kısa bir giriş yapmak gerekirse her açıdan dünyanın en iyi havalimanı. zaten bununla ilgili birçok blogta da doğru ve yanlış bilgileri bulabilirsiniz ama yaklaşık 70 küsür saat sadece bu havalimanında kalmış biri olarak yorum yapma ihtiyacı hissettim.

terminal 1-2-3 olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. terminal 1'in diğer terminallere kıyasla daha küçük olduğunu düşünüyorum fakat yine hepsinin içerisinde gerek 7/24 açık ücretli ya da ücretsiz eğlence mekanları var. bunu biraz daha açmak gerekirse terminal 1'deki ücretli havuz, veya ücretsiz kaktüs bahçesi. terminal 2deki birçok türden çiçek bahçeleri ve ps-pc oynayabileceğiniz(belli saatlerde) ücretsiz alan, terminal 3'te mini akvaryum, kelebek bahçesi, çocukları için eğlence alanı, tiyatro ve küçük bulsam da beğendiğim havacılık galerisi. yine aynı şekilde uçuşuna yanlış hatırlamıyorsam 6 saat kaldıysa(aktarmalar arası da olabilir emin değilim) ve havalimanındaysanız ücretsiz şehir turuna katılabiliyorsunuz. bir ara unutmazsam girdiyi de fotoğraflandırırım
14 Haziran 1946 senesinde dünyaya gelmiştir. Tam adı Donald John Trump Queensdir. New York doğumludur. ABD'li iş adamı, siyasetçi, yönetici, girişimci ve yazar olan Trump. ABD başkan adayı olmuş ve seçilmiştir. Ayrıca Trump Organizasyonu'nun başkanı olan Trump dünyanın sayılı zenginlerindendir. İlginç saç seçimi ve ayarsız ağzıyla hem dillere hem de internet alemine destan olmuştur.
düyonüzozz reyizden bu güne kadar evrilen sürecin ismidir.

insanı, insana, insala ve şaka şaka. Çok klişe bir tanım. biraz uzun olabilir uyarayım burada ayrılabilirsin.

şöyle bir etkidir ki nice ülkeleri yıkımın eşiğinden kurtarmıştır. almanya bu konuda iyi bir örnek aslında. savaş zamanında hastanelerden sonra tiyatro binalarını onarmaları yaptıkları en mantıklıca iş. orada milli duyguları besleyen ve halkın birlik içinde olmasını sağlayan yapıtlar oynanmıştır. zamanında siyasetten bile kuvvetli ve onun üzerinde sözü geçerdi bu sanatın.

gel gelelim ki kutsal falan değildir!. konservatuvarda hocalarımızın ağzından düşmeyen bir şey bu kutsallık meselesi. shakespeare demiş ki hayata ayna tutuyor. öğretici bir şey. insan yetiştiriyor bu tiyatro. ben kariyerinin başında bir çok usta isimle çalışmış bir oyuncuyum. bir çoğu da hocam olmuştur. hocalarımın hocası müşfik kenter'dir ki onun ekolünden geldik. diğer ekollerden tek farkı ''bütün yöntemleri, stanislavski'yi grotovski'yi at bi kenara. önce iyi insan olacaksınız derdi müşfik hoca öğrencilerine ilk dersinde. iyi insan olduktan sonra iyi oyuncu olabilirsiniz. gerisi teferruat. aşırı derecede kutsallaştırmazdı''.

biz de insana hizmet ediyoruz!. gözöl gönlör göröcöğöz çöcöklör kafasıyla ve hevesiyle başladık tabi. ama eve gelip haberleri açtığımda 11 yaşındaki karısını 14 yerinden bıçaklayıp 7 parçaya ayırıp çöp kovasına attı!!! gibi haberler okuyorum bu ülkede. burada dur bir arkadaşım!. bi' dakka şimdi. ben kimi, neyi eğitiyorum ulan ?. hani hayata ayna tutuyordu ?. insanların ''farkında'' olmasını sağlıyordu bu tiyatro?. bu ne lan ?.


kazın ayağına baktığınızda bu yüzyılda çok da etkisi olmayan bir sanat. ve ben bu işi artık neden yaptığımı bilmiyorum. egomu tatmin ediyorum sanırım, alkışlanıyorum falan. kimseye bir yararım yok. istanbul'da ötekileştirme yahut bir cinsiyet, kimlik üzerine olan problemler hakkında bir oyun yaptığında salona yine o konu hakkında fikri olan aydın insanlar geliyor. körler sağırlar birbirimizi ağırlıyoruz!!.

