1980 divriği doğumlu ve tespitleriyle sürekli "ulan aynen ya" dedirten karikatürist.
2.5 yaşındaki Çayan Güney bebeği ismindan dolayı muayene etmeyen "yeminli" doktor Abdulkerim Karakaş'a sahip hastane.
yaşayanlar arasında en iyi dublaj sanatçılarından biridir.

seslendirdiği sanatçılar portföyünde polat alemdar, brad pitt, christian bale, matt damon ve daha çok sayabileceğimiz ünlü oyuncu bulunmaktadır.

kendisi ile ilgili izlediğim belgeselde gençlik çağlarında dublaj sanatçılarına çok özendiğini (ki burada sezai aydın, yekta kopan ve rahmetli alev sezer'i anarak konuşmasını sürdürüyor) ve sanat hayatına 1999-2000 sezonunda yedek tiyatro oyuncusu olarak haldun dormen'in ekibinde başladığını belirtiyor. kaldı ki haldun dormen'in yanına gidişinde, ayak işlerini yapma teklifi ile yanına gidiyor.

altyazılı film izleme şahsıma daha uyan bir şey olmakla birlikte dublaj sanatçılarımızın parlak başarısı gözler önüne konunca yeri geliyor ihtilafa düşüyorum. tercihim, dublaj sanatçılarını tiyatroda ya da sinemada oyuncu olarak görmek olacaktır ki, kerem kobanbay yönetmenliğinde kadıköy ak'la kara tiyatro sahnesinde ağırlıkta seslendirme sanatçılarının oluşturduğu oyunlar sergilenmesine olanak sağlamaktadır.

özetle söylemim umut tabak için de geçerli olacaktır. kendisi hakkında daha detaylı bilgi isteyenleri şöyle alalım.
iptal edilen oylardan başkan çıkarmaya çalışıp, maddi hatalar sayesinde moral bulan, mal bulmuş mağribi gibi sevinen, binali yıldırım'ın başkanlığı için inanç kazanan akpli yetkililerin sandıkların yüzde 70'inin tekrar gözden geçirilmesine rağmen farkı ancak 3000 civarında eritebildiklerini gördüklerinde açıklamalarını ekrem imamoğlu'nun zaferine göre çevirmeye başlamalarıyla ortaya çıkan durum.

halbuki bu kadarına gerek yoktu, seçim gecesi zaten zat-ı muhterem balkon konuşmasında kaybettiklerini kabul etmişti. başarıyı da başarısızlığı da olgunlukla karşılamak gerekir.

seçim öncesindeki ortamı geren ve kendi seçmeni tarafından cezalandırılan partinin yapması gereken şapkasını önüne koyup nerede hata yaptığını bulması ve yoluna o şekilde devam etmesi. aynı ortamı gerici açıklamalarla devam etmesi değil.

bu bir haftalık süreçte takım tutar gibi parti destekleyen holigan tipler dışında karşılaştığım tüm akpli tanıdıklarımın da söylediği şuna benzer oldu: "kabullenemiyorlar ama yanlış yapıyorlar. imamoğlu kazandı bir de onu görelim."
Charles Dickens romanı. muhteşem bir kurguya sahip roman. Olayların gelişimi, atmosferin oluşturulması, karakterlerin yaratılması ve her karakterlerin roman içerisindeki rolü ince ince düşünülmüş.

Özellikle karakterin derinliği konusunda ders olarak bile okutulur. Hatta uyarlanmış filmleri ve dizisi var ancak karakterlerin derinliğini veremedikleri için pek bir yüzeysel kalmış diyebilirim.

Roman üzerinde söylenecek o kadar çok şey var ki... Ama hayal ettiği dünyaya kavuşup aslında hayallerimiz gerçekleştiğinde gerçekten de arzu edilen bu mudur sorusunu sorduran pip... hırsının ve kininin gölgesinde gelinliğiyle bekleyen miss havisgham... Tavırları, alışkanlıkları ve mesleğinin sırrına kimseyi ortak etmeyişi ile avukat Jaggers... iş ve özel hayatı arasındaki keskin çizgiyle wemmick... Sağduyulu dostluğu ile helbert... Katıksız sevgisi ve bu sevgiye yüz çevirmemesiyle demirci Joe... toplumun ıslah anlayışının yüzeyselliğini haykıran Abel magwitch... Daha kimler kimler...

Bu kadar derinlikli karakteri dönem İngiltere'sinin atmosferi ile birleştirip acındırmadan, sulandırmadan kurgulayıp bir olay içerisinde anlatabilmek ancak bir dehanın ürünü olabilir.