gezgin olarak hissedilen ilk anlar

/ 11
ben neden işe gidiyorum lan! diye ağladığım an. halbu ki geçen yıl sırt çantamla koy koy gezmiştik
ben kendime gezgin diyemem ya. başkaları sana yakıştırmıyor mu onu? aksine bir yerden döndüğümde arkadaş çevremin bana anlaşmış gibi 'ne gezdin yiaaa' demesinden ve bu traveler vb. yakıştırmalarından hoşlanmıyorum.
hiç kimseyi tanımadığım, bilmediğim bir yerde sadece sırt çantasıyla sokaklarda kaybolduğum andır. o an aldığım nefes bile bir farklı güzeldi sanki.
küçüklükten beri gezmeyi,yeni yerle görmeyi çok severim ama bu his çok başkaydı. ve o ilk histen sonra hiçbir şey eskisi gibi hissettirmedi bana. yediğim yemek daha bir anlam kazandı, ayağımı bastığım her yer macera dolu olmaya başladı. muazzam bi andı sevgili sözlük... :) hani yola çıkarsın ama nereye gitmek istediğine yolda karar verirsin, daha varmadan başka destinasyonlara kaymıştır aklın. yolda olmak... o çok başka bir his
Birkaç saniyelik düşünmenin ardından hadi gidelim diyip şehirdışına çıktığımdaki an
bir hostel odasında üç beş farklı ülkeden insanlarla koyu muhabbete daldığımda, bir anlık verilen es'te "ulan bee" dediğim andır.
Yol arkadaşlarımla anlaşamayıp ilk kez yolda tek kaldigimin gündü. kamp attigim sahildeki aileye konuk olup kahvalti ettikten sonra otostopa benden saatlar öncesinden çıkıp beni satmış olan arkadaşlarıma hiç beklemeden durdurdugum arabadan el sallarken anladım😊
bence ilk otostop anı ıvırı zıvırı değilde fakirken lise zamanlarındayken bunların hayallerini kuruyoken arkasında büyük bi özgüven barındırdığımı, buna bi inanç değilde bilgi ve emin olmayı beslediğimi, bunun için bişeylerden vazgeçebiliceğimi farkettiğim an hatta dönemdir. Çünkü ona dayandırır insan her boku, her yeni biyere çıktığında yine ona gereksinim duyarsın onunla yaparsın. Yani temel taşı gibi bişeydir o özgüven, vazgeçebilme. O dalgaya sahipsen eğer çatur çutur gidersin zaten der insan çevresindekilere heves pompalarken.
/ 11