#tüm corona entry'leri

Tüm güçlülük yanılgısı olarak çevrilmiştir türkçeye.

Her şeye gücünün yeteceğini , her şeyi elde edebileceğini sanma durumudur. "omnipotans" kavramı nesne ilişkileri kuramcısı melanie klein'ın iyi/kötü nesne teorisiyle bir miktar bağdaşmaktadır zira "iyi meme" kavramı yani iyi nesne olarak tanımlanan kavram aslında bebekte omnipotans düşünceyi pekiştiren durumdur. iyi nesne bebeği besleyen,ağladığında ağzına tıkınan,oral haz sağladığı, istediğinde ısırabildiği nesnedir. bebek ağlar altı temizlenir,canı sıkılır mızmızlanır kucağa alınır oynanır, yemek istemez yiyeceği geri iter. bebekliğin bu dönemleri düşünüldüğünde bebeğin; her şeyin kontrolü ve gücü kendi elindeymiş gibi bir yanılgıya düşmesi çok da şaşırtıcı değildir, infantil dönemler için.

ancak bebek büyüyüp artık bazı şeyleri elde edememeye istediği her şeyi yapamamaya başladığında durumların aslında pek de öğrendiği gibi olmadığını anlar ve bebeklik döneminde tattığı birincil narsisistik hislerinin hayal kırıklığını yaşar.
Psikiyatri ve Psikoloji alanında "içgörü" anlamında kullanılır. Kişinin içinde bulunduğu durumun, hastalığın, rahatsızlığın farkında olması, probleminin ne olduğunu bilmesi durumu olarak özetlenebilir. Kişinin içgörüsü var mı yok mu şeklinde önemli bir ölçüt olarak kullanılır.

Psikolojik rahatsızlıklarda özellikle de Psikotik/Psikoz hastalarda içgörünün düştüğü veya yetersiz seviyede olduğu görülür.

İçgörünün düşmüş,yetersiz veya hiç olmaması prognoz açısından kötü bir durumdur.
Benim gibi Amerikan sitcomlarını izlemiş nesil için bence bir miktar hayal kırıklığı barından şehir veya eyalettir. Zira sitcomlarda ,özellikle How İ Met Your Mother ve Friends gibi, şehir yaşamı olduğundan basit gösterilmiştir. Örneğin Manhattan'da oturabilmek için binlerce dolar sadece kiraya ödemeniz gerekir. Geri kalan yaşam harcamaları için çok çok iyi bir maaş almanız gerekir. Yani öyle mühendisim ,mimarım ,doktorum ayağına newyork'un iyi bir yerinde barınamazsınız. Amerikan rüyasına kapılmışlığım çok oldu hatta kira fiyatlarını bilmemin sebebi de budur :) ama bu yaşamın olduğu gibi yansıtılmamasını Türkiye'deki sitcomlarda gördükçe insan bağlantı kurabiliyor.

Güzel şehirdir albenisi çok yüksek. Kısa bir tatil için güzel olurdu.
Şöyle ufaktan ufaktan dürten durumdur son zamanlarda. Özellikle vizelerin yaklaşması hasebiyle iyice bastıran düşünce. Bugün psikofarmakoloji çalışmam gerekirken sözlüğe yazıyorum mesela, risk budur yüksek lisans da kimmiş?
Yaşım 25 olacak neredeyse, ne zaman arkadaşlarla ya da tek başıma girsem saatler geçirdiğim eğlendiğim mağazadır, ta ki çalışan arkadaşların uyarılarına kadar :) "tenis topuyla oynamayınız lüütviinnn"

Fiyat performans açısından oldukça ideal. Pahalı ürünleri de var optimize ürünleri de var. Sporu sevdirmiştir bence, ilk patenimi üniversite 1. sınıftayken decathlondan aldım. oxelo fit 5 selam olsun yadigarıma. hala bendedir kendileri. zaman zaman kadıköy sahilinde fingirdeşiriz kendisiyle.

Öte yandan kampçılığa dair heveslendirici bir yönü var benim için. O gezgin çantalarını gördükçe "ahh ahh " derim kendime hep. Neyse az daha param olsun da eşyaları tamamlayalım :)
Bütün değişkenlere göre değişebilecek bir uygunluktur. Kampın amacı, kimlerle gidildiği, o an yapılan aktivite, anlık istek kombinasyonlarında karar kılınabilecek durumdur. Benim favorim şarap ve bira.
indi-bindi olayını yanlış anlayan türk toplumu vakasıdır. Benim bildiğim kadarıyla indi-bindi olgusu taşıma araçlarında yer bulmuş bir olgudur. yani mesela zincirlikuyudan minibüse bindiniz Balmumcu durağında indiniz. 1 durak sonra indiğiniz bu mesafe indi-bindi ücret tarifesi üzerinden değerlendirilir.

Lakin gördük ki blackfriday anahtarıyla, bir hafta önceden çok güzel fiyatları zıplattılar (bindirim) , sonra "aa bilekfırayday" diyerek indirdik dediler. 50 TL'ye satılan kulaklık yine 50 TL'ye satılmış oldu.

Özet geçiyorum : Bindi-İndi.