Türkiyede üniversiteye gidebilen sekiz otizmli arkadaşımızdan biri olan ve 2 Nisan otizm farkındalık günü için mavi renk giyin diyerek sosyal medya üzerinden çağrı yapan güzel ve başarılı insan.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de konuya ilgi çekebilmek için 2 nisan otizm farkındalık gününe dair paylaşımlar yapılıyor. kamuoyundaki farkındaılğı arttırmak için ülkemizde de “mavi Işık yak” adlı bir kampanya yürütülüyor. Bu başlığı geç saatte açmama neden olan günlük hayat görevlerimden dolayı ayrı isyanda olsam da geçte olsa paylaşmak istedim. Ve bir de bu güzel yürekli arkadaşımıza ses verin; (bkz: eren tan)
asker arkadaşımdan hediye olarak aldığım suskunlar kitabından sonra hayranı olduğum yazar.
kitapların önemli bir kısmı dönem olarak istanbul'da osmanlı'nın son birkaç yüzyılı ile cumhuriyet'in yeni kurulduğu dönemlerde geçer. karakterler ve olaylar oldukça ilgi çekici, yer yer yer fantastik öğeler içerir, kimi tarihi kişiliklere selam gönderir, düşünürsünüz bu kim acaba diye sonra kocaman bir aaaa dersiniz bu o muymuş diye.
her kitabı ayrı bir güzellikte olsa da suskunlar bambaşkadır, yorulsanız bile bırakamayacağınız bir akıcılık ve merak uyandırıcı bir dile sahiptir.
keşke yeteneğim olsa da bu kitaplardan bir film, bir dizi çeksem diye düşünür dururum.
Kronolojik sırasıyla kitapları şunlardır:
(bkz: puslu kıtalar atlası)
(bkz: kitab-ül hiyel)
(bkz: efrasiyabın hikayeleri)
(bkz: amat)
(bkz: suskunlar)
(bkz: yedinci gün)
(bkz: galiz kahraman)
(bkz: uzun ihsan efendi)
kitapların önemli bir kısmı dönem olarak istanbul'da osmanlı'nın son birkaç yüzyılı ile cumhuriyet'in yeni kurulduğu dönemlerde geçer. karakterler ve olaylar oldukça ilgi çekici, yer yer yer fantastik öğeler içerir, kimi tarihi kişiliklere selam gönderir, düşünürsünüz bu kim acaba diye sonra kocaman bir aaaa dersiniz bu o muymuş diye.
her kitabı ayrı bir güzellikte olsa da suskunlar bambaşkadır, yorulsanız bile bırakamayacağınız bir akıcılık ve merak uyandırıcı bir dile sahiptir.
keşke yeteneğim olsa da bu kitaplardan bir film, bir dizi çeksem diye düşünür dururum.
Kronolojik sırasıyla kitapları şunlardır:
(bkz: puslu kıtalar atlası)
(bkz: kitab-ül hiyel)
(bkz: efrasiyabın hikayeleri)
(bkz: amat)
(bkz: suskunlar)
(bkz: yedinci gün)
(bkz: galiz kahraman)
(bkz: uzun ihsan efendi)
youtube’un kaliforniya'daki san bruno genel merkezinde tam da şu an silahlı bir saldırı var.
https://twitter.com/erinjeanc/status/981262422567567360
https://twitter.com/erinjeanc/status/981262422567567360
var olduğunu gözlemlediğim insanlar kümesidir. hele ki platform topluklu ile yürüyenler (pardon yürüyemeyenler) var ki onlara yorum dahi yapamıyorum.
nasıl desem bir çeşit emme basma tulumba gibi yürümeye çalışan kadınlar kendileri. hani karda/buzda yürürken kıç üstü düşmemek için öne doğru meyledersin ya kendini, bu arkadaşlar topuklu giydiklerinde daima surette bu şekilde öne doğru eğilerek yürüyorlar.
kısa boylu olursun canımsındır, kimseyi boyu kısa diye yargılamıyoruz. giy babetini düz taban ayakkabını, kendini de yorma bizi de.
nasıl desem bir çeşit emme basma tulumba gibi yürümeye çalışan kadınlar kendileri. hani karda/buzda yürürken kıç üstü düşmemek için öne doğru meyledersin ya kendini, bu arkadaşlar topuklu giydiklerinde daima surette bu şekilde öne doğru eğilerek yürüyorlar.
kısa boylu olursun canımsındır, kimseyi boyu kısa diye yargılamıyoruz. giy babetini düz taban ayakkabını, kendini de yorma bizi de.
olay fark edildiğinde gevrek gevrek gülen kişidir.
türk müziğini kendisi ile tattığım, mp4 lerin ve internetin olmadığı dönemde kliple tanıştığım çocukluk kanalım.
teoman'ın galatada rıhtımda şarkısının içinde geçen ve günlük hayatımıza dokunan bir söz.
