İstanbulun meşhur 2. Köprüsü. Şehrin kuzeyi sayılan Kavacık yakınlarından, 4. Levent yakınlarına tem otoyolunu bağlar. Genelde trafik çile merkezlerinden biridir. 1. Köprüye göre şehrin ana merkezlerine uzaktır, nispeten daha uzak ilçelere gitmek için kullanılır.
batı afrikanın minnacık ülkesi. afrika kıtasının en küçük ülkesidir kendileri. atlas okyanusuna kıyısındadır ve ülkenin ortasından geçen gambiya isimli nehir boyunca uzanır. banjul başkentleridir. biara kktc ni tanımak istiyoruz demişlerdi de, sanırsam 1 hafta sonra uluslararası hukuk çiğneyemeyizle alakalı bişeylerle vazgeçmişlerdi. ülke o bölgedeki diğer ülkeler gibi tropikal iklime sahiptir, yazdan ziyade kışın gezilmesini tavsiye ederim.

tek sınır komşusu senegaldir. haritaya bakıcak olursanız zaten, senegalden kopmuş bir parça gibi durur. yağmur ormanları ve insanların samimiyeti sebebiyle dikkatimi çekiyor kendileri. bir de kültürü. yeni başkanı değişti gerçi, ne oldu bilmiyorum. kapıda vize uygulaması vardır, parayı basıp ülkeye girebilirsiniz.

ülkede hastalık kol gezer, sarı humma aşısı mecburidir. sıtma mıtma ne ararsan var, dikkatli olmak gerek efenim.
Doğa ile barışık, bilinçli olması gereken birey, ateş başı sohbetleri akıcıdır.5-6 yıldır bu sıfatı taşımanın mutluluğu ve bitkinliği içindeyim. soru varsa alalım efem
Yıllarca dorockta cumartesi günleri çalmış, cover grubu. Metal müzik icra etmektedirler, isminden de anlaşılacağı üzere anti kapitalist şarkıları vardır. Dinlenesi bir grup efenim.
tam ismi karl werner heisenberg'dir. kendisi alman fizikçidir. sonradan adıyla adlandırılan belirsizlik ilkesini bulan dehadır (bkz: heisenberg belirsizlik ilkesi)
atom fiziği alanındaki katkılarından dolayı 1932 yılında(31 yaşında) nobel fizik ödülünü almıştır.
alman fizikçi heisenberg tarafından 1927 yılında ortaya atılmış ve kuantum mekaniği dünyasında çığır açmış olan ilkedir.
heisenberg'e göre fiziksel bir sistemde bir cismin konumu ve momentumu aynı anda kesin bir nicelikle ölçümlenemez. bazı belirsizliklerle bu nicelikler ölçülebilir. bu da belirsizlik ilkesinin özetidir.

klasik fizikle kuantum mekaniğini birbirinden ayıran temellerden biri olan ilkedir aynı zamanda.
Tanım: Fiziki çevrenin atıklarla bezenmesi yahut tahribi sonucu ortaya çıkan, canlı yaşamını kısa yahut uzun vadede illa ki bir şekilde tehdit eden, çoğunlukla doğrudan yahut dolaylı olarak insan kaynaklı durum.

Ha hislerimden bahsetmek gerekirse -ki gerekir muhtemelen- nefret ediyorum! aramızda da bunu yapanlar var üstelik, bu ise beni daha çok üzüyor; kendini kampçılığa yahut gezginliğe adamış (!) kimseler rahatlıkla çer-çöpünü etrafta bırakıp basıp gidebiliyor. Kimse kusura bakmasın ama doğaya hürmeti olmayan, sadece evden çıkmış, özgürüm kafasına girmiş olmak için doğaya ilişenler öyle etrafa ben kampçıyım, doğacıyım vs. havasını atma hakkına sahip değildir, kendinden utanmadığına şaşılması gerekir. Hadi şehir hayatında belediye görevlilerine hiç acımıyorsunuz, doğada öyle biri yok bilmiyor musunuz? Günlerdir denk gelip duruyorum ama bugün dünya çevre günü olduğu için bugün size bunları yazmak istedim. Aslında bu yazdıklarımı önce Camprail'e yazmıştım fakat onaylanmadı, olabilir, bir de burada deneyeyim.

Aramızdaki en kibar tabirle birtakım "çürük yumurtalar" yüzünden çeşitli mecralarda basın aracılığıyla, kamuoyunun bir kısmında yavaş yavaş İnterrail Türkiye grubunun etrafı tahrip eden kamplar yaptığı(bkz: abantrail), kötü bir oluşum olduğu algısı oluşturuluyor ki buna belki de en üzülen benim, henüz ilk kampına bile çıkamamış ama bu grubu zor zamanlarında keşfedip kendi kendine de olsa aile olarak bilmiş ben.
Bu böyle devam edemez değil mi dostlar? Yazık günah, biliyorum çoğunuz üzülüyorsunuz ama yazık ki bir şey yapamıyoruz. Bir şekilde o güzel adminlerimizin bazı sınırlar getirmesi, kurallar koyması vs. gerektiğini düşünüyorum, kendim de neler yapabilirim yahut yapabiliriz diye düşünmekteyim ama bir çıkış yolu bulamadım ne yazık ki. Sizden rica ediyorum, lütfen bu konuya beraberce bir ehemmiyet gösterip çözüm bulalım, en azından deneyelim, aile olmamız hatrına.

Çevre kirliliğinin bizimle alakalı olmayan kısmına gelirsek; hiçbir zaman anlayamadım bir insan neden çöp dışında bir yere çöpünü atar, neden biraz evvel kullandığı şeyi ihtiyacı bitince yanında taşımak yerine bir yerlere bırakıp gitmeyi cevreyi kirletmek pahasına böyle tercih eder, yere niye tükürür, niçin sigara küllerini rasgele savurup izmaritini saklara fırlatır... Biriniz biliyorsa bana söylesin arkadaşlar, bilmek istiyorum.
9 Temmuz 1952 tarihinde yayına başlayan türkiye’nin ilk televizyon kanalıdır.

1964 tarihli trt yasası'nın yürürlüğe girmesiyle 1970 yılında yayın hayatına son vermiş ve vericileri ise trt'ye devredilmiştir.