Platona göre demokrasi düzensiz ve kötü bir yönetim türüdür. eşit olmayan yurttaşlara eşit haklar tanıyan bir yönetim şeklidir. platona göre eşit olmayanlara eşit haklar vermek adaletsizliktir. platona göre toplumun sınıflandırılması 3 kategoridedir : yöneticiler, koruyucular ve işçiler. her sınıfın kendi içinde eşit olabileceğini ama farklı sınıfların mensupları birbirlerine eşit olamayacağını söyler.
platona göre en iyi yönetim şekli baştakinin filozof olduğu monarşidir. devleti yönetenin filozof olmadıkça ideal yönetimin olamayacağını söyler.
*** demokrasinin aşırı özgürlük talebi köleliği oluşturur der. yani aşırı özgürlük köleliktir demiştir.
platona göre en iyi yönetim şekli baştakinin filozof olduğu monarşidir. devleti yönetenin filozof olmadıkça ideal yönetimin olamayacağını söyler.
*** demokrasinin aşırı özgürlük talebi köleliği oluşturur der. yani aşırı özgürlük köleliktir demiştir.
Milletler Cemiyeti , günümüzdeki Birleşmiş Milletler'in temeli sayılabilecek bir yappıydı. I. Dünya Savaşı'nın ardından İsviçre'de, 10 Ocak 1920'de kuruldu. Amacı, ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçı yollarla çözmek idi. tabii başarısız olmuştur (malum 2. dünya savaşı çıktı). başarısız olmasının sebebi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin ve ABD'nin milletler cemiyetine dahil olmaması ve milletler cemiyetinin avrupa örgütü olmaktan kurtulamamasıdır. bunun yanında ingiltere ve fransanın görüş birliği içinde olmaması örgütün etkinliğinin azalmasına neden olmuştur.
(bkz: diyanet işleri başkanlığı)nın utanmazca yaptığı açıklamadır.
güzelim insanları islamiyetten soğuttular
kaynak
haberin tamamı;
"web sitesinde, nikah tanımı yapan diyanet, bulûğ çağına girmiş olanların da dinen nikahlanabileceğini belirtti. diyanet, bulûğ yaşının alt sınırını kızlarda 9, erkeklerde 12 olarak belirtti. diyanet, kızların 9 yaşında gebe kalabileceklerini, erkeklerin de 12 yaşına girdiklerinde baba olabileceklerini bildirdi. diyanet'e göre ergenlik çağına girmiş kız çocukları nikahlanırken yanlarında velilerinin olmasının daha uygun olacağını da açıkladı ve “veli olmasa da olur” dedi.
“sözlükte ‘ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak gibi' anlamlara gelen bulûğ, fıkıh terimi olarak, bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. bulûğ çağına ulaşan kimseye bâliğ denir. ergenlik yaşı çocuğun vücut yapısına ve iklim şartlarına göre değişebilir. islâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur.”
güzelim insanları islamiyetten soğuttular
kaynak
haberin tamamı;
"web sitesinde, nikah tanımı yapan diyanet, bulûğ çağına girmiş olanların da dinen nikahlanabileceğini belirtti. diyanet, bulûğ yaşının alt sınırını kızlarda 9, erkeklerde 12 olarak belirtti. diyanet, kızların 9 yaşında gebe kalabileceklerini, erkeklerin de 12 yaşına girdiklerinde baba olabileceklerini bildirdi. diyanet'e göre ergenlik çağına girmiş kız çocukları nikahlanırken yanlarında velilerinin olmasının daha uygun olacağını da açıkladı ve “veli olmasa da olur” dedi.
“sözlükte ‘ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak gibi' anlamlara gelen bulûğ, fıkıh terimi olarak, bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. bulûğ çağına ulaşan kimseye bâliğ denir. ergenlik yaşı çocuğun vücut yapısına ve iklim şartlarına göre değişebilir. islâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur.”
