şu veya bu diyemediğim başlıktır.
Hakan özoğuz, Gökhan özoğuz'un ikiz kardeşi olmak ile birlikte kardeşi kadar ünlü olamamış ve türk isim lügatına ''athena hakan'' olarak geçmiş müzisyendir.
daha ilk okul yıllarında ''seninle ilk defa'' şarkısı ile adını duyduğumuz sonrasında ''ezan remix'' i ile gündeme gelmiş, yıllardır öldü mü? sorularının sorulmasına sebep olmuş alamancı dj dir. Ayrıca adının Osman ve 1986 doğumlu olduğunu duyunca şaşırdığımı da inkar edemeyeceğim.
Burhan altıntop: ''afra tafra'' , ''ben aslında yoğum''
Selin Yerebakan: ''oha falan oldum yani''
Volkan Sütçüoğlu: ''allah belanı versin sertaç''
Şahika Koçarslanlı: ''salon kadını çizgimden çıkacağım ha''
Selin Yerebakan: ''oha falan oldum yani''
Volkan Sütçüoğlu: ''allah belanı versin sertaç''
Şahika Koçarslanlı: ''salon kadını çizgimden çıkacağım ha''
büyük ikramiyenin çıktığı 3 çeyrek biletin satılmamış olması dolayısıyla varlık fonuna aktarılan 75 milyon tl'nin SMA hastası çocuklara bağışlanması için yapılan kampanya. ekrem imamoğlu, mansur yavaş, cem yılmaz, fazıl say, özgür demirtaş... kısa sürede büyük destekçi yakaladı. keşke uygulansa da yavrularını bu hastalık nedeniyle tedavi ettiremeyen ailelere umut olsa...
16. yüzyılda yaşamış, Fransız kahin nostradamus 'un ortaya attığına inanılan, 2021 yılında gerçekleşeceği öne sürülmüş kehanetlerdir.
1. zombi salgını: Rusya'nın bir biyolojik silah üreteceği ve dünyaya virüs yayarak, etkilenen insanların zombiye dönüşeceği kehanetidir.
2. çipli askerler: Beynine çip yerleştirilen askerlerin, insanlığı kurtarmak için savaşacağı bir diğer Nostradamus 2021 kehanetidir.
3. göktaşı çarpması: Büyük göktaşı çarpmaları sonucu, doğa felaketlerinin yaşanacağı ile ilgili bir diğer kehanettir.
4. kitlesel kıtlık: Nostradamus'un 2021 kehanetlerine göre, artan salgınlar ve doğa felaketlerinin sonucu olarak dünyada büyük bir kıtlık yaşanacak.
5. güneş fırtınası: Nostradamus’a göre 2021’de bir de büyük bir güneş fırtınası yaşanacak. Güneş fırtınası sebebiyle kitlesel göçler başlayacak ve kaynakların azalmasıyla birlikte devletler savaşa girecek.

kaynak: mirror.co.uk
1. zombi salgını: Rusya'nın bir biyolojik silah üreteceği ve dünyaya virüs yayarak, etkilenen insanların zombiye dönüşeceği kehanetidir.
2. çipli askerler: Beynine çip yerleştirilen askerlerin, insanlığı kurtarmak için savaşacağı bir diğer Nostradamus 2021 kehanetidir.
3. göktaşı çarpması: Büyük göktaşı çarpmaları sonucu, doğa felaketlerinin yaşanacağı ile ilgili bir diğer kehanettir.
4. kitlesel kıtlık: Nostradamus'un 2021 kehanetlerine göre, artan salgınlar ve doğa felaketlerinin sonucu olarak dünyada büyük bir kıtlık yaşanacak.
5. güneş fırtınası: Nostradamus’a göre 2021’de bir de büyük bir güneş fırtınası yaşanacak. Güneş fırtınası sebebiyle kitlesel göçler başlayacak ve kaynakların azalmasıyla birlikte devletler savaşa girecek.

kaynak: mirror.co.uk
Korona koşullarının hareket alanımızı kısıtladığı şu zamanlarda, ilgi duyduğum Şamanizmi araştırmak için yeterli zamanımın olduğunu düşünüp bu konuyla ilgili okumaya, araştırmaya, dinlemeye başladım. Tabi Instagramda da bu konuda baya profil çıkıyor insanın karşısına. Yine geçenlerde gecenin kör bir vaktinde karşıma bir profil çıktı ve "orta dünyaya şamanik yolculuk" diyordu. Düşünmeden atladım bende yaparım diye...
İngiliz aksanlı Türkçe konuşan ve zeki müren'den sonra -yor eklerini nizami bir şekilde kullanan ancak 'o' harfini yer yer çekinmeden uzatan bir hanımefendiyle karşı karşıyaydım. Gerekli hazırlıkları yaptım: evi kararttım, yatağımın üzerinde bağdaş kurdum, nefesi burnumdan alıp ağzımdan verdim sesin büyüsüne kapılıp yolculuğa çıkmak için gereken bütün ön şartları yerine getirdim.
içimdeki sonsuz enerjiyi hatırladım, akışa kapıldım. Çevreme koruyucu mavi kalkanımı çektim. içinde su sesinin, kuş cıvıltılarının, rüzgar uğultusunun olduğu güzelim ezgiyle beraber kocaman yeşil ağaçların, koyu kahverengi toprağın, yüzümü tatlı tatlı okşayan rüzgarın hoşluğuyla beraber ormanda gezmeye başladım. güç içimdeydi ve mavi kalkanım yanımdaydı.
