Uzayda kapladığınız hacmin arttığının habercisidir. Her ne tuzluyorsanız derhal o masadan uzaklaşın. !
vardır böyle bir şey. her ne kadar günümüz ergenleri tarafından şişirilmiş balon olsa da hayatı yaşarlar, fazlasıyla minnoş ve yaşam enerjisiyle doludurlar. 25'inden sonra eski güzelliklerini kaybettikleri düşünülür. kime göre neye göre kardeşim?
üniversite bittikten sonra iş arama sürecim başladı. kpss denemem 56 gibi bir puanla hüsranla sonuçlanmıştı. liseden kalma ceketim sınava girse daha yüksek not alır diye düşünmüştüm sonuçlar açıklandığında. hiç tanıdığım olmadığı için kariyer.net tek umudumdu. tüm ankara ilanlarına mal bulmuş gibi saldırıyordum. üst düzey yöneticilikten tut da pide ustasına kadar her işe başvurdum. ama bir türlü olumlu sonuç alamıyordum. nasıl alayım cv'min çıktısını aldım şöyle bir gözlerimden 30 cm uzaklaştırdım baktım 4 cümle lan bütün eğitim hayatım diye sövdüm. adres, telefon, mezun olduğum okul ve karşı komşum devlet demiryolları emeklisi muzaffer amcam referans; işte üniversite hayatım buydu. ne bir hobi ne bir kulüp üyeliği var. aslında iyi ihale oynardım üniversitede ama onu da cv'ye yazmanın mantıksız olduğunun farkındaydım. resmen üniversitedeki altı yılım boşa geçmişti; bari bir karı kız ortamı yapsaydık. millet altı yıl okuyor doktor oluyordu bense maliye bölümünü zar zor bitirmiştim. canım çok sıkılmıştı gittim kırtasiyeci abidin'in yanına dükkanı kapatırken yakaladım. o benden de umutsuz bir adamdı. karısı terk etmiş borç içinde yüzen günde iki paket sigara içen akşam oldumu da dükkanı kapatmadan 5 efes ekstra çakan bir adamdı. onun bu acınası halini görüp kendi halime şükretmek en büyük tesellimdi. gönlü bol bir adamdı hemen elime birayı tutuşturdu. "ulan sinire gerek yok sen ne göt bir adamsın hem herifin durumundan teselli bul hem de birasına yumul" diye aklımdan geçirdim. sonra bana ne lan benim derdim bana yeter bana mı evlendi boyunsuz diyerek biramı yudumladım. abidin abi "noldu lan senin iş mevzuları ördek" diye sordu. ulan zaten canım sıkkın şuna ağız burun dalayım diyerek hareketlendim sonra birden abidin bira şişesini kaldırınca üç buçuk attım; “aman abi etme yapma abi” dedim. abidin abi "noluyor lan gevşek şerefe kaldırıyoruz" dedi. ben de dayak yemeyeceğimin rahatlığıyla “he he” dedim kaldırdık şerefe. şişenin dibini görünce ben götü başı dağıttım. zaten bu ekstraların içinde votka varmış abidin abi diyerek saçma bir muhabbetin içine girmeye çalıştım. abidin abi de "şimdi siktir et de senin şu iş mevzusu feysbuktandır" dedi. "ne alaka abidin abi sen yine çok içtin sapıttın" diyerek çıkıştım. "lan mandal bazı patronlar bakıyormuş bu feysbuka. ıpır zıpır, komunist, dinci bir tipsen almıyorlarmış" dedi. acaba olabilir mi diye düşündüm ama olamazdı tee ne zaman bir hesap açmıştım. onu da üç tane ilkokul arkadaşımı bulunca geçmişim aklıma geldi ve bir anda herkesten nefretmemle birlikte kendi haline bırakmıştım. yine de içime bir kurt düşmedi değil bu ayyaş doğruyu söylüyor olabilirdi. abidin abi'ye teşekkür ettikten ve ona içimden ayyaş dediğim için pişman olduktan sonra eve koştum.

hemen şifremi girdim. zerre unutmazdım şifrem belliydi totosanil. facebook hesabımı açmama mahalleden anıl denen yavşak vesile olmuştu. ben de ona ibnelik olsun diye şifremi totosanil yapmıştım. girer girmez şöyle bir baktım. ne bir mesaj ne bir arkadaşlık talebi vardı. önce üzüldüm, sonra sinirlendim sonra da ulan çok da fifi zaten benim sanal değil gerçek dostluğa ihtiyacım var diyerek kendimi rahatlattım. hemen facebook hesabımı kapattım. zaten fotoğraf yerinde bile saçları zengin tıraşı olmuş gölgeli facebookun kendinden olan dandik resim vardı. facebook'u kapatmanın verdiği rahatlıkla bir mandalina soydum iki lokmada mideye indirdim.

aradan iki hafta geçti çat telefon. bilmem ne a.ş. tarafından iş mülakatına çağırılmıştım. adama ayyaş pezevenk diye sövmüştüm ama adam haklıymış diyerek kendimden utandım. hemen bakkaldan 5 efes ekstra aldım koşa koşa abidin abinin yanına gittim. o gece bir güzel içtik. abidin abi o kadar mutsuz bir haldeydi ki “şu facebook olayında sen haklı çıktın” diyerek onu sevindirmek istemedim.
yüz dersen yüz, vucüt dersen vucüt, muhabbet desen muhabbetleri var bilimse bilim kültürse kültür taşaksa taşak, lan kampcı hepsi daha ne.
kolombiya' nın başkenti (bkz: bogota ) ' da bulunan tarihi bölge, old town. şehrin enerjisi ve genç nüfusu burada toplanır. odunpazarı evlerine benzer binalar hayal edebilirsiniz.
yürüyerek monserreta ' ya tırmanmak isteyenler de buradan gitmeliler.
inanmayanlara cehennemde yanacak odun olarak gördüklerinden beri uzaklaştığım durum.
surekli din hakkinda konuşma, ve baskalarinin hayatlari hakkinda yorumlar yapma niteliklere sahipse mumkun oldugunca uzak durmaya çalışırım, dururum.

müslümanı, hristiyanı, budisti..
dan sonra gibi elektronik, hareketli bir şarkıyla piyasaya girmeye çalışıp tutmayınca damar sözlü, atarlı, ağır abla şarkılarıyla kendine yer edinen ve insanların yüreklerini acıtan geniş omuzlu şarkıcı. ha kötü mü yapıyor bu işi? hayır. ama bu gerçek de değişmiyor.sıla gençoğlu - kabaherif-w04mK
postmodern bilim kurgu eseri olma özelliği sayesinde, beğenilen, en çok satan kitaplardan birisidir. romanın mizahi anlatısının romanı tür bakımından bilim kurgu olarak sınıflandırma riski taşımasına rağmen, postmodernizm'in yapısal özelliklerinin, bütünlüğü ve birleşimi oluşturan bilim kurgu unsurları ve özellikleri ile birleştirdiği için adı geçen roman postmodern alana daha çok yakınlaşır.(bkz: douglas adams)
istanbula bağlı Şile'nin ağva semtine bağlı, ağvaya gelmeden kadıköyün yanından geçtikten sonra, soldan toprak bir yolla ulaşabileceğiniz, denizi temiz, haftasonu şimdilik kalabalığı az olan, gölge ve temiz su bulamayacağınız bir koydur. araçsız ulaşım biraz zor olsa da, şansınıza otostopla da gidebilirsiniz.