uskumru balığının tütsülenme marifetiyle harika bir nefasete ulaşması ve füme kokusuyla balık mezeleri arasında oldukça öne çıkar hale gelmesidir. uskumru fırınlanıp tuzu alındıktan sonra zeytinyağı ile buluşarak efsane bir lezzet haline gelir.
-sosyal medya platformlarındaki ''like bağımlılığından'' tiksiniyorum ama sanırım ben de aynı bok çukurunun içindeyim.
"Yola çık" bir slogandan ibaretti benim için.
Cesaretsiz olduğumu düşünmemiştim, konduramamıştım belki de. Bir Araç’a elimi kaldırıyor olmanın mahcubiyeti içerisindeydim.
"Yola Çık" sloganını ilk okuduğum andan beri.
Hayatım da öylesine değişiklikler oldu ki yıllar içerisinde. Harika zamanlar geçirdiğim zamanlar dışında, yaşadığım yirmi beş yılın saçmalık olduğunu düşündüm epeyce bir süre. Bu saçmalığın karakterime yaptığı desteği görünce de, ne kadar değerli olduğunu anladım.
Homofobik, milliyetçi, gelenekçi bir insandan bu saydıklarımla hiçbir alakası olmayan bir insana dönüşmenin devrimi içerisindeyim.
Hayatımın tamamına baktığım da ne kadar maddesel bir saplantı içerisinde olduğumu görmemi sağladın bu. Binalardan, şehirlerden uzak her adımım beni yaşıyor olduğuma ikna etti. Zira adımlarımın gerisine gittiğimde, geride bıraktığım beton yığınlarına yakın olmak bile nasıl yorucu geldiğini anlatmam. Öylesine kısır ki. İnsanların yüzleri, vücutlarının duruşu, dillerinde ki tonlamalarına bile yabancılaşıyorsun yolda olduğun, yaşamı bastığın yerde, yüreğinde hissettiğin zaman.
Oysa her yeni insanın sana kattığı onca şey varken, maddesel şehir insanlarının hep bir elden seni dibe çekmeye çalışmasına anlam veremiyorsun. Evim ev değil, şehir şehrim değil, ben ben değilim yola çıktığımdan beri.
Gözlerini çadırının tavanına bakarken açtığında, kendine diyorsun ki; Eh işte Ozan uyuman için bu kadar alana ihtiyacın var.
Çadırdan çıkıp makarnayı dünyanın en lezzetli şeyi gibi yemenin zevkini aldığın zaman da; Eh işte Ozan karnın bu kadarla doyuyor.
Güneşin ışıltısına uydurmaya çalışıyorum yapacaklarımı.
Telefonumda ki alarm, eski yaşantıma dair bir hatıra gibi gelmeye başladı artık. İşim aynı şekilde.
Diyorum ki kendi kendime; şimdiye kadar mı yaşadın yoksa şimdi mi yaşıyor olmanı kavrayamıyorsun?
Kısa bir dönemde onlarca hikayeye onlarca yalana ve onlarca konuşan kitaba eşlik ettim.
“Yaşadım” diyebilmen için kozandan çık.
Cesaretsiz olduğumu düşünmemiştim, konduramamıştım belki de. Bir Araç’a elimi kaldırıyor olmanın mahcubiyeti içerisindeydim.
"Yola Çık" sloganını ilk okuduğum andan beri.
Hayatım da öylesine değişiklikler oldu ki yıllar içerisinde. Harika zamanlar geçirdiğim zamanlar dışında, yaşadığım yirmi beş yılın saçmalık olduğunu düşündüm epeyce bir süre. Bu saçmalığın karakterime yaptığı desteği görünce de, ne kadar değerli olduğunu anladım.
Homofobik, milliyetçi, gelenekçi bir insandan bu saydıklarımla hiçbir alakası olmayan bir insana dönüşmenin devrimi içerisindeyim.
