#tüm bayburt-valisi başlıkları

Akdeniz akşamları çalınıyorsa içimden arif'in taşo'nun gitarına yaptığını yapmak gelir. Antipatik.

Güzelse dinlenir.

Edit:imla
Sitesinde şöyle bir açıklaması vardır.

-spoiler-

WildPeace Survival&Bushcraft Academy, Türkiye'de kurulmuş ilk Survival&Bushcraft eğitim akademisidir.

WildPeace Survival&Bushcraft akademisi, 2012 yılından bu yana kendi alanı dahilindeki branşları hem kendi ülkesinde, hem de uluslararası dünya platformunda akademik temelde, en iyi/en doğru şekli ile bir öncü olarak tanıtmayı ve kendi ülkesi Türkiye'yi de bu bağlamda dünya ülkeleri önünde en iyi şekilde temsil etmeyi birincil derecede görev edinmiş bir akademidir.

-spoiler-

Kurucusu barış ağbi ile hike'ın meşhur teker patlatmalı şaman kampına gitmek için likya yoluna girmek üzereyken tanıştık. Sonra kamp alanına çıkmadık ve o gece beraber birkaç kişi ile daha kamp kurduk. Kendisi anlattığı üzre bilgisayar mühendisliğini bu iş için bırakmış bir doğa aşığı. Karısı ayşesin ablanın dediğine göre kendisi bir bıçak, bir balta, bir matara ile çıkıp bir ay dağ bayır takılabiliyormuş. Zaten her yerden akrep bulabilme yeteneği ile beni oldukça ürkütmüştü. Kendisi doğa bilimci.

Antalya'da faaliyet sürdürüyorlar. Umarım daha çok bilinip daha güzel işlere imza atabilirler.

Edit:imla
Bildiğiniz pet şişeyi direkt köze oturtarak yapabileceğiniz eylem. Yanınızda cezve vb. şeyler yoksa hayat kurtarıcı olabilir. Dikkat edilmesi gereken yegane husus şişenin ağzının açık olmasıdır. Aksi takdirde su kaynadıkça hava sirkülasyonu sağlanamadığı için şişe patlayacak; sizi, ateşinizi ve sallama çayınızı üzmekte üçlü kombo yapacaktır.

Sağlığa zararları hakkında bir bilgim yok. Benim yüzümden kanser de olmayın şimdi.

Edit: neden bu kadar eksi almış anlamadım. Sağlığa zararı hakkında bilgim olmadığını da yazmıştım halbuki.
buradan okunabilir

-spoiler-

açılmasının gereksiz olduğunu düşündüğüm ayrıca sözlük mantığından biraz uzak olacağını tahmin ettiğim oluşum. paylaşım yapılan gruplarda genelde kafa o mantıktan çıkamıyor. sorulu başlıklar gözümü aldı şimdiden.

-spoiler-

hadi utandıralım!
eskişehir'in çifteler ilçesinden arabayla 10 dakika mesafedeki doğa harikası yer.

sakarya nehrinin doğduğu yerdir. toprak altından çıkan su burada sakarya nehrini başlatır. inanılmaz bir doğası vardır. dalışla uğraşan insanların son zamanlarda gözde yerlerinden birisidir. su altı ekosistemi bakımından türkiye'nin en zengin yerlerinden biridir.

yüzmek için kadınlara özel bir havuzu vardır. bu havuzun yanında erkeklerin girebileceği bir restorana ait küçük bir havuz bulunur. bu havuz sakarya nehrinden ayrılmış bir kısımdır. su sürekli yenilendiğinden aşırı soğuk ve çok temizdir. küçük bir havuz olmasına rağmen derinliği 7-9 metre arasında değişir. biri 2.5 biri 5 metre olan iki tramplen bu havuzlarda mevcut fakat 5 metrelikten atladığımda su yüzüne çıkmaya çalışırken allahımı kaybettiğimi hatırlıyorum. malum tatlı su...

bildiğim kadarıyla belirli bir kamp alanı yok ama giderseniz bulabileceğinizi sanıyorum.
eskişehirli bisikletçilerin en birinci rotasıdır. kütahya yolundan sapağı olmakla birlikte tercihe göre toprak yoldan da gidilebilir. bisiklet grupları genelde toprak yolu tercih eder. köy sakinleri bisikletçilere oldukça alışkınlardır. köy kahvesinde çay içip o güzel mağaraları gördükten sonra geri basılıp gelinir. eskişehir merkezden 19 km ve çok rampalı olmayan bir yolu vardır.
antakya'ya gidince görülmesi gerekendir.

oldukça köhne bir binanın alt katında bulunur. içeri girdiğinizde dayıların okey oynamakta olduğunu görüp üzülürsünüz. ulan onca yol geldik de kıraathane mi çıktı tarihi dedikleri yer gibi tepkiler doğurabilirsiniz. sabırlı olun ve dayılardan sıyrılıp müthiş yeşillikte ve güzellikte arka bahçesine geçin. bir (bkz: haytala) söyleyin. yiyin. beğenmeyin. en azından ben beğenmemiştim. ardından müthiş yeşillikler arasında çayınızı yudumlayın. sakın önyargıyla kaçıp gitmeyin. güzeldir affan kahvesi.
Ayrı yazılır.

(bkz: aranızda hala bağlaçları bilmeyen öküzler var)

Ben kendime sinir oldum, siz uslanmadınız. Sözlük açıldığı günden beri kıçımı yırtıyorum format diye. Yazım kuralı diye. Yetmezmiş gibi gereksiz gereksiz entrylerimi en beğenilen entryler kısmına soktunuz. Bu sözlüğün format bekçisi ben miyim be? Bu sözlüğün Türkçe öğretmeni ben miyim?..

Ağlamıyorum. Gözüme "nelerdir" kaçtı...
Bilmiyorum size de oluyor mu sayın gezginler fakat ne vakit bir tıra binsem gitar çalmaya zorlanıyorum.

Arka yatakta gitarın sapını bir şekil bir yere sığdırdıktan sonra diyalog şu şekil ilerliyor:

Tırcı: çal bakam ne çalıyon
Ben: abi genelde yabancı falan ya, alternatif.
T: azer bülbül yoh mu?
B: yok abi Türkçe olacaksa eski parçalar.
T: ferdi tayfur'dan gir bakam.
B: abi yok...
T: sen de bi' bok bilmiyon müzisyen diye geçiniyon.

Fakat bir gün... Bir gün o gitarı açtım ve duyduğum cümleyle dumur oldum.

"Pörl jem var mı birader?"

Eddie Vedder bile grunge yapmayı bırakmıştı ama bu tırcı abi grunge yaşamaya devam ediyordu. Kurt cobain mezarından gülümsüyordu. Chris cornell'in öldüğü gündü. Chris cornell'in gülümseyerek ölmesinin nedeni belki o tırcı abiydi.

"Olmaz mı abi..." dedim ve bir tırcıya pearl jam çalmanın anormalitesini üstümden atarak black çalmaya başladım.

Abi sigara yaktı ve dinledi.

Yolda chris cornell'in öldüğünü öğrendiğimizde beraber yıkıldık.

Yaşasın grunge dinleyen tırcı abiler! Veya tırcı abi. Bence türünün tek örneği oydu. Umarım bir gün tanırsınız. Karşılaşırsanız Ona bu entryi okutun, mutlaka.