şöyle bir manzarada, şöyle bir masa ile kahvaltı yapabileceğiniz minnoş iki çiftin kurduğunuz emeklilik hayatını yaşarken ki rahatlıklarıyla keyif alabileceğiniz huzur verici bir yer
heryer taş binalarla dolu eğer Mardin’e gittiyseniz Mardin’i hatırlatır. Özellikle yazın sahip olduğu sıcağı da cabası fakat kargaşadan uzak şehrin bütün heryerini ayaklar altına alacak kadar yükseklikte atadan kalma evlerinde kahvaltı veren bu iki insan oldukça kaliteli ve hoş sohbetleri ile bütün herşeyi unutturuyor ve size de rahatlığın ve doğal tatların keyfini çıkarmak kalıyor masadaki herşey el yapımı ve doğal iki kişiye bile full masayla hizmet veriyorlar doyma garanti li İstanbul’da olsalar sadece kodamanların yeri olabilecek kadar iyi Hizmetleri var hizmet kalitesi ise temizliklerinden evinizde hissetmenizi sağlamalarından geliyor
Kendi mutfaklarına sizi alıp kahveleri size yaptırıp sizinle de beraber keyifle içebilecek kadar rahatlar ayrıca
Bizim gibi otostopçulara da oldukça sıcaklar hatta bahçelerinde bir kamp alanı oluşturma düşünceleri de var
heryer taş binalarla dolu eğer Mardin’e gittiyseniz Mardin’i hatırlatır. Özellikle yazın sahip olduğu sıcağı da cabası fakat kargaşadan uzak şehrin bütün heryerini ayaklar altına alacak kadar yükseklikte atadan kalma evlerinde kahvaltı veren bu iki insan oldukça kaliteli ve hoş sohbetleri ile bütün herşeyi unutturuyor ve size de rahatlığın ve doğal tatların keyfini çıkarmak kalıyor masadaki herşey el yapımı ve doğal iki kişiye bile full masayla hizmet veriyorlar doyma garanti li İstanbul’da olsalar sadece kodamanların yeri olabilecek kadar iyi Hizmetleri var hizmet kalitesi ise temizliklerinden evinizde hissetmenizi sağlamalarından geliyor
Kendi mutfaklarına sizi alıp kahveleri size yaptırıp sizinle de beraber keyifle içebilecek kadar rahatlar ayrıca
Bizim gibi otostopçulara da oldukça sıcaklar hatta bahçelerinde bir kamp alanı oluşturma düşünceleri de var
Karabük'te bulunmaktadır, kamp için mutlaka gidilmesi gereken bir yerdir. Sessiz sakin ve uçsuz bucaksızdır.
Muzdarip olduğum psikolojik olarak her rahatsızlık içerisinde mutlaka bulunan sosyal yaşamdan kopukluğa sebep olan şey
çok fazla ciddi seviyede olmamasına rağmen uzun yıllarca çözmeye çalıştığım en sonunda hayata matematik teoremleri gibi yaklaşarak kodlamayla sonuç aldığım rahatsızlık
çok fazla ciddi seviyede olmamasına rağmen uzun yıllarca çözmeye çalıştığım en sonunda hayata matematik teoremleri gibi yaklaşarak kodlamayla sonuç aldığım rahatsızlık
hayretler içinde takip ettiğim goygoyrailin en güzel zaferidir
Kesinlikle bulunduğunuz şehirde ve gidilen her yerde gezilecek görülecek yerlerin en başında geliyor.Müzeler heykel sanatı,ünlü eserler,tablolar ve arkeolojinin kalbi yerler.Tarihte eskiye gidip o dönemin maddi manevi ruhunu,sanatını anlama adına velinimet.Ankara'ya yolunuz düşerse İlk olarak;
Anadolu Medeniyetler Müzesi
Erimtan Müzesi
Resim Heykel ve Etnografya müzesi
Pul Müzesi
Mta Tabiat Tarihi Müzesi
Roma Hamamı (Açık Hava Müzesi) Şiddetle tavsiyemdir gezip görmeden geri dönmeyin..
