#tüm epervier entry'leri

sözlükte fazla sallanmamasına şaşırdığım macaristanın hemen üstünde bulunan ülke.

büyük bir imparatorlukken bünyesindeki çok uluslu yapı yüzünden diğer alman ülkeleriyle birleşmeyi reddetmiş, sonra bunu kendisinin yerine yapan prusya / almanya tarafından mağlubiyete uğratılmış, balkanlar isimli kaynayan kazana yüz yıl hükmedemeden dağılmıştır. günümüzde de pek esamesi okunmayan sessiz bir ülkedir.

viyana güzeldir ama ne bileyim plastik barbi evi gibidir. öbür şehirlerine gitmedim, gidince detaylı detaylı yazarım.
vietnam'ın başkenti. motosikletlerle dolu arı kovanı gibi bir trafiği vardır. yolda karşıdan karşıya geçmek için birilerinin müsaade etmesini bekleyip hiç geçememek yerine yola doğru sabit hızlı hareket yaparak motosikletlerin sizi dodgelamasını beklersiniz. hanoi kuleleri varsa nerededir bilmiyorum. ha long bay turu ve su kuklası tiyatrosu ünlüdür.
tayland'ın başkenti. gri bir nehrin çevresinde lüks ve yıkık dökük binalar karşılıklı bakmaktadır. bir yerlerde pusmuş avını bekleyen "saray kapalı ben size nehir kenarındaki şu bot turunu öneriyorum" diyen çakalı boldur. sokak yemeği güzeldir. lumpini parkta bedava safariye çıkabilirsiniz çünkü timsahlar doğal halinde yaşar. orada yaşlısı genci spor yapan taylarla takılabilirsiniz.
bir etkinlik kapsamında dört günümü geçirdiğim şehir. içinde hiçbir şey yoktur. kendine özgü bir şeyi de yoktur. işin komiği de ben gittiğimde yerel halk da şehirdeki insan artışını sezinlemiş ve içlerinden biri de bana, (yabancı olduğumu anladı zaar) "hayrola burada etkinlik falan mı var?" diye sormuştur.
birbirine benzeyen bir sürü tapınakla dolu küçücük fıçıcık tayland kenti. bünyesinde lost books isimli irlandalı bir amca tarafından işletilen bir kitapçı bulunur. zipline yapıp fillerle takılabilirsiniz. yakınlarda bir de chiang rai vardır.
yaşadığım şehir. lozan, uşi, montrö vs. her otobüs durağında bir anlaşma yapmışızdır neredeyse.

gezilecek görülecek pek bir şeyi yoktur. yabancısı (ve tabii türkü) boldur. hayvan gibi pahalıdır.
bosna hersek'te sırp cumhuriyeti bölgesinde kalan şehir. eski şehiri surlarla çevrili koca bir açık hava pubıdır ve içinde iki adet camii vardır. turizm kapasitesi olan ve henüz yeni yeni keşfedilen bu şehirde hostel açan kurnaz leh-amerikan çift şu an para basmaktadır. tepede bir tane kilise vardır, fena değildir görülebilir. ohrid gölünün doğu kıyısında arnavutluk sınırındaki kiliseye benziyor.

merkezde sabahları pazar kurulur. buradan kahvaltılık peynir almıştık, sonra arkadaşın kırılan gözlüğünü tamir ettirmek için gözlükçüye girdik. gözlükçü abla "aaa peynir mi aldınız siz türk müsünüz ya" dedi gülerek. peynirden türk olduğumuzu nasıl anladı hiç anlamadık :))

karadağ'a dubrovnik yerine buradan geçmek akıl sağlığı için çok harika bir hamle olacaktır zira karadağ'a buradan geçerken hiç beklemedik, sıra falan yoktu.
polonya'nın ortaçağdaki başkenti. varşova ankaraysa krakow istanbuldur denilebilir. (yalnız ikisinde de deniz yoktur) ortaçağda yakınındaki tuz madenlerinden dolayı zenginleşip önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. (o zamanlar tuz altın değerindedir) polonya'nın naziler tarafından yakıp yıkılan diğer şehirlerinin aksine savaşı ufak sıyrıklarla atlatmıştır (çünkü buraya giren almanlara göre burası zaten alman şehriydi yıkmak anlamsızdı). bir zamanlar lehlerle birlikte yahudilerin de yaşadığı bu güzel kentin tarihi dokusunda yahudi kültürü de önemli rol oynar. kentin yahudi mahallesi yakınında meşhur zapiekanka (lehlerin sevdiği uzun sıcak sandviç) yeme merkezi olan plac nowy eskiden kosher kesim merkeziymiş. tabii şehirde yahudi kalmayınca böyle bir yere evrilmiş.

auschwitze tur şirketleri aracılığıyla fahiş fiyatlar ödeyerek günlük geziler yapabilirsiniz bu şehirden. tabii kazıklanmak istemiyorsunuz otobüs/tren garına gidip "auschwitze gidecem ben!!" diyip auschwitze gidip oradan beleş turlara da katılabilirsiniz. yalnız genelde yoğunluk olur. o yüzden internetten rezervasyon yaptırın gitmeden önce bi.
çok sevdiğim birinin doğup büyüdüğü şehir. kızları çok güzeldir. (buraya yıldızlı bakınızla swh gelecek)

sırbistan'da voyvodina özerk bölgesinin başkentidir. osmanlı viyana kuşatmasının ardından gelen savaşlarda belgrad'ın kuzeyini yani voyvodinayı kaybetmesinden sonra kurulduğu için osmanlı etkileri hiç görülmez. (börekçiler hariç tabii)

şehir belgrad'a otobüsle bir saat uzaklıktadır. şehirden uzakta ama yürüme mesafesinde nehir kenarında bir kalesi vardır. bu kalenin üzerinde her yaz exit festivali düzenlenir. eski şehir küçük ve şirindir. einstein'ın hanımı buradandır, einstein'ın çocuğu da buradaki ufak bir kilisede vaftiz edilmiştir. (kim bu çocuk inanın bilmiyorum) matica srpska isimli avrupa'nın yayın hayatına hala devam eden en eski bilimsel dergisi de burada bulunur. macarların avusturya'ya isyan etmesinden dolayı avusturya tarafından topa tutulmuş olan kentin binalarında hala top izi görmek mümkündür. (hatta izi değil direkt topu görebilirsiniz.)

bir gün ayırılabilir. giderseniz tesla art hostelde kalıp sahibi olan sırp abiye "sarı fötr şapkalı türkten" (yani benden) selam söyleyebilirsiniz.