ilgi duyulan bir nesnenin biriktirilmesi. tablodan arabaya, oyuncaktan fincana, tesbihten kartpostala, plaktan retro ürünlere pek çok şeyin koleksiyonu yapılabiliyor. bir koleksiyoner için aldığı şeyin bedeli genel olarak nadirliğine ve alıcının o şeyi ne kadar çok istediğiyle sınırlı. keyifli bir aktivite. eğer güzel bir sergileme alanı da yaratabilirseniz tadından yenmez.
benim için tartışmasız jimnastiktir. özellikle kadınlar kategorisinde gerek yer aleti gerek paralel bar olsun kolay kolay kendimi ekrandan alamam.

erkekler kategorisinde ise halka ve kulplu beygir favorimdir.

bu da öyle bir girdi işte.
Genelde insanlar beni anlamıyor diyen ergenin, büyüyünce mevzuyu bir tık büyüttüğü söylem olarak nitelendirebiliriz.

Bilimsel aşamadan bakacak olursak da, bilimsel düşünmeyen beynin siyah ve beyaz arasındaki griyi pek anlamadığı durumlarda, bu genellemeye kadar gidecekse, basit bir açıklama ile mevzuyu toplamak için kullanılabilecek söz öbeği de diyebiliriz.

Kullanımı çok geniş sözlük, 2 örnekle yetinin. Çok biliyorsanız yazabilirsiniz tabiki, size ne yapacağınızı söyleyecek değilim.
1980'li yıllarda kurulmuş olan bir Türk-Alman rap grubudur. Alper Ağa tarafından kurulan grup ilk Türkçe sözlü rap müziğini dinleyicilere sunmuştur.
90 bpm'in son albümünde yer alan bir parçadır. Savai parçayı söylememiş bildiğin yaşamıştır.

Ambulans
almanya'da listeleri altüst eden rapçi. affalterbach adlı şarkısı 37 milyon dinlenmiş spotify'da. başarılı olduğunu düşünüyor ve farklı kültürlerin yarattığı rap müziği seven herkese öneriyorum.
şuradan görebileceğimiz hadise. yıllardan beri bizi uğraştıran bu anlamsız şey artık kalkıyor.
facebook'ta juno - kendi halinde bir yıldız gözlemcisi adında hesabı bulunan juno astrology 'nin yazdığı çok keyifli bir yazı dizisidir. şu başlıkları içeriyor:

* başlarına hangi iş neden gelir? (bkz: burçların başına hangi iş neden gelir)
* neden tırslarlar? (bkz: burçlar neden tırsarlar)
* sevgililer günü gibi ”sosyal isteri” durumlarında ona ne hediye edilir? (bkz: sevgililer gününde hangi burca ne hediye edilir)
* nasıl bir sevgilidir? (bkz: hangi burç nasıl bir sevgilidir)
* neye karşı koyamaz? (bkz: hangi burç neye karşı koyamaz)
* hangi durumda pes eder? (bkz: hangi burç hangi durumda pes eder)
* neyi iyi kullanır? (bkz: hangi burç neyi iyi kullanır)
* hangi durumda kessin aşık olmuştur? (bkz: hangi durumda kessin aşık olmuştur)
* neyi önemser? (bkz: hangi burç neyi önemser)
* girizgahı nasıl yapar? (bkz: burçlar girizgahı nasıl yapar)
* kapanışı nasıl yapar? (bkz: burçlar kapanışı nasıl yapar)
* hayallerinin sınırı neresidir? (bkz: burçların hayallerinin sınırı neresidir)
* tanrıya mektup yazsa ne der?
* güvenlik krizlerinde nasıl davranır?
* hep isteyip bir türlü beceremediği şey nedir?
* yalanla arası nasıldır?
* neyi nasıl kamufle eder?
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ: Kendi başına durduk yerde dert açan insan görürseniz, bilin ki o bir KOÇ’tur. HAŞA huzurdan, Koç’un başına hiç kimse herhangi bir şey getiremez! Zira Koç bu zevki kimseye bırakmaz. O her şeyi olduğu gibi derdi de, bizzat ve itinayla bulur. Bir sabah kalkar, kendini yoklar, maşallah gayet formda bulur… Ve günü DEĞERLENDİRMEYE karar verir. Koç’un, her şeyin altında kalkabileceğini sanmak gibi ”naif sayılabilecek” bir yanı vardır! Üstelik, bir şey onun ilgisini çektiği zaman da, onun MUTLAK ve MUTLAK yapılması gerektiğine dair bir alay meşrulaştırıcı açıklaması da vardır… Sonuç dizi yapılacak bir tefrika roman ya da yıkılan bir fıkra olabilir! Kısaca ve kibarca şöyle desek: Koç olmak kendi içinde hem bir lütuf, hem de bir lanettir...

