#tüm antabuse başlıkları

kişisel bakımdan kasıt; sakal tıraşı olmak, diş fırçalamak ve kadınlar için epilasyon yapmak olabilir.

bir çeşit midesizliktir, sağlığı hiçe saymaktır. daha kötüsü kendinden sonra gelecek olan kişinin ağız dolusu küfürlerine maruz kalma sebebi olabilir.

kendi evinin tuvaletinde ne halt ediyorsan et kardeşim.
başlığın uzun metraj hali: "kablosuz kulaklıkların, kulağa takıldığında, işitme zorluğu yaşayan insanların kullandığı kulak duyma cihazına benziyor olması" olacaktı. (bkz: karakter sınırı sebebiyle yazamadıklarımız)

görünüş itibariyle de pek sevmedim, ayrıca bu kulaklığı takıp müzik dinleyen adama seslendiğinizde kulaklığı fark etmeyip boşuna cevap bekleyebiliyorsunuz. sonra şarjı falan var bunların, şarj bitince kulaklıksız kalıyorsunuz.

ezcümle: kablolu kulaklık candır.
bugün itibariyle fark ettiğim durum. muadil sözlüklere katılanlar oldukça fazla ancak şu ana kadar buralara uğrayan pek ünlü şahıs yok.

hadi "çok ünlü" olmadı "az ünlü" oldu o da olumlu diyorum ve birileri sorularımıza yanıt vermek için katılsa keşke diye iç geçiriyorum.
şahsımın bağlı bulunduğu gruptur.

yeri gelir klasik müzik, yeri gelir türkü dinlerim. anadolu rock'tan girer aleyna tilki'den çıkarım.

ve evet müzik bir çeşit iştahsa; midesizim diyebilirim.
rahmetli dedemin kendisini ayar ettiğimde tarafıma kullandığı aşağılayıcı sözdür. hala ne anlama geldiğini bilmiyorum, kelime bu yeri işleten kişi mi yoksa bu yere giden kişi mi? (ikisi de boktan)

ayrıca kelimenin doğru yazılışı bu değil farkındayım, zaten tanımı ben değil rahmetli yapmıştı.

tanım: farsça "karh" kökeninden (iğrenme, tiksinme) gelen sözcüktür.
tarihin tozlu sayfalarına karışmış acı dolu bir hadisedir.
hatta ve hatta "bugün buralar finans merkezi olacak" diye bir taraflarını yırtanların "burada ne olmuştu" diye sormanız durumunda dut yemiş bülbüle dönecekleri elim vakadır.

1993 yılının 28 nisan'ında hekimbaşı'nın çöplük olarak kullanılan alanında büyük bir facia yaşandı. istanbul'un anadolu yakası'ndan toplanan çöplerin depolandığı açık arazide, sabah saat 09.30 sıralarında şiddetli bir patlama meydana geldi. hemen ardından, yanardağdan püsküren lavlar gibi akan binlerce ton çöp, kazım karabekir mahallesi'ndeki derenin kenarında bulunan gecekonduların üzerine kabus gibi çöktü. 11 gecekondunun ortadan kaybolduğu korkunç olayda, büyük bir alanı kaplayan çöpler, tam 39 kişiyi yuttu.
alıntıdır.
benim 3 kız yeğenimden en ufak olanının yaşadığı ikilem.
köftehor hem zart diye osuruğu salıyor hem de çıkan ses güvensiz ortam yarattığı için ağlamaya başlıyor. yok kuzum sen yapmadın, hariçte atom bombası atıldı!
ebeveyn olmak zor zanaat, olana muvaffakiyet dilerim.
içinde olan kafein sebebiyle çay ve kahvenin bünyelerde yarattığı rahatlatıcı etkidir. çok içildiği takdirde ise keyif gider kalp çarpıntısı başta olmak üzere vücutta zararlı etkiler görülebilir. (kalbin tık tık yapması)

bir makalede okuduğum kadarıyla da aynı orandaki kahvede çaydan 4 kat daha fazla kafein bulunuyor ki kahveyi tüm dünyada en tutulan içecek olduğunu açıklamaya yatıyor.
içene afiyet olsun.
berbat bir şeydir, adamı hayattan soğutur. detaylandırmak gerekirse;

kazık kadar kadınların ergenden bozma yeni yetme kızlar gibi konuşmalarına tanıklık etmek sinir bozucudur, yaşamın anlamını sorgulatır. hatta durduk yere seni depresyona sokup çıkarır.

dahası da vardır ki o boyalı bebeklerin,

palyaçovari makyaj yapmaları,
sağda solda ölmüş fare gibi duran ayakkabıları,
zırt pırt gelen kuryeleri,
ayarsız yerlerinden kaçan çorapları,
sıktıkları lanet parfüm kokuları,
telefonda çocukları ile ya da çocukları hakkında aptal saptal tartışmaları,
...
daha nice konu vardır ki kendilerinin farklı gezegenden dünyamıza teşrif ettiklerini düşünebilirsiniz.
niye böylesiniz lan, niye!

edit 1: gramatik düzeltme
edit 2: yorumlarınıza teşekkür ettim.