#tüm livingwithfoxes entry'leri
içerisinde onlarca baharat ve malzeme barındıran en çok tercih edilen versiyonu tavuk olan balık,karides veya koyun versiyonları bulunan. hindistan kültürüne karşı ön yargılarımı yıkan yemek.
genellikle yanında butter naan ismi verilen lavaşımsı ile veya basmati pirinciyle yapılmış yağsız pilavla servis ediliyor; çok açsanız ve hızlı yemek yiyorsanız yerken tatlı bir sıcaklık ve ensenizde hafif bi nemlenme hissediyorsunuz. ev-oda ortamında tüketiliyorsa cam kapı açılmasını şiddetle öneriyorum karnınızın doyması ardından içeride kalan kokusu pek ferahlatmıyor.üzerine hararetinizi alması adına mango lassi içebilirsiniz basitçe hint ayranı kefiri diyebiliriz tatlı ve tuzlu bir çok versiyonu bulunuyor. baharatlı yiyecekler ve acı sevmeyenlere önermem.
genellikle yanında butter naan ismi verilen lavaşımsı ile veya basmati pirinciyle yapılmış yağsız pilavla servis ediliyor; çok açsanız ve hızlı yemek yiyorsanız yerken tatlı bir sıcaklık ve ensenizde hafif bi nemlenme hissediyorsunuz. ev-oda ortamında tüketiliyorsa cam kapı açılmasını şiddetle öneriyorum karnınızın doyması ardından içeride kalan kokusu pek ferahlatmıyor.üzerine hararetinizi alması adına mango lassi içebilirsiniz basitçe hint ayranı kefiri diyebiliriz tatlı ve tuzlu bir çok versiyonu bulunuyor. baharatlı yiyecekler ve acı sevmeyenlere önermem.
2017'de yazdığım entry için güncellemeye geldim.
Geçen bunca yılda herhangi bir localden üst düzey dil yetkinliği dışında bir farkım olduğunu düşünmüyorum. Sağda solda hakkında uzun uzun yazılan ırkçılık hikayelerini hala tecrübe etmedim bunca yıl.
Artık bu ülkede ikinci üniversitesini bitiren, iş sahibi bir mezunum sözlük. Varşova Üniversitesinde okurken ekonomik kriz tabiki peşimi asla bırakmadı ikinci yılımın sonunda uluslararası bir clothing retail corpda beginner bir iş seviyesinde tam zamanlı olarak çalışmaya başladım.
Derslerin büyük bi kısmı yalan oluyordu tabii, kredi başı 50 euroluk devamsızlık yüzünden kalınan büyük başarısız ders borçları sırtımda kocaman bir dağ oluyordu.Diğer yandan sürekli bi oturum kartı stresi. Yılmadım insan evladı olan profesörlere yalvardım üzerine bide pandemi gelince oh mis okulum 1 sene daha uzadı tezimi yazdım savundum mezun oldum fakat tam bitti rahata varacağım derken.. yıllardır dal oynamayan avrupa coğrafyasında savaş patladı. Yine ekonomik kriz yine çile yine keder gittiğim yeri kuruttuğumu düşünmeye başladım.
İş hatta sektör değiştirip artık Polonya seviyesinin oldukça üzerinde bir maaş almama rağmen Varşova'da kirayı ödeyince hayata-yaşamaya karşı olan bütün ilginizi kaybediyorsunuz. Her ay gelen paskiye(Maaş dökümü diyebiliriz herhalde) bakıp maaşımdan kesilen vergileri gördüğümde tansiyonum düşüyor.
Bazen düşünüyorum.. Türkiye'de sahip olduğum orta direk ama konforlu hayatımda kalsaydım daha mı mutlu olurdum. Fırça gibi olan saçlarım buraya ilk geldiğim günden beri düzenli olarak dökülüyor, hayatımı devam ettirmeyi planladığım müziğin üzerine düşebildiğim günler 1 elin parmaklarını geçmiyor pandemiyle birlikte aktif sahne almayı bıraktım. Daha insani bir yaşam isterken dertler deryasında bir sandal oldum. Gelmeyin arkadaşlar idealleriniz, büyük hayaller ve planlarınız varsa gelmeyin. Senede 1 -2 kere 10-15 gün Türkiye'ye gidip tatil yapabilmeye bu çile değmez. Hep kötü mü ulan bu ülke derseniz hayır değil gayet güzel fakat siz bunları bilin isterim. Erasmusa gelin harika fakat ben son 1 senedir, bu ülkeden nasıl çıkarım yollarını arıyorum.
not:imla için özür dilerim.
Geçen bunca yılda herhangi bir localden üst düzey dil yetkinliği dışında bir farkım olduğunu düşünmüyorum. Sağda solda hakkında uzun uzun yazılan ırkçılık hikayelerini hala tecrübe etmedim bunca yıl.
Artık bu ülkede ikinci üniversitesini bitiren, iş sahibi bir mezunum sözlük. Varşova Üniversitesinde okurken ekonomik kriz tabiki peşimi asla bırakmadı ikinci yılımın sonunda uluslararası bir clothing retail corpda beginner bir iş seviyesinde tam zamanlı olarak çalışmaya başladım.
