yurt dışında yaşanan ilginç ve absürt anılar

/ 2
Avrupa birliği gençlik değişimi projeyle 8 günlüğüne Valcea şehrine bağlı curtea de Arges kasabasında Avrupa vatandaşlığı temalı bir projeye seçildim. İlk yurtdışı deneyimimdi, sene 2012 ydi. Heyecan doruktaydı. 3 kız 3 erkek olarak seçildikten sonra umarım kafama göre bi arkadaş bulurum ve ilk yurtdışı deneyimimi mal mal takılmam düşünceleriyle savaşırken gideceğimiz gün geldi çattı. İçlerinden bi arkadaşla hayli kaynaştık. Meğer önceki senede aynı projeye gitmiş ve ortamı yapmış. Gidince geçen seneki ortamından Bi arkadaşla tanıştırdı beni. Adı Fidan, Melez. Annesi Romanya’lı babası Türk. “Burda eğlendiğinizi düşünmüyorum, gelin bu gece eğlenelim” dedi bize. Götürdü bizi bi bara. Ortamın %70 i erkek. Bizim eleman Fidan la dans ediyor bense masada tek başıma oturuyor bişeyler içiyorum. Masama bi kız geldi, elimden tuttu ve dans etmeye başladık. Adı Andrea’ydı. Su gibi güzelliği vardı. Bu kız nasıl olurda gelip beni dansa kaldırdı diye düşünüyorum bi yandan. Sonra aklıma bizim kezbanlar geliyor. Aslında normali buymuş, anormal olan bizim kezbanlar diyorum kendime.. kız kucak dansı felan yapıyor bana, işler ciddi anlayacağınız. Evs hikayeleri dinlerdim gitmeden ama hep kolpa gelirdi bana. Her neyse..Sonra bu beni aldı elimden tuttu arkalara bi yere götürdü. Uzunca bi koridordan geçip üst kata geçtik. 6-7 tane rumen erkeğin olduğu bi teras kat gibi bi yerdi burası. Eyvah dedim boku yedik. Kendimden çok masada bıraktığım fotoğraf makinasını düşünüyorum aslında. Neyse kız bu çocuklarla bişeyler konuştu ve çıktık oradan. Bu kapıdan çıkıp gitti. Fidan’ a mevzuyu anlatırken kız içeri girdi. Yakın arkadaşlarmış. Fidan yollamış yanıma. Tuttum elinden tekrar dans etmeye başladık. Tam kıvama geldik, başka mekana geçiyoruz dedi Fidan. Audi marka 2 araba kapıda bizi bekliyordu. Diğer araba full erkek. Hani Amerika’da karşılıklı bahçeli villaların olduğu sokaklar vardır ya, heh öyle sakin bi sokağa girdik. Bizim eleman bana ben elemana bakıyorum. Aklıma “eyes wide shut” filmindeki sahneler geliyor. Kapısında 2 yarmanın olduğu bi eve geldik. Fidan bişeyler konuştu biz daldık içeri. Az önce çıkış yaptığımız bar buraya göre köy kahvesi gibi kalır. Evden bozma gece kulübüymüş meğer. Hatunlar o biçim erkeklerin tipler kodaman. Dj kabinin hemen yanında bulunan locaya oturduk. Arada Fidan’ın arkadaşları geliyor masaya tanışıyoruz peşine şişeler felan geliyor masaya. Benim içimde hala kuşkular olduğu için ben bara gidip paramla bira alıyorum. Masaya 1.90 ı aşkın boyu olan 100 kilonun üzerinde, boynunda kalın zinciri olan elinde viskisiyle kodoman olduğu belli olan bi tip geldi. Fidan’ın arkadaşıymış. Tanıştık felan Türk olduğumuzu öğrenince bizi çok sevdi. İngilizcesi yok, bro felan diyor bize. Fidan çeviri yapıyor. Herif takıntılı ama sürekli dj i masaya çağırıyor. 6-7 çağırmanın peşine dj masaya geldi ve kulağına bişeyler söyledi. Aradan 10 dakika sonra Tarkan- Yakalarsam şarkısı çalmaya başladı. Biz tabi kalktık fındık kırıyoruz, eğleniyoruz felan derken şarkı bitince yerimize oturduk. Bu yine dj i çağırıyor, gelmeyince bağırarak bişeyler söylüyor. Yeni biramı almaya gittim bara. Arkamı dönmemle bizim masadaki kodomanın elinde şişeyle dj in kafasına vurduğunu gördüm. Kavga dans pistine kadar büyüdü, müzik açık olduğu için bizim eleman Fidan’da birbirlerine yumuldukları için sesi duymamışlar. Ortalık fena karıştı, kalk lan karıştı ortalık, pasaport, kimlik bi bok yok yanımızda polis gelse ne bok yicez dedim. Pek aldırış etmedi ama ortalığın halini gördükten sonra hak verdi bana. Kızlarıda aldık apar topar çıktık dışarı. Fidan taksi çağırmış tam binmeye yakın kavga dışarı sıçradı. Taksinin farları felan kırılınca bastı gitti. 10 dakika yürüdükten sonra başka bi taksi çağırdık ve dağıldık. Saat 5 ti ve 7 de uyanacaktık. Ertesi gün olduğunda öğle yemeği zamanı Fidan yanımıza geldi. Neler olduğuyla alakalı meraklıydık. Bizim yanımıza gelen, mevzu çıkaran arkadaş bizi çok sevmiş. Daha fazla eğlenelim diye dj’e diyormuş ki, “Bunlar benim Türk dostlarım, misafirler, bu gece bunları eğlendireceksin. Türk şarkıları çal” djjsjs Dj neden ikinciye Türkçe şarkı çalmadı, benim lafımı dinlemedi diye mevzu çıkarmış meğer. Ayrıca kendisi boksör ve babasıda Romanya milli boksörüymüş
iranlı arkadaşımın çek cumhuriyetinde sarhoş olup kusmak için başını klozet oturağına koyarak kusmaya çalışması ve her kusamayışında parmağını klozetteki suya daldırarak boğazına parmak salma hadisesi. allah'tan hastalık kapmadan yetiştik.

