Hayatın anlamı = ölmeden cevabını asla bilemeyeceğin, belki de öldükten sonra bile bilemeyeceğin şey.

Yani bunun cevabını yaşayan hiçkimse sana veremez. Bence doğru cevabı ölünce göreceğini umarak yaşa ama acele etme nasılsa ölüp göreceğin için yaşadığın sırada hayatın anlamını arayarak geçirdiğin zaman boşa gidecek. Aynı benim bok yoluna giden günlerim gibi. Hayatta (tamamen tesadüfi bi evrende biyerde algıya sahip bir birey) olduğuma göre bunun ne kadar sonu olmayan gereksiz bir düşünce olduğunu kabullenip biranonce bosvermeni öneririm. Benim gibi :)
beni havaalanına uğurlarken son olduğunu bilseydim gitmezdim. gittikten 1 hafta sonra ayrıldık. bir daha asla görüşemedik. o gün en acı günüm olduğunu bilmiyordum ama acı yemek gibi sonradan çıktı acısı
binlerce belki de milyonlarca yıldır insanoğlunun yaşadığı hayat tarzı. bizler dünyanın son misafirleri, neden birkaç bin yıldır zemini hazırlanan bu 'modern toplum'a geçişi kabullendik? genlerimizde olan bu 'ilkel' hayatı neden terk ettik? cevabını bulamadım bir de size sormak istedim. gerçekten istediğimiz bu mu?
Artik bildirimler gondermesiyle iyice farkindalik yaratan akilli telefonlar nerede ne yaptigimizi neleri sevip sevmedigimizi kim oldugumuzu en gizli sırlarımızı bile doğru bir şekilde bilen ve sosyal medya aracılığıyla bizleri yönlermeye başladığını düşünüyorum. Black mirror seneryosu gibi ama insanlari yönetmek ve istediği toplumu oluşturmak için bundan daha güzel bir yöntem olamazdı gibi geliyor. Belki ben karamsardüşünüyorum ama yakın gelecek pek özgürlükçü görünmüyor.
Ben 45 derecelik aciyla bakiyorum ve hipotenusum kok 2 bolu 2 olmali.sin ve cos degerlerim ayni miydi,hatirlamiyorum
kalabalık şehir hengamesinden kurtulma huzuru ve dinginliği yakalama isteğidir. birçokları için hayal olsada başarmış insanlar her zaman örnek teşkil edecektir.
kaçı kaçıverin.
Beyaz Geceler- Dostoyevski (bkz: st.petersburg)'u en iyi anlatan ve bizdeki eyşan, onlardaki nastenka'yı anlatan efsane kitap.
hasan söylemez'in kitabı.
"hasan söylemez, banka kartlarını kırdı, cebindeki son parayı çocuklara dağıttı, bisikletle 8 ayda 10 bin kilometre yaparak türkiye'yi dolaştı. herkes hayallerini gerçekleştirememeyi parasızlığa bağlar, o, kafalarda örülen para duvarını yıkarak önceliğin para olmadığını kanıtladı."
özellikle maddi durumu dert edenler için harika bir kitap. siz yeter ki adımınızı atın.
(bkz: yekta kopan)'ın bir de baktım yoksun kitabından gelsin: "kimi zaman hesap yapmamalı insan, okun yaydan nasıl çıktığının bile farkına varmamalı."