Hayatımın tamamına baktığım da ne kadar maddesel bir saplantı içerisinde olduğumu görmemi sağladın bu. Binalardan, şehirlerden uzak her adımım beni yaşıyor olduğuma ikna etti. Zira adımlarımın gerisine gittiğimde, geride bıraktığım beton yığınlarına yakın olmak bile nasıl yorucu geldiğini anlatmam. Öylesine kısır ki. İnsanların yüzleri, vücutlarının duruşu, dillerinde ki tonlamalarına bile yabancılaşıyorsun yolda olduğun, yaşamı bastığın yerde, yüreğinde hissettiğin zaman.
Oysa her yeni insanın sana kattığı onca şey varken, maddesel şehir insanlarının hep bir elden seni dibe çekmeye çalışmasına anlam veremiyorsun. Evim ev değil, şehir şehrim değil, ben ben değilim yola çıktığımdan beri.
Gözlerini çadırının tavanına bakarken açtığında, kendine diyorsun ki; Eh işte Ozan uyuman için bu kadar alana ihtiyacın var.
Çadırdan çıkıp makarnayı dünyanın en lezzetli şeyi gibi yemenin zevkini aldığın zaman da; Eh işte Ozan karnın bu kadarla doyuyor.
Güneşin ışıltısına uydurmaya çalışıyorum yapacaklarımı.
Telefonumda ki alarm, eski yaşantıma dair bir hatıra gibi gelmeye başladı artık. İşim aynı şekilde.
Diyorum ki kendi kendime; şimdiye kadar mı yaşadın yoksa şimdi mi yaşıyor olmanı kavrayamıyorsun?
Kısa bir dönemde onlarca hikayeye onlarca yalana ve onlarca konuşan kitaba eşlik ettim.
“Yaşadım” diyebilmen için kozandan çık.
geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada ''size güzelliği getireceğim, çarşamba gününü bekleyin'' demişti.
''benden bu kadar, hadi eyvallah'' tarzı bir açıklama beklemekteyim açıkçası.* şakası bir yana mekanlar açılmasa bile umarım en azından hafta sonu kısıtlamaları ortadan kalkar da, insanlar bir nebze rahatlarlar.
''benden bu kadar, hadi eyvallah'' tarzı bir açıklama beklemekteyim açıkçası.* şakası bir yana mekanlar açılmasa bile umarım en azından hafta sonu kısıtlamaları ortadan kalkar da, insanlar bir nebze rahatlarlar.
Çizgi romancı Alison Bechdel’in 1985’te bulduğu bu testi, çok az filmin geçtiğini görmüş. Test sadece üç sorudan oluşuyor:
1- Hikâyede birden fazla kadın karakter var mı?
2- Kadın karakterler karşılıklı konuşuyor mu?
3- Hoşlandıkları erkekler dışında bir konu hakkında mı konuşuyorlar?
amacı ise kadının film ve kurgu içerisinde aktif bir özne mi, yoksa erkekler üzerinden var olan bir nesne mi olduğuna dair fikir vermesi. http://bechdeltest.com/ sitesinde geçen ve geçemeyen filmlerin listesi verilmiş. ses getiren büyük yapımların birçoğu testi geçememiş.
buradan ise bu testin çıkış noktası olan karikatüre ulaşabilirsiniz.
kişisel görüşüm ise testin filmlerin kalitesiyle bir bağlantısının olmadığı yönünde. iki kadının diyaloğu filmdeki cinsiyetçiliği gidermeyeceği gibi filmin hikayesine, kurgusuna olumlu/olumsuz çok büyük etkiler yapmayacaktır.
1- Hikâyede birden fazla kadın karakter var mı?
2- Kadın karakterler karşılıklı konuşuyor mu?
