sözlükçülerin yola ilk çıkış hikayeleri

/ 3
Five dollar shake için 16 yaşında "kültürü öğrenicem anne ben kral edward olucam" diye başlamış haftalarca sürmüş ve hayatı öğretmiş olandır.
2011 de lise okurkan arkadaşlarımla iddaaya girmiştik o zamanlar çok hevesleniyordum böyle çadırda kalmalar falan, üç kişilik bi tayfamız vardı (bkz: iyi kötü çirkin) karneleri alır almaz teşekkür belgesi alanın istediği şey yapılacaktı ne olursa, azmettim teşekkür aldım ve şile de bir campinge gitmiştik ondan sonra da iflah olmadım zaten
gecenin bir yarısı ani bir kararla çantamı toplayıp 3 kişi bir seat ibizaya atlayıp gittiğim longoz kampıydı.
sene çok eski değil ya 2015 istanbul'a gitmişim denizliden bölüm arkadaşım da orada tesadüfen bayağıdır aklımda var para falan biriktiriyoruz decathlondan itemleri düzüp kampa çıkacağız. neyse arkadaş beni aldı olimpiyat'tan mall of istanbul muydu neydi öyle bi yere gidip sinema da film izlicez zannediyorum.girdik mekana hemen sağda tabi benim gözüme çarptı kocaman decathlon şöyle bi iç geçirdim itmesin mi bu beni içeri çıkarmasın mı cepten bir tutam para bende de var tabi boş gezmediğim deli fişek zamanlar 'diz itemleri dönünce kampa gidelim'hayatımda duyduğum en anlamlı içeriği çok geniş bir cümle.kem küm falan derken koyulduk onu mu alsak bunu mu fikir alışverişleri arkadaşlar aranıyor derken klasik muhabbet herşeyden ikişer tane.denizli'ye döndük sabah diğer gün sabah kampa gidicez tabi full amatörüz onu da al bunu da al iki çanta bide öne bağlarız bilmem nerde görmüştüm derken.sabah 10 otostop çekip akyaka'y gidicez.saat oldu 1,2,3,4,5 derken duran yok yağmurda başladı sonra durdu mu kırmızı doblolu bir enişte.bindik bizi tavasa bırakıcak biz diyoruz ordan devam ederiz ya daha rahat. allahtan ikinci araba biz el etmeden durdu şaşırdık adam zaten bu iş için yaratılmış bi nefer gibi anlatıyor burdan bunu otostopa aldım geçen filan yerden 1 hint , 1 japon bide hatırlamıyorum diyor.sözün gelişi ilk oldu güzel oldu bizi muğla'ya kötekli yokuşuna bıraktı sağolsun ne tesadüfse onda da doblo vardı hayret.ordan akyaka'ya tek atış gibi birşey tabi o zamanlar tek atış up,ref falan bilmediğimiz genç zamanlar. uzun yazmışım sanırım böyle de bir anımdır.sonrası işte likya yolu benim otostop senin gezipduruz.
Üniversitemin son yılı, yaz okulu sonrası nasıl gezesim var. Otostop diyorum, kimse gelmiyor. Arkadaşlarımın 10/9 u otostopp muuu yooook daha neler diyor. Anılım var, o zamanlarda tanışmıştık. Dedi çık yola bukle, kendine inan, 'tek başına da olur'. Hazırladım çantayı, sabahın altısında uyandım ve başladım Eskişehir'den otostoba. İlk arabaya bindikten sonra kendimi önce türkiyenin sağında solunda, devamında biraz avrupada, sonra almanyada, geçenlerde de 21 gün iskandinavya taraflarında otostop çekerken buldum. Aradan koskoca 3 sene geçmiş, şimdi hayallerimin de ötesindeyim. Meğer yüreğimin derinlerine yola çıkmışım ben 3 sene önce. Şimdi gittikçe çoğalarak, sevmeyi, samimiyeti, sarılmayı yürekten hissederek, çokça özleyerek, 'tamamlanmamış dünya taslağında güzele güzel katmaya çalışarak', farklı olana saygı göstermeyi öğrenerek ve en önemlisi kıymet bilerek yürüyorum adım adım. Yanımda, yüreğimde ne varsa; önce anne babama, sonra canımıniçi interrail türkiye ekibine borçluyum. Onları çok ama çok seviyorum.
Dünyanın nice yerlerinde buluşmak, karşılaşmak, aa sende mi gruptansın demek dileğiyle a dostlar.
ilk kampı 2016 yazında yapmıstım

