yurt dışında yaşanan ilginç ve absürt anılar

/ 5
Aklımda çok olay var ama gizli olaylar olduğu için anlatamıyorum. Zira bir daha o ülkelere giremeyebilirim, girersem çıkamayabilirim. Hangi ülkeler olduğunu bile söyleyemiyorum.Küçük bir tane paylaşayım bari.

Irak'ta Necef diye bir şehir var. Hz. Ali'nin sırtından bıçaklandığı Al-Kufah Cami burada bulunuyor. Halkı tamamen kapalı, bütün kadınlar kara çarşaf giyiyor ve hatta bağdatlılar bu kadınlar için ninja diyor. Bu bölgede Kurtlar Vadisi efsane olduğu zamanlarda bütün billboardlarda tahmin edeceğiniz gibi Polat alemdar ve Ömer Baba gibi biraz dini, biraz milli insanlar göreceğinizi düşünüyorsunuz değil mi?
Yanılıyorsunuz hani şu bizim alkolik, deli dolu ve kana susamış Memati tüm bilboardları süsülüyordu.Yani olamadıklarına özeniyorlardı.
Abiler ben gittiğim her yerde sokaklara işerim. Bir gün yine belgraddayız, kafalar fezada. La dedim durun şuraya bir işeyim, tam başladım ki işemeye içeriden bir ışık yandı, güvenlikle gözgöze geldik. Ondan sonra 2/3 km. Kadar gece koşusu yaptık 4 arkadaş. Belgrad operasının sol sokagındaki merkez bankasının duvarıymış... ee eceli gelen turist banka duvarına işermiş.
Sene geçen seneler, o zamanlar Tamy diye bir kızla çıkıyorum, Barselonadayız, tabi ki Önder de var. La oveja negro’da kafaları gıcırlattık. Herkes bilmez Önder Cannabis Clup üyesi tek Türk Barselona’da. Önder son darbeyi de yaptı, atladık bisikletlere hikaye başlıyor... Ulan bir baktık barselonettaya gelmişiz( Yaklaşık 10km.) Tamy ortalarda yok. Önderle Neşet Ertaş açmışız, misket oynuyoruz... Tabi Tamy geldi ulan dedi mal, çöp kamyonunu niye kovalıyorsunuz! Jeton düştü tabi. Küçükken sinek ilacı peşinde az koşmadık; burada da çöp kamyonunun peşine takılmışız, 10 km kadarcık, tabi kafalar feza; koku moku fark etmiyor. Neyse Tamy ağzımıza mıçtı. Yasakladı bana kuruyu. Bizse o kovalamacının acısını ertesi gün selenin totomuzda bıraktığı acıdan anlıyorduk...
Günlerden bir gün semtteyiz, Amsterdamda. Kafalar yerinde. Blueberry’yi yeni keşfettik, Haze ile son flörtümüzü falan ettik. Önder var tabi. Dedi bro şu kızla konuşalım, christmas bazaar’dayız bu arada. Cin falan aldık ev yapımı. Sonra bir dayı kızın omzuna dayanmış, felç halinde..kız fransıçça ağlıyor hemen atladım tabi dedim bacım bonjür, jabita istanbul, bu dayı dedim bonzai mi içti, bizim oralarda çok çocuk öldü, kızda gram ingiliççe yok, allahtan ben fransıççads ustayım, jömapel abbas diyebiliyorum bi de jöparlepafranse diyorum bi de toplamda 3 cümle işte. Sonra baktım abinin göz bebekler kaymış, bilinç yok. Hemen ilk yardım kursu bilgileri önder dedim dayıyı dikle. Ben tuttum kafayı diyorum önder dili çek diliiii, kaçmasın boğazına adamı kusturalım. Adamda tık yok, hemen oradan cinci aşkıma gittik ya dedik gülüm arasana bi 155,112.. çok geçmeden ambulans polis geldi, adama müdahale ettiler, adamı uyandırdılar falan. Halk kahramanı olduk şerefsizim, teşekkürler falanlar filanlar, kız bana sarıldı ağlamalar falan dedim gülüm geçti, ağlama. Sonra polis kız yanaştı, teşekkürler falandı filandı, dedim ne demek gülüm. Sonra ertesi gün sokakta kavga çıkmış, adamı vurmuşlar, vurulan türk... kokeyno satıcısıymış, polis kız yine bizi gördğ yanaştı, dedi ulan sittirin gidin buradan bi geldiniz asayiş bozuldu... tabi şaka şaka kız bizi iplemedi bile. Hadi ben kaçtım, bye.
