yerli durum komedisi. bir aile komedisidir. Yayın hayatında çeşitli nedenlere bağlı olarak dalgalanmalar olmasına rağmen yayınlandığı dönemlerde televizyon dizileri arasında farklı mecralarda ilgi uyandıran ve izlenme oranları ile her zaman üst sıralarda kendine yer bulan, ayrıca toplumsal almamda adından sıkça söz ettiren bir durum komedisi örneği olarak Türkiye gündemindeki yerini daima korumuştur. Olay örgüsünün merkezinde yer alan aile kurumu ve yapısal özellikleri bakımından Türk toplumunun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına dayanan, geleneksel modern çatışmasını bir arada yansıtmaya çalışan bir tür olarak temsiller bağlamında farklılıkları da yansıtmaktadır.

Hedef kitle olarak genç ve orta yaş grubu hedef alınsa da dizinin yapımcılığını üstlenen Birol Güven’in de belirttiği gibi çocuklar duymasın dizisi her yaştan ve her kesimden insana seslenen çok yönlü bir dizi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yönetmenliğini Bora Tekay’ın üstlendiği dizide yapımcılığını ise Birol Güven yapmaktadır. Yayınlandığı günden itibaren birçok kanal değiştiren dizide Tamer Karadağlı, Pınar Altuğ, Ferdi Akarnur, Furkan Kızılay, Ayşecan Tatari ve Zeyno Günenç gibi daha birçok önemli oyuncu bulunmakla birlikte toplamda 43 oyuncu kadrosu bulunmaktadır. Yapımını Mint Prodüksiyonun üstlendiği Çocuklar Duymasın adlı durum komedisi toplamda 6 sezon ve 393 bölüm ekranlarda kalarak uzun süreli bir yapım olduğunu kanıtlamıştır.

Dizi karakterleri içerisinde geleneksel yapıya ve ailesine bağlı tüketim pratiklerine karşı ise tutucu tavırlar sergileyen Haluk karakteri 19 ve onun tam zıttı olan Meltemin iş hayatında kariyer sahibi, gelir düzeyi yüksek, kendisine özen gösteren, bakımlı, beğendiği bir şeyi almaktan geri durmayan, azimli ve başarılı bir iş kadını, aynı zamanda ailesine bağlı bir ev hanımı olarak gündelik yaşam pratiklerine de açık olan modern bir bireydir. Bu çekirdek aile örneğinde olay örgüsü merkeze alınan bu aile etrafında, belirli ve sınırlı bir mekanda, ayrıca büyük çoğunluğu iç mekanda gerçekleşmekte ve yaratılan geleneksel modern çatışmasından da sürekli olarak modern olanın baskın çıktığı, geleneksel olanın da duruma uygun hareket ettiği görülmektedir. Dizinin ilk çıktığı yıllarda televizyon yayıncılığında ciddi anlamda ses getirmiş tekrar bölümleri dahi reyting sıralamasında uzun süre zirvedeki yerini korumuştur.
T. nargilede ya da sobada kullanılan köz tutmaya yarayan demir maşanın birbirine vurularak çıkartılan sese çıkılatmak denir. zaptnamumkun

Sene bu zamanlar paraya ihtiyacım var, iş bakıyorum bir arkadaş vasıtasıyla, 7/24 açık. neden açık ? insanlar sabah 7 de neden gelip kahve ve nargile içer hala düşünüyorum ama konumuz bu değil. Mekanla anlaştık, akşam çalışıyorum ekip zaten aynı. Bu ve bunun gibi mekanlarda ekip hep aynıdır. Öğrenci çalışanlar, yaşlı bir bulaşıkçı, gerzek bir aşçı,dini imanı para olan bi patron. Bildiğin yerli sitcom amina koyim bi tek kahkaha efektimiz eksik. Temposu yüksek bir mekan, gece 1 de gelip sabah 7 de giden insanlar var. bu nasıl bir işsizlik a dostlar ??
Herifler balyayla kaldırıyor inanılmaz bir akış var. deli gibi çalışıyoruz.
Bazen öyle anlar oluyor ki, kısa bir back to the future etkisi yaratıyor.
4 saat yok önlüğü taktığım andan sonra sadece 4 saat sonra çıkarabiliyorum.
mesela o 4 saati hiç çözemedim ve o 4 saat bütün mevzunun başlangıç noktası.

