Sürekli şişen balon. Yamulmuyorsam balona sürekli hava basılırken sorular soruluyor, doğru bilen yarışmacı balonu diğerine veriyordu. En son bum.
(bkz: nein davut)
Hatta yıllar içerisinde Arkadaş ortamımızda " nein du bist keine " diye iyice modifiye ettik bu repliği.*
Hatta yıllar içerisinde Arkadaş ortamımızda " nein du bist keine " diye iyice modifiye ettik bu repliği.*
Üniversite eğitiminin olmazsa olmazı stajları nerelerde yaptık anketine hoş geldiniz.*Başlıyorum:
Ağustos 2013, DSİ gölet şantiyesi çay/Afyonkarahisar
Ağustos 2013, DSİ gölet şantiyesi çay/Afyonkarahisar
bu senede bekar gezelim
Aslında " hak ettiği halde nobel edebiyat ödülü'nü alamayan ünlü yazarlar " olacak başlıktır.
Rus edebiyatı,hatta bir tık ileri gidiyorum, edebiyat denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Tolstoy bu yazarların başında gelmektedir.
Tolstoy, edebi dehasının yanı sıra sıra dışı kişiliğinden ötürü yaşadığı dönemde dünyanın en ünlü insanlarından da biriydi. Hem ödül verilmeyen yazar, hem de ödülü reddeden yazar olarak bu listenin en başında yer alıyor. Hikâye şöyle: Nobel’in ödül alacak yazarlarda aradığı en önemli kriter, “Edebiyat alanında, ideal doğrultuda en seçkin çalışmayı üretmiş kişi” olması. 1901’de yapılan ilk ödül töreninde; ödülün ilk sahibi olarak konuşma yapmak üzere kürsüye çağrılan kişi ise Sully Prudhomme’du. Oysa pek çokları Nobel’in Tolstoy’a verileceğine kesin gözüyle bakıyordu. Gelgelelim, Tolstoy, Kilise’nin otoritesini reddetmiş, bu yüzden tam da o yıl aforoz edilmişti. Varlıklı ve soylu bir aileden gelen Tolstoy, zorla ele geçirildiğine inandığı için özel mülkiyete ve devlete de karşı çıkmıştı. Tolstoy’un bu kökten muhalif son derece idealistik tutumu, eserlerinin “yeterince idealistik” olmadığı gerekçesiyle İsveç Akademisi üyelerinin ilk Nobel’i ondan esirgemelerine neden olacaktı. Uzun yıllar sonra açıklanacak tutanaklarda, seçici kurul üyelerinin, özellikle din konusundaki “eksantrik” anlayışından ötürü, ödülü Tolstoy’a vermekten kaçındıkları ortaya çıkacaktı. Takvimler 7 Ekim 1906’yı gösterdiğinde ise Rusya Bilimler Akademisi, Tolstoy’u tekrar Nobel’e aday gösteriyordu. Yazar bu duruma hemen müdahale etti. Arkadaşı Fin yazar Arvid Yarnefelt’e yazdığı mektubunda ödülün kendisine verilmemesi için elinden gelen her şeyi yapmasını rica etti. “Eğer ödülü bana verirlerse, bu durumda ödülden vazgeçmem hiç hoş olmayacak” dedi. Yarnefelt, adaylığı reddeden Tolstoy’un ricasını yerine getirerek ödülü Giosue Carducci’ye verdi. Bu karara oldukça sevinen Tolstoy, kendisini mektup yağmuruna tutup İsveç Akademisi’nin bu kararına tepki gösteren yazar dostlarına ve hayranlarına hitaben yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Değerli dostlar, Nobel Ödülü’nün bana verilmediğini öğrenince ne kadar sevindim bilemezsiniz. Her şeyden önce, o parayı nasıl kullanacağımı bilemeyecektim, böyle bir dertten kurtulmuş oldum. Hiç kuşkum yok, bu ödül parası, tıpkı her türlü para gibi, olsa olsa kötülük getirebilir. İkincisi, hiç tanımadığım insanlardan bu kadar çok sevgi ve destek mektubu almak beni onurlandırdı. Lütfen, en içten şükranlarımı kabul edin."
Kaynak: listelist
Rus edebiyatı,hatta bir tık ileri gidiyorum, edebiyat denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Tolstoy bu yazarların başında gelmektedir.