sırbistan gezim için airbnb den bir ev kiraladım. ev sahibi orta yaşların sonunda tatlı nazik bir hanım efendi yani ben öyle biriyle yazışıyordum, evin tarifi, saat kaçta geleceğim vesaire için. nikola tesla hava alanından sorunlu ve bir buçuk saat geç olarak çıktım evi aramaya başladım, kiraladığım dairenin olduğu binanın önüne doğru yürürken tam karşımdan uzun saçlı, gür bıyıklı ve deri pardesülü bir adam bana doğru gelmeye ve adımı söylemeye başladı;
+feedom?
-yes ı am
+come with me (arkasından bende binaya girmek için hareketlendim)
işte tam bu kısa konuşma esnasın da sırbistan mafyasını eline düştüğümü sandım(böyle bir şey bile yok sanırım) ve bir an için kısa bir titreme geldi, sonraki 30 saniye resmen hayatıma korku ve adrenalin olarak devam ettim.
neyse ki gerçek çok kısa bir süre de anlaşıldı beyefendi, benim yazıştığım hanım ablanın eşi imiş kendisi de çok kibar ve nazik biriydi kalan günlerim sorunsuz geçti.
ilk avrupa deneyiminin verdiği bilgisizlikten olsa gerek önümüze çıkan ilk kostümle yerel kişilerle foto çektirdik. bizde sanıyoruz bunlar kültürel elçi falan. böyle bir para koparma şeklinden habersizdik tabi. yıllar öncesi, etrafta hiç bilgi yok. atladık bizde sazan gibi
günlerdir gezilmiş gezilmiş ve artık dönüş yolu için uçağa geçiş sırasında o botların çıkarılmasının istenmesi... ve grup içinde ani bir sessizlik sonrasında yayılan iğrenç bir koku... utanç kahkahaları eşliğinde uçağa doğru kaçış.
ilk yurtdışı seyahatimi italya'ya yapmıştım. yeşil pasaportum vardı tabii ozamanlar. portofino'da 2 italyan türkü , 1 alman türkü ve ben türkiye türkü. 4 kişi tekne de yemek yiyoruz biraz da alkol alıyoruz. tabi türkler biraraya gelince ne yapar? küfür eder. yemek yediğimiz tekne çok elit ve türklerin buraya gelme ihtimali yok denecek kadar az diye düşünüyoruz. küfürler havada uçuşuyor. kız arkadaşımızda ediyor tabii. yan masadaki kel amca durmadan bize bakıyor . bir süre sonra telefonu çalıyor ve diyorki ' lan bizim sütçü beygiri yarışta 4 . olmuş sizin ben taaaa' o 3 saattir şen şakrak bizler. biranda susuyor ve birbirimize bakıp hemen kalkalım abi rezil olduk diyoruz. hızlıca ödeyip kaçıyoruz
yurt odasındayım, oturup tez yazmam gerekiyor. henüz alışma evresindeyim yani. odamın kapısı çaldı. ben her zaman ki gibi oda arkadaşım geldi diye düşünürken bir de ne göreyim. bembeyaz elbisenin içinde esmer sakallı bir monk çıkıverdi. artık hangi katolik tarikatının temsilcisidi hatırlamıyorum. herif bir de felsefe okumuştu. garip bir yarım saatim geçti. ardından gece dışarı içmeye çıktık bir de ne göreyim. bizim herif kızlar biralar filanla takılıyor. çok şaşırmıştım valla
gece saat 3 sularında trenden indikten hemen sonra prag'da tren istasyonunun önündeki pakta başlayarak ertesi günün gündüzünü de içeren zaman diliminde 4 farklı kişinin (çek, hint, çinli, kolombiyalı) adres yol sorması.

nedense ilk defa gittiğim bir yerde bu durumla çok sık karşılaşıyorum. çok kısa bir zaman dilimi içinde en az iki defa adres soruluyor.
/ 5