not: kusamadı
Portekizde bir festivale denk gelmiştim. Uzun zaman önceydi. Boynuzlu maskeleri olan garip tipler ellerinde çalılarla garip hareketler yapıyorlardı. Bir tanesi entarisini çekerek yanımda bulunan bayan hocamın üzerine gelince bir adanalı olarak elinden çalıyı alarak dövmeye kalkmıştım.
Edit: küçüktüm cahildim :D
ilk turum italya ve her 30 ülkeden olmak üzere 45 kişilik geziye katildim. kesinlikle kar amacı gütmeyen kuruluş. sadece interrail gibi ögrenci yapılanması. 2 haftalık barınma yeme içme ulaşım 200 euro verdim.

ilklerim ilki olacak italya da en absürt ve ilginç anim ise ahalinin gece gündüz içip soyunma oyunu oynamasıydı. bunu ilginç kilan bunlari hristiyan mabedinde yapmaları.

oo milletin tamami hristiyan bunu yapacak kadar rahatlar (*swh)
berlin east side galleryde dolaşırken yanımızdan geçen arabadan orhan gencebay çalması
viyana'da fotoğraf çekilmeye çalışırken bir teyze yanımıza gelip türkçe isterseniz fotoğrafınızı çekeyim demişti. biz de tabi teşekkürler deyip çekilmiştik. sonraki gün aynı teyze prag'da fotoğraf çekilmeye çalışırken yanına gidip isterseniz fotoğrafınızı çekebiliriz demiştik. sonraki gün de münih'te teyze bizim fotoğrafımızı çekti. en son artık muhabbet etmek de şart oldu ve kadın okuduğum tıp fakültesinde hemşire çıktı. bir daha görmedim ama bu da böyle garip bir anımdır.
kavga edenleri izlerken elindeki pizzayı karşı tarafa fırlatan gençten sekip bana gelmesi.
edit: mısırı kulaktan yemek güzeldi
İtalya'ya evs'e gitmiştim, palermo'dan Venedik'e gitmek için havalimanına girdim... havaalanının check in gişelerinden sonra ki girişe birtane görevli koymuşlar.. hanımefendi bileti olmayanı sıraya sokmuyor.. neyse gittim bileti verdim pasaportu verdim ama sorun var! Vizem yokmuş. Kadın almıyor beni içeri... 5 dakika boyunca yeşil pasaport'a vize olmadığını anlatmaya çalıştım. Kadın hala vay efendim sizin vizeniz Yok, yok efendim ülkemize nasıl girdiniz diye beni benden aldı.
Neyse sonuç olarak ikna edebildim de öyle gittim.
Hayır yani o kadar yeşil pasaportum var ne vizesi arkadaşım.
(bkz: yeşil pasaport)
ilk yurtdışı seyahatimi italya'ya yapmıştım. yeşil pasaportum vardı tabii ozamanlar. portofino'da 2 italyan türkü , 1 alman türkü ve ben türkiye türkü. 4 kişi tekne de yemek yiyoruz biraz da alkol alıyoruz. tabi türkler biraraya gelince ne yapar? küfür eder. yemek yediğimiz tekne çok elit ve türklerin buraya gelme ihtimali yok denecek kadar az diye düşünüyoruz. küfürler havada uçuşuyor. kız arkadaşımızda ediyor tabii. yan masadaki kel amca durmadan bize bakıyor . bir süre sonra telefonu çalıyor ve diyorki ' lan bizim sütçü beygiri yarışta 4 . olmuş sizin ben taaaa' o 3 saattir şen şakrak bizler. biranda susuyor ve birbirimize bakıp hemen kalkalım abi rezil olduk diyoruz. hızlıca ödeyip kaçıyoruz
gece saat 3 sularında trenden indikten hemen sonra prag'da tren istasyonunun önündeki pakta başlayarak ertesi günün gündüzünü de içeren zaman diliminde 4 farklı kişinin (çek, hint, çinli, kolombiyalı) adres yol sorması.

nedense ilk defa gittiğim bir yerde bu durumla çok sık karşılaşıyorum. çok kısa bir zaman dilimi içinde en az iki defa adres soruluyor.
/ 2