Tolstoy, edebi dehasının yanı sıra sıra dışı kişiliğinden ötürü yaşadığı dönemde dünyanın en ünlü insanlarından da biriydi. Hem ödül verilmeyen yazar, hem de ödülü reddeden yazar olarak bu listenin en başında yer alıyor. Hikâye şöyle: Nobel’in ödül alacak yazarlarda aradığı en önemli kriter, “Edebiyat alanında, ideal doğrultuda en seçkin çalışmayı üretmiş kişi” olması. 1901’de yapılan ilk ödül töreninde; ödülün ilk sahibi olarak konuşma yapmak üzere kürsüye çağrılan kişi ise Sully Prudhomme’du. Oysa pek çokları Nobel’in Tolstoy’a verileceğine kesin gözüyle bakıyordu. Gelgelelim, Tolstoy, Kilise’nin otoritesini reddetmiş, bu yüzden tam da o yıl aforoz edilmişti. Varlıklı ve soylu bir aileden gelen Tolstoy, zorla ele geçirildiğine inandığı için özel mülkiyete ve devlete de karşı çıkmıştı. Tolstoy’un bu kökten muhalif son derece idealistik tutumu, eserlerinin “yeterince idealistik” olmadığı gerekçesiyle İsveç Akademisi üyelerinin ilk Nobel’i ondan esirgemelerine neden olacaktı. Uzun yıllar sonra açıklanacak tutanaklarda, seçici kurul üyelerinin, özellikle din konusundaki “eksantrik” anlayışından ötürü, ödülü Tolstoy’a vermekten kaçındıkları ortaya çıkacaktı. Takvimler 7 Ekim 1906’yı gösterdiğinde ise Rusya Bilimler Akademisi, Tolstoy’u tekrar Nobel’e aday gösteriyordu. Yazar bu duruma hemen müdahale etti. Arkadaşı Fin yazar Arvid Yarnefelt’e yazdığı mektubunda ödülün kendisine verilmemesi için elinden gelen her şeyi yapmasını rica etti. “Eğer ödülü bana verirlerse, bu durumda ödülden vazgeçmem hiç hoş olmayacak” dedi. Yarnefelt, adaylığı reddeden Tolstoy’un ricasını yerine getirerek ödülü Giosue Carducci’ye verdi. Bu karara oldukça sevinen Tolstoy, kendisini mektup yağmuruna tutup İsveç Akademisi’nin bu kararına tepki gösteren yazar dostlarına ve hayranlarına hitaben yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Değerli dostlar, Nobel Ödülü’nün bana verilmediğini öğrenince ne kadar sevindim bilemezsiniz. Her şeyden önce, o parayı nasıl kullanacağımı bilemeyecektim, böyle bir dertten kurtulmuş oldum. Hiç kuşkum yok, bu ödül parası, tıpkı her türlü para gibi, olsa olsa kötülük getirebilir. İkincisi, hiç tanımadığım insanlardan bu kadar çok sevgi ve destek mektubu almak beni onurlandırdı. Lütfen, en içten şükranlarımı kabul edin."
Kaynak: listelist
bugün katolik kilisesi'nin başında olan papa (2018 yılının verilerine göre) 1.3 milyar vaftiz edilmiş katoliğin dini lideridir. 2011 yılındaki çalışmaya göre ise tüm hristiyanların %50'si katoliktir. bu oranı baz alarak hesapladığımızda doğrudan katolik kilisesi'ne bağlı olmasa da papa'ya en azından hristiyanlık nedeni ile bağlı ya da arkasında duracak 1.3 milyar insan daha var diyebiliriz.
toplamda 2.6 milyar insan için dini bir temsilci olarak görülen papa, isa mesih'den çok daha nüfuzludur. ( Ölümünden hemen sonra İsa mesih'e inananların sayısı binlerle ifade ediliyordu)
tekrar etmek gerekirse (bir dini lider için bunu demek her ne kadar içime sinmese de) papa, katil olabilir, pedofili olabilir, herhangi bir suç işlemiş olabilir ancak tutuklanamaz yani dokunulmazdır.
toplamda 2.6 milyar insan için dini bir temsilci olarak görülen papa, isa mesih'den çok daha nüfuzludur. ( Ölümünden hemen sonra İsa mesih'e inananların sayısı binlerle ifade ediliyordu)
tekrar etmek gerekirse (bir dini lider için bunu demek her ne kadar içime sinmese de) papa, katil olabilir, pedofili olabilir, herhangi bir suç işlemiş olabilir ancak tutuklanamaz yani dokunulmazdır.
Benim için 2012-2013 yıllarını kapsayan dönemdir. Hiç gitmediği ülkelere gittim*, ilk okyanus aşırı seyahatimi gerçekleştirdim*, aşık oldum, 3. Fatih terim döneminde 2 lig şampiyonluğu gördüm, didier drogba ve wesley sneijder i galatasaray formasıyla canlı izledim, gezi olaylarında bu ülkeye ve gençliğine olan inancım hiç olmayacak kadar arttı. Bence efsane zamanlardı.
bazen durduk yere lambanın kapanması veya kapının gıcırdaması dışında eksantrik bir şey yok.
ama dinlemeyi severim yolla gelsin diego.
ama dinlemeyi severim yolla gelsin diego.
(bkz: girona katedrali )
game of thrones 'un kötülük kraliçesi cersei'nin kilise tarafından cezalandırılıp "utanç yürüyüşü"nü yaptığı yerdir.
game of thrones 'un kötülük kraliçesi cersei'nin kilise tarafından cezalandırılıp "utanç yürüyüşü"nü yaptığı yerdir.
Covid-19'un pandemi döneminde gezemeyen gezginlerin yerine gezmiş olduğu şu dönemde uzaylı genine sahip olma ihtimali yüksek yazardır veya semptom göstermeden atlatmıştır. Bu yazarlardan da birisi benimdir.
Şunu belirtmeliyim ki, aile mesleği olarak kendi mesleğimden geriye kalan zamanlarda esnaflık yapmama, Temmuz ayında Türkiye'ye dönmeme rağmen o tarihten beri 5 farklı şehri farklı zamanlarda toplam 12 kez ziyaret etmeme (2 uçak ve sayamadığım kadar otobüs yolculuğu ile), ağustos ayından beri mesleki gereklilik gereği adliye ve duruşmalardan çıkmamama rağmen hala geçirmediğim hastalıktır.
Şunu belirtmeliyim ki, aile mesleği olarak kendi mesleğimden geriye kalan zamanlarda esnaflık yapmama, Temmuz ayında Türkiye'ye dönmeme rağmen o tarihten beri 5 farklı şehri farklı zamanlarda toplam 12 kez ziyaret etmeme (2 uçak ve sayamadığım kadar otobüs yolculuğu ile), ağustos ayından beri mesleki gereklilik gereği adliye ve duruşmalardan çıkmamama rağmen hala geçirmediğim hastalıktır.