sadık hidayet’in halen daha yasaklı olduğu memleketinde bastıramadığı ilk kitabı. hindistan’da bulunduğu dönemde bombay’da basılmıştır. Türkçemize ise büyük üstad behçet necatigil tarafından kazandırılmıştır.

--- spoiler ---
“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.” Diye başlar kitap. Daha en baştan demiştir en sonda diyeceğini. Sözleri git gide ağırlaşacak, kalp taşımaz olacak anlarsın ama öyle çeker ki kendine, devam edersin.

“Bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum...” derken dişlerini sıkar, ellerini yumruk yaparsın. Geçmiş olsun, Artık hidayet’in dünyasındasındır.

“Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu.” ve bu kelimeler ölümü düşürmüştür aklına. Sonrası tehlikeli bir yolculuktur.

Ama Rotayı çizmiştir bir kere, adeta o yola koymaya çalışır bizi ve der ki; “Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi.”

Kitap biter. sen, “Kesik, kopuk, tutarsız düşüncelerle” baş başa kalırsın.
--- spoiler ---
Bizim oralarda (bkz: konya) çalımlı, yakışıklı anlamına gelen kelime.

Yiğit, kabadayı, yürekli anlamlarında da kullanılır.
Bugün yine intihar notunu izlediğim güzel abimiz.

Şahsen tanımam kendisini ama o videosunu izleyip çok kadeh kaldırdım.

Ruhu şad olsun!

o not
Sürücü belgesi için gerekli sağlık raporunu almak için Aile Sağlığı Merkezi'ne gelen baba ve oğul, rapor vermeyen doktoru darp etti.
kaynak

Doktor rapor vermemekte çok haklıymış. Bu insanların trafiğe asla çıkmaması gerekiyor. Sonra her yerde trafik terörü haberlerini okuyoruz.
az cacık,
2 dilim de ekmek.
karabiber olmasa olmaz.
sonra vay efendim tatlı krizi, sağda solda çikolata falan da filan.
sadık hidayet’e ait 7 öykülük mini kitap. mehmet kanar’ın tercümesiyle Yky tarafından basılmıştır.

Kitapta genel olarak melankolik, karanlık bir hal hakimdir. “aylak köpek” ve “karanlık oda” öyküleri diğerlerine nazaran beni bir tık daha çok kendine çekmiştir.

--- spoiler ---

“Düşünceleri aydınlatan parlak ve kof cümlelerden iğreniyorum. Hırsızların, kaçakçıların, para düşkünü ahmak yaratıkların arzularına göre düzenlenip yönetilen bu yaşamın kirli ihtiyaçları uğruna kişiliğimi yitirmek istemiyorum.”

--- spoiler ---
cemal süreya'nın 1955 yılında kadınımızı anlattığı muhteşem şiir. son dizesiyle her şeyi özetlemiştir aslında.

"Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar"


--- spoiler ---

Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği

Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

Dicle kıyılarına tiren varınca
Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
Gül kurusu

Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar

--- spoiler ---
Kafamda tek soru elalemin atası güneye güneye göç ederken bizimkiler niye Karadeniz'e göç etmiş tarım desen zor, balıkçılık desen yine zor karadeniz sıkıntılı, ticaret desen hiç bir ticaret yoluna yakın değiliz... amaç neydi sevgili atalarımız?
Lösemiyle mücadele eden ve bu süreci açtığı youtube kanalıyla bizlere anlatan tatlı kızımız. Telefon sürekli elinde izlenme sayılarını takip ediyormuş. Biz de takipçisi olalım, moral olalım.

kuzeninin tweeti
Cinsel duygu ve isteklerine düşkün olma durumu, erotizm ile eş anlamlı kelime.