Nargile işinde ilginç bir maşa çıkılatma geleneği vardir ya hani. çıkıçıkıçıkı dolanır kamilin teki elinde bir teneke köz. O nargile maşasını eline alan muhakkak tadımlıkta olsa bir çıkılatıyor. Meğer bütün ülkece maşa çıkılatma skillimiz açıkmış mevzuya bak. Şimdi müşteri olarak gelip 1 2 saat takılınca kulağa ramazan pidesi tadında gelebilir ki bu durumda bile daralmalar oluyordur.
((12 saat ))
bak 12 yazıyla "ONİKİ" saat boyunca 5 dakika da bir duyunca edimsel koşullanıyorsun.
namussuzum ağzımdan salya akacak lan, biyolojik saatim bozuldu, sıçamıyorum amina koyim daha ne olsun ???? sokayım ben öyle geleneğe.

mekanda nargileye bakan eleman sosyal çevreden de arkadaşım olur.
ben işim gereği genelde hep arkam dönük kahve yapıyorum.
yine bi gün deli gibi yoğunuz siparişler patlamış mutfak patlamış.
patron kasada bana 2 metre uzakta ikimizde birbirimize bakmıyoruz.
bişey söyledi tam o arada bir ''çıkıçıkıçıkı'' anlamadım?? dedim
tam tekrar edecek adam kelimesini bı posta daha çıkıçıkçıkı.
patron dönüp ''kır onu amın kustuğu'' dedi.
benim kanım kesildi, 25 yıllık lugatıma yeni bir küfür ekledim. neyse yoğunluk bitti ben mekanın arka çıkışına çaya sigaraya çıktım.
bizim nargileci arkadaşta orada bir sigara da ona kaptırdım.
kapan gibi amın evladı, esirgediğimden değilde gümrük müşaviri gibi pezevenk. tek serbest bölge orası köz ocağıda haliyle orada takılıyor ibne. aslında bir yandan da fırsata çevirmesini takdir etmek istemiyor değilim ama ne yazık ki ölücü pezevengin teki. neyse durdum ''ne çıkılatıyosun lan ikide bir dalyarak?!?'' dedim. ama asabim bozuk bilader, kahveyi kenya'da üreten işçi kardeşlerimle aynı kaderi paylaşıyorum adeta. ''ben çıkılatmıyorum ki'' dedi bana. ''nasıl lan ??'' dedim şaşırdım 13 gündür burada çalışıyorum, başka kim var ki??
ekip net amk ses aynı, sürekli aynı çıkılatma, olaylar gittikçe garipleşiyordu. '' e kim o zaman??'' diye sordum tabi gayri ihtiyari.
arkam da birini göstererek, ''la bebe sen daha amokaciyle tanışmadın mi??'' dedi. arkamı bir döndüm ananı sikim oda ne !?! karanlığın içinde bi çocuk koz ocağının başında. irkildim amk aslanla burun buruna gelmiş bir ceylan kadar hızlı attı yüreğim. allah'tan tuvaletten çıkıp gittim sigaraya yoksa altıma sıcardım net. ulan sen komando musun, bordo bereli misin amina koyim? ben günde 12 saat buraya 50 kere gidip geliyorum sen nerdesin? hayır hadi selam vermedin adam yerine koymadin, bir ses çıkar be amina kodumun bukalemunu diye sinirlendim bir önce, sonra ulan çayı da buraya koymuştum acaba yudumlamış mıdır diye sinsice gözlerinin içine baktım. fakat o çıkılatma sesinin kaynağı olduğunu düşününce. bir an cırcır böceğini yeni keşfetmiş insan masumluğuna büründüm. tam bir duygu karmaşası sanırım boşalıyorum. selamün aleyküm dedi elini uzattı, herifi ilk defa tanıyorum.
sonra bir an toparlandım ve tokatı bastım yavuşağa, kulağını zıngıldattım. ''ne çıkılatıyosun lan amına kodumun bebesi'' diye yükseldim çocuğa. başını öne eğdi, hüzünlü hüzünlü baktı. içim eridi amk kızdım kendime, iç pişmanlık yaşadım, bu çocuk ilginç bi çocuk, buna sahip çıkmalıyım dedim. gereksiz yere aptalca bir sorumluluk yükledim kendime ama konumuz bu değil. ''biz de gelenek abi atalarım osmanlı'dan beri közcü'' dedi. vay dedim amk neler oluyor böyle.
mola bitti dönüom çalışıyorum ama bir yandan çocuk aklımda.
geceye doğru, yoğunluk bitti bi keyif kahvesi aldım, geçtim arkaya.
bizim közcü ocakta köz karıştırıyor. evet közcü başka ne yapabilirdi ki zaten dimi ? çektim sandalyeyi yanına, o ara bi köpek geçti çağırdım, baktı gelmedi ibne, bizim çocuk maşayı bi çıkılattı köpek geldi. ben önce dikkat etmedim kafasını okşadım. geri giderken çocuk bir kere daha çıkılattı, köpek geri döndü ? lan ?!? hayırdır amk? dedim heyecanlandım, ben sanıyorum ki ben keşfettim, köpeklerin nargile maşası çıkılatmasına itaati var vay amk. aldım elime bi maşa çıkılattım gelmedi. haydaaa noluyor amk? köpek baya 10 metre uzaklaştıktan sonra bizim oğlan masayı çıkılattı. köpek koşarak geri geldi, ben çakozladım onun köpeği olduğunu. vaay dedim sonra ritimli mi eğittin??
ibne cevap vermedi bir çıkılatma daha yapıştırdi çıkıçıkıçıkı. bir kopek daha geldi. hobaaa noldu şimdi marvel mi çeviriyoruz amk ??
2008 yapımı aydın bulut filmidir. İstanbul'un gazi mahallesinde çok yakın arkadaş olan iki gencin veysel(ismail hacıoğlu) ve simo(volga sorgu) 'nun başindan geçen olayları ve dönemin siyasal , mezhep çatışmalari gibi sorunlarını anlatmaktadır. Psikolojiyi alt üst eder ama oyunculuklar mükemmeldir. Daha o zamanlardan anlamıştım ismail hacıoğlu'nun iyi işler yapacağıni.(bkz: ayla)
İnterrail türkiye bünyesinde bulunan gezginlerdir bizim çocuklar. Uzaktan görüldüğünde aha bizim çocuklar denilip yanlarına gidildiğinde gruptan mısınız? Diye sorulur bu bir gizli şifredir.
profil fotoğrafının ne anlama geldiğini bilmeyen insandır. ama sevgiden yapmaktadır. mutluluğunu paylaşmak isteyen kişilerdir. geneli kadındır. tüm çocuklar güzeldir ama onunki en güzelidir ve kimsenin bu güzellikten mahrum kalmasını istemezler
İstanbulun meşhur çetesi , şuan varlar mı bilmiyorum. Çocukluğumda efsanelerdi.
yüreği kocaman bir abi İlker Kül. İşi gücü bırakmış. Evini kapatmış. Geleceklerimize, güzel çocuklarımıza umut olmak için atlamış motosiklete mutluluk dağıtıyor. Muhteşem bir proje, bu aile mutlaka bu projeyi araştırıp destek olacaktır diye düşünüyorum.