çözüm!; çözüm o takıldığın cici cafelerden çıkıp, o aktör havasını bir kenara bırakıp turne tiyatrosu yapmakta arkadaşım!. bunu yapan ustaların gibi köy köy gezmekte. nejat uygur çok iyi bir oyuncu mudur tartışılır ama bu bağlamda müthiş bir tiyatro adamı!. televizyonun olmadığı tarihlerde tüm türkiye'nin tanıdığı bir adam. karış karış gezerek tiyatro yaptı bu ülkede. inanılmaz bir özveri. yahut bölgelerdeki tiyatroları güçlendirmekte. ülkenin sanat politikasını zaten ''devlet tiyatrolarından kar etmiyoruz'' diyen dönemin başbakanı tayyip erdoğan'dan anlıyorsun. kar etmiyormuş ?. ulan devlet tiyatrosu kar amacı giden bir kuruluş değil. diyanetten de kar etmiyorsun ona bakarsan. bir hizmet var orada. bu yüzden iş başa düşüyor. hasıl kelam götünüz yiyorsa idealist olunuz. yoksa ağlamaya gerek yok.

not; istanbul'da iyi oyunlar seyirci buluyor gerçekten. tiyatroya ilgi hiç bir zaman azalmıyor artıyor. 4 yıl devlet tiyatrosunda çok iyi bir oyunda oynadım ve tek bir koltuk bile boş oynamadık. full oynadık her zaman. özel tiyatroda da seyircisi gayet bol iyi oyunlar var. yeter ki
2006 yapımı olmasına rağmen eski zamanların adile naşit'li münir özkul'lu filmlerin tadını veren reha erdem filmi. (bkz: reha erdem)
şöyle de bir başlangıcı vardır ve iyi bir başlangıçtır.

https://www.youtube.com/watch?v=ArCLPiniYCY


“insan nedir ki” sorusunu “korkularından, zaaflardan, arzulardan, özlemlerden örülü bir hafıza ve kandan, etten, kemikten oluşan kırılgan bir vücut” diye yanıtlıyor film.


-köpekler bizi içimizde kemik olduğu için mi ısırır neriman teyze?
-içimizde kalp olmadığı için ısırır oğlum.
1969'da başlayan hikayesi 78-79 sezonunda AKM ile resmileşmiş ve yerleşik bir tiyatro olmuştur. Hani şuan harabe olarak duran ve halaaa halaaa onarılmayan AKM var ya taksimin orta yerinde. Heh o işte 78'den 2010 yılına kadar 244 oyun sahnelemiştir yamulmuyorsam.

Gelelim bu kurumun bu günkü haline. Geçen sezon 5. yılım bitti bu kurumda çalışmaya başlayalı. İçinde her ay maaş alıp oyunlarda göremediğiniz oyuncuları mevcuttur. Kadro alıp göt göbek yapmış abilerimiz. Şeker abilerimiz bizim. Bir savaş oyununda generali oynayıp sadece konuşup sahneden giden oyuncular var mesela. Savaş sahnesi olduğu halde onları hiç savaşırken göremezsiniz. Komik. Bu abiler ablalar kadar kuruma zarar veren başka hiç bir şey yoktur. Devletin kültür politikasından bile daha zararlıdır. bir çok oyununda dekorlar oynar ışıklar şov yapar artık. Gidip sadece dekorları ve ışıkları izlersiniz. Ha oyuncular ?. Onlar da çıkıp söylüyorlar bir şeyler tabi. Bazen değmeyecek oyunlara değmeyecek masraflar israf oluyor diye düşünüyorum.

Devletin hiç beslemek istemediği bir kurum burası. içindekiler hem muhalif hem de devlet memuru. Daha ne olsun ?

Sözleşmeli çalıştırdığı genç oyunculara zerre acımayan kurum. bütün sezon seni bağlayacak bir sözleşme yapar ve sene boyunca 3 5 oyun koyup o kadar para verir. yevmiye sistemiyle çalıştırır ama iş vermez. başka bir iş yapmaya kalkınca o tarihlere oyun koyar o işten de olursunuz. Kölelik sistemi işliyor içeride hala. konservatuvardan mezun veya öğrencilerin mecburi çalıştığı bir kurumdur yine de. ona rağmen çok güzel şeyler yapıyorlar. Canla başla. Tebrikler!.
postmodern bilim kurgu eseri olma özelliği sayesinde, beğenilen, en çok satan kitaplardan birisidir. romanın mizahi anlatısının romanı tür bakımından bilim kurgu olarak sınıflandırma riski taşımasına rağmen, postmodernizm'in yapısal özelliklerinin, bütünlüğü ve birleşimi oluşturan bilim kurgu unsurları ve özellikleri ile birleştirdiği için adı geçen roman postmodern alana daha çok yakınlaşır.(bkz: douglas adams)
bir çok diziden tanıdığımız bir oyuncu. İstanbul devlet konservatuvarı mezunu bir oyuncu. Kadın!

dizilere hiç girmeyeceğim de funda'nın tiyatroda ne kadar başarılı bir oyuncu olduğundan bahsedeceğim. 4 yıl istanbul devlet tiyatrosunun sessizlik oyununda birlikte çalıştık. Funda oyunda 14 yaşında bir erkek çocuğunu oynuyordu. cumbria lordu silence. 30'una yakın bir kadın 14 yaşında bir ''erkek çocuğunu'' oynuyor ve harika bir iş çıkarıp bütün ödülleri topluyor o sene. hayatımda onun kadar çalışkan ve egosuz bir kadın görmedim.

Ekşi sözlükteydi sanırım. Gözlerinde problem olan ve lensleriyle ilgili problem yaşayan bir yazar izlemiş oyunu. Ve oyun bittikten sonra anlamış silence'ı oynayan kişinin bir kadın olduğunu. Öyle bir gerçekçilikten bahsediyoruz hanımlar beyler.

Her şeyin dışında cana yakın, dobra, üslup nedir bilen, dost, kadın gibi kadındır. İyi ki var.
UNESCO'dan Atatürk tanımlaması :

" Atatürk kimdir; Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu”