çocukluğa dair en çok özlenen şey

/ 3
-taş devrinden sonra jetgiller ile devam eden yayın akışı ile çağ atlamayı
- salçalı ekmeğin tadını
-okulda ayıp olur diye muz yada sucuk ekmek gibi beslenmeye koyulmaz algısındaki saygıyı
-her cuma eve gönderilen masa örtüsü yıkama sırası
-çöp kovası başında şimdiki whatsapp grubu
-ev ödevlerini ansiklopediden araştırmayı
-lcwaikiki nin zenginlik göstergesi maymununu
-anahtarlık, baskılı peçete ve pul koleksiyonu yapmayı
-tasolarımı,walkmanimi
-pazar akşamı banyo yapıp sihirli annem ardından şahane pazarı izlemeye izin olmayan uyku saatlerini
-telefonda çağrı atıp ile anlaşmayla seneler geçtikçe günlük 10 kontüre bir gün için sınırsız sms hakkının lüks olduğu zamanı
-çılgın bediş, yılan hikayesi ve asmalı konak gibi dizileri
-titanik, organize işler, matrix gibi filmlerin heyecanını

yada herşeyi geçtim gerçek çocukluğun masumiyetini özledim.
babamın izlediği western filmlerindeki atların sesleri ve sobanın üstünde kaynayan suyun fokurdayışı ile pazar sabahına uyanmak.
50 bin liralık halleyi üçe beşe bölüp gülerek yiyebilme samimiyeti.
nerede o eski bayramlar?
Her pazar akşamı akşam ezanından sonra ailecek yemeği yer aile büyükleri çay içerken banyo yapılır. Sobanın arkasına geçer sessizce şahane pazarı izlediğim "ya anne biraz daha " dediğim zamanları.
mıknatıslı oltayla ağzını açıp kapayan balıkları yakalamaya çalıştığımız o zamazingo.
pijamalarımı giyip sütümü içerdim,sonra uyurdum.sabah 6'da kalkar atarimi kurardim oyun oynardım.şimdiki veletler gibi anneeeaaağ diye zırlamazdım,kimseyi uyandırmadan eğlenirdim.özledim..
leblebi tozunu birkerede ağıza atıp gülmemeye çalışma.. az mı ölümden dönmedik
/ 3