İlker abi çok yaşa

Haber videosu
çocukken ayıla bayıla izlediğin hayranı olduğun filmlerin sonrasında izleyince hayal kırıklığına uğranması durumu. görsel efektler içler acısı, senaryo sıfır. film bitsin diye dua ediyosun. teenage mutant ninja turtlesı bida izlemek gibi bir hataya düşünce fark ettim.
23 nisan millî bayramı, hâkimiyet-i milliye bayramı, çocuk bayramı adında üç ayrı bayramın birleşmesi ile ortaya çıkmış (eskiden) neşe içinde kutlanan milli bayramımızdır. şimdilerde malum kesim için maalesef ki sadece bir günlük tatili ifade ediyor.

bu güzide bayramımızın anlamını yitirtmek isteyenlerin aslında en büyük acısı, 23 nisan’ın kutlanma amaçlarından birinin 'egemenliğin padişahtan alınıp halka verilmesinden' kaynaklanıyor.
henüz tatmadığım, açıkçası hiç tatmak da istemediğim duygu. eminim çok güzeldir, eminim dünyada bundan daha ötesi yoktur vs vs... ben istemiyorum, yapana da mani olmuyorum ama yapanlar neden bana karışıyor onu anlamıyorum.

türk milletinin sinir bozucu bir diğer huyu da bu zaten, evlendiysen ve 2 yıl geçtiyse sıra çocuktadır çünkü... sıkıştırır da sıkıştırırlar. belki dünyanın en harika duygusu ama benim için dünyanın en harika duygusu başka bir şey olamaz mı?

görüyoruz işte sosyal medyada, haberlerde... bazı insanlar ebeveyn olmaya uygun değil, ben de böyle olduğumu düşünüp baştan önlemimi alıyor olamaz mıyım??

evet sayın gezginler, etrafım kreş gibi ve üzerimde ağır baskı var, size dökmek istedim içimi :(