eski sevgilisi tarafından öldürülen 19 yaşındaki genç kadın. yine bir kadın cinayeti, yine boğazımızı düğümleyen bir olay. cinsiyetimden utandığım bir başka an. tanrım bu ülkede ne kadar çok yaşanmaya başladı bunlar, ya da hep vardı da biz sosyal medya sayesinde daha mı çok duyar olduk?eğer arttıysa neden anlayamıyorum, sosyolojik bir açıklaması var mı ? olmak zorunda mı? farkeder mi?
Kebo daki ıslak mendillerle duş alabiliriz.
Eğer uzun bir yolculuğa çıkacaksan ya ınıza kebo ıslak mendiller alın. :)
Bence adamlar ufacık dönere para almıyorlar ıslak mendile para alıyorlar.
Eğer uzun bir yolculuğa çıkacaksan ya ınıza kebo ıslak mendiller alın. :)
Bence adamlar ufacık dönere para almıyorlar ıslak mendile para alıyorlar.
Eskiden sivil havacılık işletmesi yeni adıyla havacılık yönetimi olan 5 yıllık havacılık ve uzay bilimleri fakültesi bölümüdür. Sivil havacılık işletmesi adıyla devam edenler 2 yıllık yüksek okul bünyesindedir.
Bölüm olarak puanları ne kadar da düşse kesinlikle önerebilirim. Dil artınız varsa ingilizce dışında çok rahat iş bulabileceğiniz bir alandır. Ayrıyeten işletme formasyonu ve havacılık yönetimi diplomanız oluyor.
Sıkıntısı kpss ile devlete atanmak isteyenler için zorlayıcı olur.
Dersler ağır ve çok çalışma geterektirecektir.
Bölüm olarak puanları ne kadar da düşse kesinlikle önerebilirim. Dil artınız varsa ingilizce dışında çok rahat iş bulabileceğiniz bir alandır. Ayrıyeten işletme formasyonu ve havacılık yönetimi diplomanız oluyor.
Sıkıntısı kpss ile devlete atanmak isteyenler için zorlayıcı olur.
Dersler ağır ve çok çalışma geterektirecektir.
Bireylere eğitim vermekle yükümlü kurum. Fakat esasında çocukların zihnini laçka etmekten başka bir halta yaramayan oluşum.
Kyk kredi ve burs olarak 2 halde sunulur. Burs verilen öğrencilerin maddi durumu standartın altında olması şartı aranır. Ama gel gelelim ki burs bizden kat be kat zenginlere çıkıyor. öncelikle kriterlerde suriyeli olmak var. suriyeli değilseniz bok alırsınız. şimdiden fakir arkadaşlara geçmiş olsun 40 milyar borcunuz da hayırlı olsun..:)
son zamanlarda en çok konuşulan joaquin phoenix'in harikalar yarattığı film, peki neden? filmin şöyle bir duruşu var; filmleri izlerken iyi karakter ve kötü karakter diye zihnimizde ayıramayız, her kötü karakterin içinde bir iyi taraf ,her iyi karakterin de karanlık bir tarafı olduğunu söylüyor. bir insanın nasıl "kötü" hale geldiğini adım adım anlatıyor. babasız büyüyen, tacize uğramış,kaybetmiş bir adamın; toplumda zaten birikmiş kaos enerjisini ortaya çıkarmaya öncülük etmesi doğal bir anarşist oluşumunu gösteriyor.
bu film öncesinde zaten joker karakteri sevilmişti. bir anti karakter olarak tutulmuştu.joaquin phoenix'e gelen eleştirilerin bir kısmı joker'in hazır şöhretine konduğu. şimdi sorarlar adama;bu durum daha da zorlaştırmaz mı rolü? hali hazırda yüzbinlerce hayranı olan bir karakteri kim canlandırmak ister?
arkadaşlar bakın oyunculukla biraz vakit geçirmiş biri gülmenin ne kadar zor olduğunu bilir. bu adam filmin neredeyse tamamında gülüyor hemde normal değil karakteristik bir gülüş.bu adam ya role hazırlanırken kafayı kırdı ya da zaten delirmişti.