Derslerin büyük bi kısmı yalan oluyordu tabii, kredi başı 50 euroluk devamsızlık yüzünden kalınan büyük başarısız ders borçları sırtımda kocaman bir dağ oluyordu.Diğer yandan sürekli bi oturum kartı stresi. Yılmadım insan evladı olan profesörlere yalvardım üzerine bide pandemi gelince oh mis okulum 1 sene daha uzadı tezimi yazdım savundum mezun oldum fakat tam bitti rahata varacağım derken.. yıllardır dal oynamayan avrupa coğrafyasında savaş patladı. Yine ekonomik kriz yine çile yine keder gittiğim yeri kuruttuğumu düşünmeye başladım.
İş hatta sektör değiştirip artık Polonya seviyesinin oldukça üzerinde bir maaş almama rağmen Varşova'da kirayı ödeyince hayata-yaşamaya karşı olan bütün ilginizi kaybediyorsunuz. Her ay gelen paskiye(Maaş dökümü diyebiliriz herhalde) bakıp maaşımdan kesilen vergileri gördüğümde tansiyonum düşüyor.
Bazen düşünüyorum.. Türkiye'de sahip olduğum orta direk ama konforlu hayatımda kalsaydım daha mı mutlu olurdum. Fırça gibi olan saçlarım buraya ilk geldiğim günden beri düzenli olarak dökülüyor, hayatımı devam ettirmeyi planladığım müziğin üzerine düşebildiğim günler 1 elin parmaklarını geçmiyor pandemiyle birlikte aktif sahne almayı bıraktım. Daha insani bir yaşam isterken dertler deryasında bir sandal oldum. Gelmeyin arkadaşlar idealleriniz, büyük hayaller ve planlarınız varsa gelmeyin. Senede 1 -2 kere 10-15 gün Türkiye'ye gidip tatil yapabilmeye bu çile değmez. Hep kötü mü ulan bu ülke derseniz hayır değil gayet güzel fakat siz bunları bilin isterim. Erasmusa gelin harika fakat ben son 1 senedir, bu ülkeden nasıl çıkarım yollarını arıyorum.
not:imla için özür dilerim.
pul olarak almayıp bankaya gidip para yatırdıysanız, dekontunuzla ispatlamanız gerekendir.Canım ülkeme döndüğümde satın aldığım fahiş fiyatlı şişirilmiş ürün ve hizmet bedelleri bile bu kadar can sıkmıyor. oturum kartı sahibi olarak ödemeyebilirsiniz.
ben ilk açıldığı 2017 senesinde buraya gelip bir heves 15 entry bırakıp kaçmışım burası değerlenir diye ama sanki ölmüş.Interrail TR grubuna daha çok entegre edilmeli böylelikle güzel bir aktiflik kazanabilir.
orientalism sevdalısı avrupalıların başımıza çıkardıkları türkiye şartlarında gayet sıradan olan son günlerde sıkça duyduğumuz overrated düğünde çalsa halay çekilir geçilir,türkçe 70-80 parçaları yorumlayan grup.
paramızın yetebileceği yerleri saysak daha kolay olurdu
kongo cumhuriyeti'nin başkenti aynı zamanda dinlemesi keyifli yol şarkıları sahibi amerikalı bir müzik grubu.grubun vocali ve frontmani david brown gezgin bir şair sohbeti şahane hayatınız boyu taşınabileceğiniz en mütevazi amerikalıdır türkiye,rusya ve ukrayna arası mekik dokumaktadır.grubun "in istanbul" adında bir albümü bosphorus adında şükela bir şarkısı vardır dinleyiniz dinlettiriniz..grubun facebook sayfasını takip ediniz seyahat ettiği şehirlerde sürpriz buluşmalar gerçekleştirmektedir,kendisiyle varşova'da bir berber dükkanında tanışma,dinleme ve uzun uzuun sohbet etme fırsatı bulmuştum. bazı mükemmel eserleri için;
https://www.youtube.com/watch?v=_nKJ14emaes
https://www.youtube.com/watch?v=_VKg66Tsvbk
https://www.youtube.com/watch?v=2de8J7d0FOo
https://www.youtube.com/watch?v=RaYuOxRSrKs
https://www.youtube.com/watch?v=_nKJ14emaes
https://www.youtube.com/watch?v=_VKg66Tsvbk
https://www.youtube.com/watch?v=2de8J7d0FOo
https://www.youtube.com/watch?v=RaYuOxRSrKs
bu kervana katılalı dolu dolu iki sene oldu,bu süre içerisinde tanıştığım düzgün insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez akıllısını bulmak zordur
Tl'ye karşı egzotik kurlara katkısı yadırganamayacak kadar büyük.İktidarın hala her şey yolundaymış gibi çıkıp büyüme açıklamalarını yapacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum bu kez minare'nin kılıfı yok
evimdir.23 senelik ömrümün neredeyse tamamını bıraktığım yerdir.izmirliler için hayatlarının neredeyse tamamını ifade eder en güzel arkadaşlıklar burda kurulur metrekare başına kaç anı düşer bilmiyorum 12'ye kalmam diyip sabahlara karşı güneşin doğuşunu göreyim deyip kordon üzerinden yürüyerek eve dönmektir.en güzel sokağı muzaffer izgüdür gelen istanbullu sayısı çığ gibi artmaktadır.