tuncel kurtiz'in sesiyle bambaşka bir boyuta taşınmış serkan uçar şiiri.

Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.

Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.

Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.

S.U.

05.10.2009

tuncel kurtiz'in sesinden
dün akşam saatlerinde 2'si kadın 3 Rus turist, kağıt toplayıcısı olduğu iddia edilen bir kişi tarafından kaldırımda yürürken bıçaklanıyor.

kaynak
(bkz: mebusevleri)

şehrin bu kadar merkezinde olup bu kadar sessiz, yeşil ve huzurlu başka bir yer daha yoktur herhalde.
- hangi bölümde okuyorsun?
+ uluslararası ilişkiler.
- eee, nolacak bu ilişkiler?
+hangi ilişkiler?
- 50 yıl sonra girer miyiz avrupa birliği'ne?


soruyu soranın durumlara daha hakim olduğu nadir de olsa görülmüştür.*
içinde yeterli miktarda mantık bulunduran aşk evliliği diyerek katılacağım versus. aşık olmak, tutkulu olmak güzel bir şey fakat biraz mantıklı olmakta da fayda var.