sevdiğim bi abime bi anda dedim, "ağbii kamp yapsak ya"
o da sağolsun, hiç kırmadı direk araba ayarladı ve yola koydulduk 4 5 kişi kadardık ve çok dandik bir çadırım vardı ama en güzel kampımdı

gittiğimiz yer balıkesir/erdek/turanlar köy yolu düşen herkesin gidip görmesi lazım, denize sıfır efsane bir yer, gece manzarası şahane
o ortamda, ilk kampımda, sakin sakin müzikler açıp birayı yudumlamak tarif edilemez bi his
Yeşil pasaporta sahip oldugumu öğrendiğimde ilk üniversite bitmiş, etrafta mal mal dolaştığım dönem ben biryerlere gideyim ya derken grupla tanıştım. 1 ayın sonunda rotamı çizdim. Ocak ayı soğuk olur napacan, yazın git tüm masraflarını ben verecem Vs diyen abime kulak verip yazı bekledim. Sonra o dönem hatunla tanıştık falan derken Eylül ayında çıkmaya karar verdik. Abim yan çizdi, zaten ben bunu düşünüp kendimi sağlama almış, özel derslerimden abi yazın toplu verirsin ben harcarım ya diyerek paramı biriktirmiştim.Özel derslerden alacağım toplu paraya güvenip plan yaptık ama para alamadım ( sonrasında mahkeme zoruyla aldım o ayrı). Lan napıcaz para da yok falan derken hatun ne kadar vat sende dedim, 300 dolar var dedi. Tamam dedim çıkalım. Yarın istanbula gel burdan gidelim dedim. Çıkmadan son paramla tütün, bimden salam kaşar ve halk ekmeğinden altın ekmek aldım ( tavsiye ederim). Metrobüse bindik Tuyaptan başladık otostopa. Hedef sofya, derken Edirne girişinde yabancı plaka bi tır durdu. Nereye bukreş. Hatuna baktım gülümsedi, bindik. Oha lan ne kadar cooluz diye sırıta sırıta bindik tıra. Bukreş sonrasında sırbistan'a gidelim derken yanlışlıkla Sibiu'ya oradan son anda İtalyanlarla italyaya gitmekten vazgeçip ( euro bölgesi) Budapeşteye geçtik. Budapeşte'de ufak bi kumar (bul karayı al parayı) macerası sonucu tüm paramızı kaybettik. Sözde hedef Prag Vs Vs idi. O gece couchrailden couch bulduk ve ertesi gün amca diyarı viyanaya geçtik. Amcamda 1 gün kalıp 200 euro harçlıktan sonra salzburg villach falan gezdik. Sonra yine para bitince Klagenfurtta teyzeme süpriz yapmak zorunda kaldım ;) oralarda da biraz takıldıktan sonra 20 günün sonunda bayram dolayısıyla geri döndük.
Geri geldiğimde cebimde kalan parayla kredi kartı borcumu falan da ödedim. Şimdi düşününce hala iliklerime kadar hissediyorum o duyguları.
O günden beri de durmak yok yola devam :)
kişisel sorunlarımdan o kadar bunalmıştım ki kaçıp gitmek istemiştim istanbul'dan. bla bla ile izmir'e gitmeye karar verdim. adam aracına binmem için beni ayağına çağırdı nerdeyse. sikerim seni de arabanıda deyip otostoprail de post açtım izmir için. bir kişi buldum ve hemen diğer gün sabah yola çıktık. hayatımın en unutulmaz günüydü...
Hayatımda ilk kez Ağvarail kampına tek başıma gittim kimseyi tanımadan. Toplama bilgisayar gibiydim kamp çadırını komşudan aldım çantayı kuzenimden aldım. Hayatımda çadırda bir kere bile kalmadım çadır kurmayı bilmem, beceremedim zaten. Beni öyle ahmak ahmak "Ben şimdi ne yapacağım? Geri mi dönsem neden geldim?" diye karar kara düşünürken gören iki arkadaş bana her konuda yardımcı oldular. Çadırımı kurup bana battaniye verdiler işte onda sonra kampın o iki günü o kadar güzel geçti ki, telefonumda bi fotoğraf karesi bile yok. Unutmuşum eğlenmekten telefonu elime bile almamışım. İyi ki varsınız beeeee
haftalarca arkadaşlara dil dökmek, herkesin hebele hübele diye geçiştirmesine sinirlenip bir gece ansızın alınan bilet, bir daha da kimseyle gezememek, kapanış
/ 3