Sonrasında alnımızın ortasına odaklanmamız istendi. Odaklandım. iki kaşımın arasında bir kapı açıldı. istediğimiz bir eve girebileceğimiz bir kapıydı bu. Girdim. Üniversiteki evim... Etrafıma baktım, her şey bıraktığım gibiydi. Evin içinde bir şey göreceksiniz, dedi. Kedi, köpek, bitki vs. ben vitrini gördüm. (Bu vitrin özeldi bizim için. Evimizin ilk eşyasıydı. Ev taşıma bedeli olarak aldığımız eski iki katlı, ortasında tüplü TV boşluğu olan, ilk rengini tam anlayamadığımız bir vitrin.)
O ara içimde bir karıncalanma geçmedi değil. Bir şeyler ters gidiyor sanırım sorusu beynimin kıvrımları içinde süzülürken İngiliz aksanlı hanımefendi hemen yardımıma yetişti. "Akışa bırakın kendinizi" ve yeniden akıştaydım.
"Konuşun onunla" dedi ama vitrin dedim.
"ihtiyacı var mıymış sorun?" Dedi ama vitrin dedim.
"Sevgiyle akıştasınız" dedi ama vitrin dedim. Sanırım artık beni duymuyordu. Mavi kalkanım da artık pek bir işe yaramıyordu. Ama ben bozmamaya direniyordum akışı. öyle çabuk pes edemezdim. "Kanatlarınızı hissedin" dedi aaa kanatlarım çıkmıştı... Her şey mümkündü. Ama o son cümle yok mu, o son cümle. Ne kanat bıraktı, ne akış hem mavi kalkanımda yok oldu birden.
"Kucaklayın, yanınıza alın ve pencereden kanatlarınızı açıp gidin." Kanatlarım var ve vitrinle pencereden çıkmak neden. Kahkahayla kendime geldim ve vitrin taşımaktan kurtulmuştum.
Bu tür seyahatlare çıkacaklara tavsiye: kediniz, köpeğiniz, bitkiniz hatta iguananiz olsa bile olur ama illaki canlı bir şey olsun. O kanatlarla vitrin taşınmıyor.
İngiliz aksanlı Türkçe konuşan ve zeki müren'den sonra -yor eklerini nizami bir şekilde kullanan ancak 'o' harfini yer yer çekinmeden uzatan bir hanımefendiyle karşı karşıyaydım. Gerekli hazırlıkları yaptım: evi kararttım, yatağımın üzerinde bağdaş kurdum, nefesi burnumdan alıp ağzımdan verdim sesin büyüsüne kapılıp yolculuğa çıkmak için gereken bütün ön şartları yerine getirdim.
içimdeki sonsuz enerjiyi hatırladım, akışa kapıldım. Çevreme koruyucu mavi kalkanımı çektim. içinde su sesinin, kuş cıvıltılarının, rüzgar uğultusunun olduğu güzelim ezgiyle beraber kocaman yeşil ağaçların, koyu kahverengi toprağın, yüzümü tatlı tatlı okşayan rüzgarın hoşluğuyla beraber ormanda gezmeye başladım. güç içimdeydi ve mavi kalkanım yanımdaydı.
Sonrasında alnımızın ortasına odaklanmamız istendi. Odaklandım. iki kaşımın arasında bir kapı açıldı. istediğimiz bir eve girebileceğimiz bir kapıydı bu. Girdim. Üniversiteki evim... Etrafıma baktım, her şey bıraktığım gibiydi. Evin içinde bir şey göreceksiniz, dedi. Kedi, köpek, bitki vs. ben vitrini gördüm. (Bu vitrin özeldi bizim için. Evimizin ilk eşyasıydı. Ev taşıma bedeli olarak aldığımız eski iki katlı, ortasında tüplü TV boşluğu olan, ilk rengini tam anlayamadığımız bir vitrin.)
O ara içimde bir karıncalanma geçmedi değil. Bir şeyler ters gidiyor sanırım sorusu beynimin kıvrımları içinde süzülürken İngiliz aksanlı hanımefendi hemen yardımıma yetişti. "Akışa bırakın kendinizi" ve yeniden akıştaydım.
"Konuşun onunla" dedi ama vitrin dedim.
"ihtiyacı var mıymış sorun?" Dedi ama vitrin dedim.
"Sevgiyle akıştasınız" dedi ama vitrin dedim. Sanırım artık beni duymuyordu. Mavi kalkanım da artık pek bir işe yaramıyordu. Ama ben bozmamaya direniyordum akışı. öyle çabuk pes edemezdim. "Kanatlarınızı hissedin" dedi aaa kanatlarım çıkmıştı... Her şey mümkündü. Ama o son cümle yok mu, o son cümle. Ne kanat bıraktı, ne akış hem mavi kalkanımda yok oldu birden.
"Kucaklayın, yanınıza alın ve pencereden kanatlarınızı açıp gidin." Kanatlarım var ve vitrinle pencereden çıkmak neden. Kahkahayla kendime geldim ve vitrin taşımaktan kurtulmuştum.
Bu tür seyahatlare çıkacaklara tavsiye: kediniz, köpeğiniz, bitkiniz hatta iguananiz olsa bile olur ama illaki canlı bir şey olsun. O kanatlarla vitrin taşınmıyor.
instagram kullanımını daha verimli hale getirecek hesaplardır.
@evrimagaci
@evrimagaci
Buralar hep dutluktu zamanlarını kapsayan platformlardır. myspaceilk akla gelendir.
Az çok demeden ünlü sıfatı taşıyan kişilerle olan anlardır. ferhan şensoy 'a şarap almıştım bir keresinde. *