Anadolu Medeniyetler Müzesi
Erimtan Müzesi
Resim Heykel ve Etnografya müzesi
Pul Müzesi
Mta Tabiat Tarihi Müzesi
Roma Hamamı (Açık Hava Müzesi) Şiddetle tavsiyemdir gezip görmeden geri dönmeyin..
Kurdun bir sürü türevini bolca kestirir
tanıştığımız, konuştuğumuz; dostluk ettiğimiz insanların fikrine ve şahsi deneyimlerimize dayanarak her bireyin kendi mizacına göre farklı bi' coğrafyaya sempati duyduğunu söyleyebiliriz.
işin garibi, çok güzel olan hatta dünya mirasına girmiş toprakları bile mutlaka beğenen ve hiç beğenmeyen insanlar olabiliyor. buradan anlayabileceğimiz kadarıyla bu kişisel sempatinin ölçütü kesinlikle sadece coğrafi güzellikler değil. o yüzden bence yurtdışına eğitim, iş ya da bireysel olarak taşınma kararı alırken (özellikle uzun süre için ikamet edilecek yeri seçerken) ilk önce kendi kişilik analizimizi incelememiz gerekiyor.
bazı insanlar doğuştan dakik, işlerinde dikkatli olup toplum kurallarına son derece önem verdiği için böyle bi toplulukla yaşama isteği içinde olur. bulunduğu düzenin kurallarını hızlı benimseyip kendisini disipline edebilen bireyler için kuzey avrupa ülkeleri; batı avrupanın bi kısmı çok mutluluk verici olabilir.
bazıları ise, güneşin enerjisini, mimarideki çarpıklığın o ritmik havasını, insanlardaki hoşgörü, samimiyet ve sıcak kanlılığı vazgeçilmez bulur. çıkan ufak aksaklıkları tölere etmekte sorun yaşamazlar. bu yapıdaki insanlar için akdeniz'e kıyısı olan ülkeler (özellikle türkiye'de büyümüş bireyler için) kolay uyum sağlanabilen keyif verici bi yaşantı sunabilir.
bu örnekler çoğaltılabilir elbette... yine de dostlar bunların hepsi birer çıkarım; her ne olursa olsun imkan varsa, mümkün olduğu kadar çok farklı memlekete gidip görmeli, kendi mizacımıza uygun o toprakları kendimiz keşfetmeliyiz...
işin garibi, çok güzel olan hatta dünya mirasına girmiş toprakları bile mutlaka beğenen ve hiç beğenmeyen insanlar olabiliyor. buradan anlayabileceğimiz kadarıyla bu kişisel sempatinin ölçütü kesinlikle sadece coğrafi güzellikler değil. o yüzden bence yurtdışına eğitim, iş ya da bireysel olarak taşınma kararı alırken (özellikle uzun süre için ikamet edilecek yeri seçerken) ilk önce kendi kişilik analizimizi incelememiz gerekiyor.
bazı insanlar doğuştan dakik, işlerinde dikkatli olup toplum kurallarına son derece önem verdiği için böyle bi toplulukla yaşama isteği içinde olur. bulunduğu düzenin kurallarını hızlı benimseyip kendisini disipline edebilen bireyler için kuzey avrupa ülkeleri; batı avrupanın bi kısmı çok mutluluk verici olabilir.
bazıları ise, güneşin enerjisini, mimarideki çarpıklığın o ritmik havasını, insanlardaki hoşgörü, samimiyet ve sıcak kanlılığı vazgeçilmez bulur. çıkan ufak aksaklıkları tölere etmekte sorun yaşamazlar. bu yapıdaki insanlar için akdeniz'e kıyısı olan ülkeler (özellikle türkiye'de büyümüş bireyler için) kolay uyum sağlanabilen keyif verici bi yaşantı sunabilir.
bu örnekler çoğaltılabilir elbette... yine de dostlar bunların hepsi birer çıkarım; her ne olursa olsun imkan varsa, mümkün olduğu kadar çok farklı memlekete gidip görmeli, kendi mizacımıza uygun o toprakları kendimiz keşfetmeliyiz...