#tüm cok-gezen-bilir entry'leri

ilk kez 3 hafta önce kiev'de -12 derece soğuklukta domuz eti ve rabona yerken denediğim tadı ve kokusu iğrenç olan alkol.


kokusu bana mide bulandırıcı geliyor zaten şarabı da hiç sevmem...


yıllar sonra gelen edit: arkadaşlar meğer şarap müthiş bir şeymiş. sadece sevdiğim kadınla içmemişim...
3 önce sonlandırdığım müthiş eylem.

7 gece 8 gün ukrayna'da kaldım. kiev ve lviv sokaklarını -12 derece tek başıma dolaştım ve inanın huzuru, özgürlüğü ciğerlerimde hissettim. bunu anlatmak dahi müthişken yaşamasını düşünün nasıl bir duygu...

bundan sonra tek çıkmayanı...
"gönül"lülük faliyeti icra etmek istediğiniz için sizden para talep edip, kapitalizmi ayrı bir boyuta taşıyan oluşum.

zeka ürünü bu oluşuma şapka çıkarıyorum...
ilk kez 367 gün önce sarılmıştın bana.


hayır, kokunu hala unutmadım...
ben bu işin temelini ilkokuldaki sinir bozucu bir hocam sayesinde atmıştım. çünkü kendisi sarışın, çekici ve bir o kadar da sinirliydi. hal öyle olunca derslerini dinledim tabi. o gittikten sonra da hiç ingilizce çalışmadım. lisede de zaten ilkokul düzeyinde sordukları için zorlanmadım. ardından üniversite kazandım ve dedim ki ulan hazırlık okuyayım, kolay olur eğlenir gezer tozarım hem belki bir şeyler de öğrenirim.


hazırlık eğitimini istanbul üniversitesinde aldım ve gerçekten mükemmel anılar biriktirdim. c seviyesinde mezun oldum sanırım. bu eğitimden, 5 ay sonra hayatımda ilk kez yurt dışına çıktım ve rusya'ya gittim. orada 33.000 gencin olduğu bir festivale katıldım. dünyanın her yerinden insanlar vardı ve ben onlarla anlaşabiliyordum. bu hazzın tarifi yok...

sadece anlaşmakla kalmadım, yemeklere gittim, arkadaş oldum, sohbet ettim, görüştüm/görüşüyorum...

fulbright'a (amerika bursu kısaca) başvurdum.

yurtdışından bir kaç bağlantı talebi falan geldi.

yani şu kendimce yeterli görmediğim ingilizcem bana o kadar çok şey kattı ki...

velhasılıkelam gidin öğrenin. sorun, soruşturun. hayattan eksik kalmayın...
saat olmuş gece 2.20 ben fulbright için essay yazıyorum. sabaha kadar 8 essay yazmam gerekiyor. sadece 2 tane yazdım onlar da yarım yamalak. sabah 2 finalim var ama umrumda değil. hiçbir şey umrumda değil aslında.

belki burs çıkar da yeni bir hayata başlarım diye düşünüyorum. kimseyi tanımadığım, kimsenin de beni tanımadığı yeni, sakin bir hayat...

bir umut işte kim bilir?
topluca anlatayım da çıksın aradan...

bataklığın içerisindeyim sözlük, çıkamıyorum.


yanlış anlamayın bir araya gelsek, mümkünatı yok anlayamazsınız üzgün olduğumu. etrafımdaki insanlar beni çok seviyor. görüştüğüm insanlar, okul arkadaşlarım, hocalarım... hatta dün bölüm başkanı beni övdü. hayatımın en gururlu günüydü diyebilirim. liseyi, birinci olarak bitirdiğimde dahi böyle gururlu hissetmemiştim.

herkes seviyor sevmesine de kimse "nasılsın" demiyor. kimse benim için bir şeyler düşünmüyor. 10 dakika önce bankacılık okuyan arkadaşlarımı staj için birilerine yönlendirdim. hem de hiç böyle bir talepleri yokken. çünkü biliyorum staj yapacak yer bulamayacaklar.

bütün arkadaşlarımın sorunlarına koşabiliyor onlara yardımcı olabiliyorum. işsiz olana iş, kan lazım olana gidip kanımı veriyorum. yetmediği noktada başka kan merkezlerine yönlendiriyorum. ya her şeyi herkes için yapıyorum, aslında evet bunları yaparken de karşılık beklemiyorum. ancak hiçbir arkadaşım ne beni anlayabiliyor, ne de benim derdime çözüm üretebiliyor. kabalığın içerisindeki yalnızlık diye bir ergenimsi laf var ya, tam da onu yaşıyorum şu sıralar. etrafımdaki herkes işi düştüğünde bana gelir ama ben kimseye gitmem. ya bunun tarifi yok anlatamıyorum bir türlü kelimelere dökemiyorum içimdeki çaresizliği.

ben doğum günlerimi de kutlamam.mesela doğum günümden 1 gece önce hiç uyumam ve doğum günüme yarım saat kala telefonu kapatır kütük gibi uyur, ertesi gün kalkarım. insanlar nedenini sorunca doğum günlerini sevmediğimi söylüyorum. oysa öyle değil, bana bu zamana kadar kimse hediye almadı, kimse doğum günümü kutlamadı. şimdi o gün uyanık geçirirsem, biliyorum birileri kutlamazsa üzülürüm. çünkü biliyorum, kimsenin işi düşmese aramaz, telefonumun şarjı bitmez...


çok anlatasım vardı ama buraya kadar dayanabildim. üzgünüm. yarın iş var aq.


gideyim de kendimi yine hayatın yorucu temposu içerisinde meşgul ederken sorunları görmezden geleyim.
11-18 ocak tarihli biletimin olduğu şehir. kiev ve lviv yapıp dönmeyi planlıyorum. herhangi bir tavsiye, öneri, uyarı, şikayet, yakarma varsa alırım bol bol.