filmler senaryoda bütündür çekilirken olay sırasına göre gitmez ve karakterin senaryoda savrulmasını istemiyorsan aynı gün ilk sahne ve bilmem kaçıncı sahneyi aynı anda çekildiğindeki ruh hallerini doğru oynamalısın.filmin daha ilk sahnelerinde adam joker gibi yürüyor yine karakteristik yürüyüş.otururken ayak sallanması jokerdeki huzursuz bacak sendromunu göstermesi ve daha birçok detay.
eleştirime gelince; joker'in duygusal bir deli olďuğunun üzerinde durulduğu kadar joker'i asıl joker yapan akıllı ve amaçları doğrultusunda her şeyi yapacak karakterinin ortada olmadığını gözlemledim.
sonuç olarak adam psikolojik ve fiziki olarak rolünün ötesine geçmiş. nasıl bir yol izledi bilmiyorum bu rolün içinden geçmek için ama başarmış. allahını seven bu adamın üstüne oscar atsın.
bu film öncesinde zaten joker karakteri sevilmişti. bir anti karakter olarak tutulmuştu.joaquin phoenix'e gelen eleştirilerin bir kısmı joker'in hazır şöhretine konduğu. şimdi sorarlar adama;bu durum daha da zorlaştırmaz mı rolü? hali hazırda yüzbinlerce hayranı olan bir karakteri kim canlandırmak ister?
arkadaşlar bakın oyunculukla biraz vakit geçirmiş biri gülmenin ne kadar zor olduğunu bilir. bu adam filmin neredeyse tamamında gülüyor hemde normal değil karakteristik bir gülüş.bu adam ya role hazırlanırken kafayı kırdı ya da zaten delirmişti.
filmler senaryoda bütündür çekilirken olay sırasına göre gitmez ve karakterin senaryoda savrulmasını istemiyorsan aynı gün ilk sahne ve bilmem kaçıncı sahneyi aynı anda çekildiğindeki ruh hallerini doğru oynamalısın.filmin daha ilk sahnelerinde adam joker gibi yürüyor yine karakteristik yürüyüş.otururken ayak sallanması jokerdeki huzursuz bacak sendromunu göstermesi ve daha birçok detay.
eleştirime gelince; joker'in duygusal bir deli olďuğunun üzerinde durulduğu kadar joker'i asıl joker yapan akıllı ve amaçları doğrultusunda her şeyi yapacak karakterinin ortada olmadığını gözlemledim.
sonuç olarak adam psikolojik ve fiziki olarak rolünün ötesine geçmiş. nasıl bir yol izledi bilmiyorum bu rolün içinden geçmek için ama başarmış. allahını seven bu adamın üstüne oscar atsın.
Karabük üniversitesinin Edebiyat fakültesi tarih bölümü için alınacak öğretim üyesi şartı=Tarih bölümü lisans mezunu olup yeniçağ tarihi alnında tezli yüksek lisans yapıyor olmak ve balkanlarda madencilik üzerine çalışıyor olmak.
dünyanın kanayan yarası, çağımızın kölelik anlayışı. yayınlanan rapora göre türkiye'de çocuk işçilerin ortalama yaşı 8. türk bir çocuk işçi aylık 800 tl'ye çalıştırılıyorken suriyeli ve göçmen çocuk işçiler 400 tl'ye günde 12 saat çalıştırılıyorlar. yemek saatleri için verilen süre 15 dakika ve gecikirlerse bu süre maaşlarından kesiliyor. bunu yapan vicdansızların ağır şekilde cezalandırıldığı günleri görmeyi çok isterdim ama hiç umudum yok.
Türkiye’nin en önemli ve köklü rock gruplarından moğollar’ın 2010 yılında çıkardıkları umut yolunu bulur albümünde yer alan muhteşem eser.
Sözleri elif şebnem akal’a ait olan şarkının bestecisi ise cahit berkay’dır.