"Bir şey olacağı yok ama
İnsan bekliyor, bekliyor işte"
"Bir şey olacağı yok ama
İnsan bekliyor, bekliyor işte"
limon ve leman gibi büyük dergilerde karikatüristlik yapmış rizeli heykeltraş. ayrıca begüm kütük’ün de kocası.
öte yandan kendisine ve eşine büyük sabır diliyorum. gazetelerde okuduğumuza göre daha ana karnındaki biricik yavrusunu kaybetmiş. başı sağolsun.
öte yandan kendisine ve eşine büyük sabır diliyorum. gazetelerde okuduğumuza göre daha ana karnındaki biricik yavrusunu kaybetmiş. başı sağolsun.
peşin not: ingilizce anlayan, terkedilmiş erkek arkadaşların bu başlıktan uzak durmaları önemle rica olunur.
şimdi tanıma gelecek olursak amerika'nın mazhar alanson’u, kanada asıllı büyük üstad leonard cohen’in sitem dolu meşhur şarkısı. bu şaheserin, dostuna yazdığı rivayet edilen mektubun bestenlenmesi ile oluştuğu söylenir.
şarkıyı dinlemek için buraya tıklayınız .ardından aşağıda bir miktar tercümesini vermiş olduğum şarkıyı sadece sarhoşken dinleyiniz. ya da boş verin sarhoş değilseniz bile dinleyiniz. evde, işte, otobüste her yerde bunu kulağınızdan, eğer ingilizceniz iyi ise dilinizden düşürmeyiniz.
‘aralığın sonu
sabahın dördü
sadece iyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum
new york soğuk olsa da, seviyorum buraları
akşam boyunca clinton caddesi'nde müzik var
duydum ki, o küçük evini çölün içinde yapıyormuşsun
hep bir yerlere kaydettiğini sandığım şeylerin hiçbiri için yaşamıyorsun artık
elinde senin saçının bir tutamıyla jane* geldi
dediğine göre sen vermişsin onu
her şeyi kafandan atmaya gittiğin gece
kafandan atabildin mi bari?
seni son gördüğümde, çok daha yaşlıydın sanki
o meşhur mavi yağmurluğun da omzundan yırtılmıştı
sanki tüm trenleri karşılamak istercesine istasyona gitmiştin hani
sonra da eve gelmiştin, lili marleen'i orada bırakarak
ve yaşamından sıyrılmışcasına kadınıma yüklenmiştin
ve sonunda eve geldiğinde kimsenin kadını değildi artık...’
şimdi tanıma gelecek olursak amerika'nın mazhar alanson’u, kanada asıllı büyük üstad leonard cohen’in sitem dolu meşhur şarkısı. bu şaheserin, dostuna yazdığı rivayet edilen mektubun bestenlenmesi ile oluştuğu söylenir.
şarkıyı dinlemek için buraya tıklayınız .ardından aşağıda bir miktar tercümesini vermiş olduğum şarkıyı sadece sarhoşken dinleyiniz. ya da boş verin sarhoş değilseniz bile dinleyiniz. evde, işte, otobüste her yerde bunu kulağınızdan, eğer ingilizceniz iyi ise dilinizden düşürmeyiniz.
‘aralığın sonu
sabahın dördü
sadece iyi olup olmadığına bakmak için yazıyorum
new york soğuk olsa da, seviyorum buraları
akşam boyunca clinton caddesi'nde müzik var
duydum ki, o küçük evini çölün içinde yapıyormuşsun
hep bir yerlere kaydettiğini sandığım şeylerin hiçbiri için yaşamıyorsun artık
elinde senin saçının bir tutamıyla jane* geldi
dediğine göre sen vermişsin onu
her şeyi kafandan atmaya gittiğin gece
kafandan atabildin mi bari?
seni son gördüğümde, çok daha yaşlıydın sanki
o meşhur mavi yağmurluğun da omzundan yırtılmıştı
sanki tüm trenleri karşılamak istercesine istasyona gitmiştin hani
sonra da eve gelmiştin, lili marleen'i orada bırakarak
ve yaşamından sıyrılmışcasına kadınıma yüklenmiştin
ve sonunda eve geldiğinde kimsenin kadını değildi artık...’