sevdigimi biliyorum. huyu guzel kendi guzel minik oglum kayip. 12 saattir agladigimi gorenler dehsete kapiliyor. anlayamazlar. uzulme diyorlar mumkunmus gibi. birazdan yine cikip deli danalar gibi sokak sokak gezinecegim "tirmiiiik ogluuuum" diye seslenerek. evimin duzenini ona gore kurdum ben. her sey ona uygun olacak sekilde. yerdeki mama kaplarini gorunce hickirmaya basliyorum. sevgi. cok acayip bir duygu. icinde cok sey barindiriyor. kahir gibi. nazli, korkak oglumun disarida sinmis, urkmus, ac oldugunu dusundukce elim ayagim kesiliyor.
peru' da bulunan inca'lar döneminden kalan tuzlalardır.

ollantaytambo minibüsüyle tuzlalara gidebilirsiniz.cusco' dan 1 saatlik mesafededir.

İlki kişi başı 1,5 Sol, ikincisi 1 Sol. Girdiğimiz yerden yaklaşık bir saat yürüyerek tuzlalara varılıyor. Burada giriş için kişi başı 10 Sol ödüyorsunuz.
beinconnect de aradığım dizilerin çoğu var.hem de en son sezonlarıyla, böyle giderlerse (bkz: puhu tv) yi geçeceklerdir.

yaklaşık iki haftadır kullandığım ve içeriğini yetersiz bulduğum platform.

öncelikle bir trekky olarak star trek içeriğini gayet geniş ve tatmin edici buldum, ama onda bile bir kaç sinema filmi eksik. mesela final frontier'i bulamadım. gene de tüm star trek içeriğinin türkçe dublaj olması takdirimi kazandı.

genel olarak sevdiğim pek çok sinema filmini bulamıyorum. diziler için de öyle. örnek olarak nicholas cage'in oynadığı sadece 3-5 film var gerisi yok.