Moğollar-çaya kaç şeker
“Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla.
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla.
Ama ‘’günün aydın, akşamın iyi olsun.'’ Diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ‘’çaya kaç şeker alırsın? ‘’ Diye bir ses sormalı ya ara sıra.”
Sözleri elif şebnem akal’a ait olan şarkının bestecisi ise cahit berkay’dır.
Moğollar-çaya kaç şeker
“Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla.
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla.
Ama ‘’günün aydın, akşamın iyi olsun.'’ Diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ‘’çaya kaç şeker alırsın? ‘’ Diye bir ses sormalı ya ara sıra.”
özellikle uzakdoğu'da oldukça yaygın olan yeme alışkanlığı. bugün (bkz: rotasız seyyah)'ın instagram paylaşımında görünce hatırladım. bizler bunu görünce nasıl dehşete düşüyorsak , başkaları da bizi inekleri koyunları sokaklarda boğazlarken görünce dehşete düşüyor. vejeteryan olmaya oldukça yaklaştığım şu günlerde beni daha da çok üzüyor bu görüntüler. köpek eti yenmesine karşı çıkanlar köpeklerin insanlarla ilişkilerinden dem vuruyor ancak tüm hayvanlar biraz vakit geçirildiğinde insanla iletişim kuruyor aslında. balık bile akvaryuma soktuğun eline geliyor, horoz bile gelip kucağına yatıyor, inekler kafasını sana uzatıyor sev diye, bir kadının bal arısıyla kurduğu iletişimi bile gördük... hayvanların insanlarla güzel iletişim örnekleri saymakla bitmez...
et yenecekse de bunun bir adabı olmalı bence. yediğin etin hangi hayvanın eti olduğundan çok, insanın ihtiyacının çok üstünde et tükettiğini ve bu nedenle de hayvanların eziyet içinde bir hayat yaşadığının bilincine varılmalı. mesela türkiye'de pek çok çiftlikte hayvanlar yaz-kış ahıra alınmıyormuş. kışın buz gibi soğuğunda dışarıda tutuluyormuş ki eti daha lezzetli olsun. kuru kalsa belki üşümez ancak yağmur-kar demeden hayvanı dışarıda tutmak vicdansızlıktır. dışkıları da asla temizlenmiyormuş, kesime giderken yıkanıyorlarmış o kadar. bunları yıllarca bu işlerin içinde olup vicdanen rahatsız olmuş ve bırakmış birinden dinledim.
görmüyoruz diye bazı şeyler yok olmuyor. bu dünya hayvanların cehennemi gerçekten. ihtiyacımızdan çok daha fazlasını tüketiyoruz ve bu da endüstriyel sistem içinde yetiştirilen hayvanlara eziyet etmek anlamına geliyor. asıl sorgulanması gereken bu.
et yenecekse de bunun bir adabı olmalı bence. yediğin etin hangi hayvanın eti olduğundan çok, insanın ihtiyacının çok üstünde et tükettiğini ve bu nedenle de hayvanların eziyet içinde bir hayat yaşadığının bilincine varılmalı. mesela türkiye'de pek çok çiftlikte hayvanlar yaz-kış ahıra alınmıyormuş. kışın buz gibi soğuğunda dışarıda tutuluyormuş ki eti daha lezzetli olsun. kuru kalsa belki üşümez ancak yağmur-kar demeden hayvanı dışarıda tutmak vicdansızlıktır. dışkıları da asla temizlenmiyormuş, kesime giderken yıkanıyorlarmış o kadar. bunları yıllarca bu işlerin içinde olup vicdanen rahatsız olmuş ve bırakmış birinden dinledim.
görmüyoruz diye bazı şeyler yok olmuyor. bu dünya hayvanların cehennemi gerçekten. ihtiyacımızdan çok daha fazlasını tüketiyoruz ve bu da endüstriyel sistem içinde yetiştirilen hayvanlara eziyet etmek anlamına geliyor. asıl sorgulanması gereken bu.