BOĞA: Başına ne gelirse, hazza düşkünlüğünden gelir. Yani tabi estağfurullah… Kendileri şahsen çok ağırbaşlı, oturaklı ve tumturaklı kişilerdir. Amma ve lakin, az bişey zevk-u sefaya düşkün, yemeye içmeye, efendime söyleyeyim oynaşıp koklaşmaya, gözlerine ve gönüllerine hoş gelen şeyleri etraflarında biriktirmeye meraklıdırlar. İşte zaten insan neye meraklıysa, oradan kırıklıdır… Sevdiği şeylerle arasında kopmayan bağlar kurma huyu, tutarlıklık, basiret ve mantık abidesi gibi görünen Boğa’nın yaşam hikayesini yazan görünmez eldir! Arzu ettiği şeyleri elde der, elinde tutar ve bıkana kadar hatta kusacak hale gelene kadar onlarla yaşar. YETER! dediği an ise görülmesi gereken bir şamatadır...

İKİZLER: Başına ne gelirse, elinde olanın kıymetini bilmemekten gelir! O hep bir sonraki ilginç, renkli, cazip, hareketli, değişik, heyecanlı konuya yönelmek ister ve ilgisini, zamanını, emeğini oraya kaydırır. O zaman da elindekini çar çur eder… Gerçi İkizler bunu pek de dert etmez. ”Gelen ağam, giden paşam … Bu kaçtıysa, başka fırsat mı yok!” der geçer. Namussuzlar haklı da çıkar iyi mi!!!

YENGEÇ: Başına ne gelirse, kafasının dağınıklığından … şeyy pardon …. her şeyi pek teferruatlı ve geniş kapsamlı düşünme alışkanlığından gelir. Öyle her bir boyutu kapsayıp kavrayayım derken, bir bakmışsın Yengeç dağılmııış gitmişş… Şöyle örnek vereyim; Elbisesinin konseptine uygun parfümü olmadığını son anda fark edip, zaten geç kaldığı randevusuna gitmeden, bir saati de kozmetik reyonunda harcayan ve sonunda kendine rimel alan insan görürseniz o Yengeçtir!!! Üstelik uyarılmaktan, yönlendirilmekten, engellenmekten, eleştirilmekten ve azarlanmaktan da hiç ama hiç hoşlanmaz.

ASLAN: Başına ne gelirse herşeyi ve herkesi kendine göre çekip çevirmek konusundaki ısrarından gelir! Aslan bir şeyi bir türlü yapmayı aklına koyduysa, öldür Allah vazgeçmez… Bakmayın öyle rahat ve sevimli göründüğüne, kastı mı fena kasar! Patronluk taslamaya, herşeyin en iyisini o bilirmiş gibi davranmaya bayılır. Amma ve lakin, bir süre sonra hayat çok sıkıcı olmaya ve kendi başına açtığı bir alay işten bunalmaya başlar… Het hüt diye durmadan ayar veren hallerinden sıkılanlar etrafını boşalttığı için kendini sevgisiz ve mutsuz da hisseder… İşte ”İmparatorlar Yalnızdır” filan gibi üstten alan pişmanlık ifadeleri böyle durumlara istinaden söylenmiştir.

BAŞAK: Başına ne gelirse, KAZA ESERİ gelir! Çünkü Başak herşeyi o kadar kontrol altına almıştır ki, kendisinin bilgisi ve yetkisi dahilinde ters birşey olamazzzz!!! Eh bu durumda mutlaka dış mihraklar suçludur ve Başak mağdurdur… Aslına bakarsanız, evren arada bir Başağa acır ve hayatında değişiklik olsun diye başına bir takım sürpriz işler gönderir. Ama Başak bir anda kapısında pasta paketi bulsa bomba ekibi çağırmak, marketin yılbaşı piyangosundan araba çıksa şimdi bunun bir alay prosedürü, masrafı olacak diye dertlenmek gibi bir takım panikler yaratır. Ama yani işte bu kadarcık kusur, kadı kızında da bulunur di mi...