3- Hoşlandıkları erkekler dışında bir konu hakkında mı konuşuyorlar?
amacı ise kadının film ve kurgu içerisinde aktif bir özne mi, yoksa erkekler üzerinden var olan bir nesne mi olduğuna dair fikir vermesi. http://bechdeltest.com/ sitesinde geçen ve geçemeyen filmlerin listesi verilmiş. ses getiren büyük yapımların birçoğu testi geçememiş.
buradan ise bu testin çıkış noktası olan karikatüre ulaşabilirsiniz.
kişisel görüşüm ise testin filmlerin kalitesiyle bir bağlantısının olmadığı yönünde. iki kadının diyaloğu filmdeki cinsiyetçiliği gidermeyeceği gibi filmin hikayesine, kurgusuna olumlu/olumsuz çok büyük etkiler yapmayacaktır.
izmir'in görülecek yerlerinden biri olan tarihi asansör'ün güzel bir hikayesi var.
karataş; zamanında zengin yahudi ailelerin yaşadığı bir semtmiş. kıyı şeridindeki mithatpaşa caddesi ile halil rıfat paşa caddesi arasındaki yükseklik farkı ise 58 metreymiş. iki yerleşim yeri arasındaki yaya ulaşımı, müslüman nüfusun “karataş merdiveni”, yahudilerin ise en üst bölümünde bululunan devidas ailesi’nin evi dolayısıyla “devidasların merdiveni” olarak adlandırdıkları 155 basamaklı sokak merdiveniyle sağlanıyormuş.
devidas ailesi’nin reisinin bir gün merdivenlerde düşerek ayağının kırılması üzerine, sahil kesiminde oturan ve devidas ailesi’nin yakın dostu olan nesim levi bayraklıoğlu, iki yerleşim arasında yaya ulaşımını kolaylaştırmak üzere 1907 yılında ileride şehrin sembol yapılarından biri olacak bu tarihi asansörü yaptırmıştır.
karataş; zamanında zengin yahudi ailelerin yaşadığı bir semtmiş. kıyı şeridindeki mithatpaşa caddesi ile halil rıfat paşa caddesi arasındaki yükseklik farkı ise 58 metreymiş. iki yerleşim yeri arasındaki yaya ulaşımı, müslüman nüfusun “karataş merdiveni”, yahudilerin ise en üst bölümünde bululunan devidas ailesi’nin evi dolayısıyla “devidasların merdiveni” olarak adlandırdıkları 155 basamaklı sokak merdiveniyle sağlanıyormuş.
devidas ailesi’nin reisinin bir gün merdivenlerde düşerek ayağının kırılması üzerine, sahil kesiminde oturan ve devidas ailesi’nin yakın dostu olan nesim levi bayraklıoğlu, iki yerleşim arasında yaya ulaşımını kolaylaştırmak üzere 1907 yılında ileride şehrin sembol yapılarından biri olacak bu tarihi asansörü yaptırmıştır.
okula giderim her sabah erken
hiç geç kalmam bu kadar kız varken
hepsi de güzel hepsi de tatlı
okulda sadece benim havuç kafalı
havalı, havalı havuç kafalı
etrafı güzel kızlarla sarılı
(bkz: çocuklar duymasın)
Lanet olsun sana havuç, nasıl işlediysen artık bilinçaltıma.
hiç geç kalmam bu kadar kız varken
hepsi de güzel hepsi de tatlı
okulda sadece benim havuç kafalı
havalı, havalı havuç kafalı
etrafı güzel kızlarla sarılı
(bkz: çocuklar duymasın)
Lanet olsun sana havuç, nasıl işlediysen artık bilinçaltıma.
Sahaf olmak isterdim. Tüm gün kitaplarla uğraşmak.
(bkz: bir zamanlar anadolu'da)*
Özellikle ercan kesal'ın oyunculuktan çıkıp bizzat yaşadığı ve yaşattığı muhtar karakteri.
Plase olarak:
(bkz: babam ve oğlum ) *
Özellikle ercan kesal'ın oyunculuktan çıkıp bizzat yaşadığı ve yaşattığı muhtar karakteri.
Plase olarak:
(bkz: babam ve oğlum ) *
ticaret ve meslek odalarına verilen aidatlar.
Bir işe yarasalar içim yanmayacak.
Bir işe yarasalar içim yanmayacak.