TERAZİ: Başına ne gelirse kolaycılığından ve her şeyi mümkün olduğunca erteleme isteğinden gelir! Terazinin hayatı neyin nerede olduğunu sadece kendisinin bildiği dağınık bir çekmece gibidir. Orada, burada halledilmeyi bekleyen bir takım meseleler vardır… Ama Terazi aklını o aralar en fazla hoşuna giden konuya taktığı için, diğerleri örümcek bağlamış vaziyette bir kenarda beklerler. Üstelik, çıkan krizleri de kendi çözmekten acizdir. Zira bayılmakla meşguldür. Genelde konuyu bir ahbap ya da hayran halleder. Yani Teraziyle fazla takılanın başına illaki bir takım angaryalar gelir!!!

AKREP: Başına ne gelirse, hesapsız arzularından ve hırslarından gelir! Gözü kararmak lafı hakikaten Akrep için icat edilmiş bir laftır… Akrebin gözü karardı mı, neler olacağını kendisi bile tahmin edemez. Zira, amacına ulaşmak için o anda içinden gelen her şeyi yapmaya eğilimlidir. Eh tabi ilk coşkusu geçtikten sonra, ortalığın biraz fazla dağıldığını ve gereksiz bazı komplikasyonlar doğmuş olduğunu fark edebilir... Haa, bir de istediğini elde edemeyeceğini anladı mı, etrafını boşaltmak gerekir! Zira hayal kırıklığı fenadır. Yani, kızdığı zaman onun başına bir şeyler gelmeden genelde etrafındakilerin başına bir şeyler gelir.

YAY: Başına ne gelirse, ısrarcılığından gelir! Yay’a olmaz demeyin. ”AMA NEDEEEENNNNNN” sorusunu bu kadar YAY’arak ve mükerrer bir şekilde sorabilen bir başka insan icat edilmemiştir… Bir hedef bulup okunu saplayana kadar, kendisi gerilir. Ama bir hedefe saplandımı da, kendini geri çekmeyi bilmediğinden etrafındaki herkesi gerer. Mübarek Yay değil, darbeli matkap gibi davranır. İstediği şeyi elde edene kadar aklı çıkar, içi çıkar, canı çıkar… Sonra elde eder!!! Aaa, bir bakmışsın Yay yok! Ve ardında ”Ya Sabır!” çeken bir sürü insan…

OĞLAK: Başına ne gelirse, İŞGÜZARLIĞI’ndan gelir! Ya bi karışma di mi, bi rahat dur!!! Yok… olmaz… olabilemez… Oğlak, mutlaka istim üstünde olmalı ve nedense hep acil bir meseleyi halletmek için uğraş içinde bulunmalıdır. Taşikardik hissetmediği zaman, hastamıyım diye merak eden veya bunun depresyona girmek olduğunu zanneden kişi Oğlaktır. Kardeşim, kusura bakmayın ama yani bu kadar her şeye burnunu sokmaya meraklı insana da, dert müstahaktır…

KOVA: Başına ne gelirse, ÇEKİNCE ve KAYGI’larından gelir… Şaşırdınız di mi? Kovanın herşeyi öngörmek ve hesap etmek gibi bir entellektüel saplantısı vardır! Kendi hayatını planlarken de son derece pimpirikli davranır ve adım atmakta hep biraz zorluk çeker. Mükemmel kurgular, onun temel takıntısıdır. Bu nedenle bir olaya dahil olduğu anda, mutlaka eksik ve aksak gidebilecek şeyleri görmek gibi bir de huyu vardır… Eh, hal bu olunca elbette itiraz etmesi, süreci durdurması, bir küçük düzeltme konusunda ısrarcı davranması FARZ’dır.Ağzını açtığı anda AMA ya da FAKAT o da olmadı NE VAR Kİ türünden bir laf edecek ve hem kendinin hem de duruma hasbelkader dahil olan herkesin başına bir dert açacaktır...

BALIK: Balık‘ın başına ne gelirse, İYİ NİYETLİ ve SEVECEN tabiatından gelir. Hani hep biraz dalgın ve melankolik bir halleri vardır ya… İşte aslında Yaratan onları koruyup sakınmak için öyle yapmıştır. Zira, mutlu ve coşkulu hissetmek Balığa hiç iyi gelmezzz!!! Nayna nayna nay naaa …. Nayna nayna naay naaa… diye yolda giderken, bir şey görür, hoşlanır ve ona takılır… Hoşlandı mı Balık biter. Aklına hiiiç kötü birşey gelmez. Daha doğrusu o andan itibaren artık aklına hiç birşey gelmez! O andan itibaren herşey Balığın BAŞINA gelir.

burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar