#tüm turconapoletano başlıkları

yabancıların içindeki çini ve desenlerdeki mavi renk yoğunluğu nedeniyle mavi cami olarak bildiği osmanlı döneminden kalma osmanlı mimarisinin son örneği olan cami.

dünyadaki en ünlü camilerden biri olma olasılığı yüksektir. caminin önemi dolaysıyla bulunduğu bölge de sultanahmet olarak anılır. dünyadaki ilk 6 minareli camidir. İstanbul'un en bilineni olsa da en iyisi olmadığı kesindir. (bkz: süleymaniye cami)
acayip isimli gruplar silsilesinde en başı çeken gruplardan biridir. şarkıları bazen hemen yakalıyor bazen de bünye sindiremeden atıyor. başlarda önyargı ile yaklaşsam da bu aralar dinlemelerdeyim.
afrika'nın en ucunda bulunan ümit burnuna en yakın güney afrika cumhuriyeti kenti. adeta cennetten köşe bir yer. tepesindeki düzlük nedeniyle masaya benzediği için masa dağı denilen dağın eteğinden okyanusa doğru uzanan güzel bir şehir.

masa dağına çıkmak şehrin en gözde aktivitelerinden biri. hiking turlar hemen her yerde karşınıza çıkar. dağa giden teleferikler ve tepeden görülen şehir manzarası harika ötesi. tepe biraz soğuk, hava güzel olsa bile siz yine yanınıza bir şeyler alın. bazı günler rüzgar sert esiyorsa teleferikler çalışmıyor.

afrika gibi değil de güneşli ve güzel havaya sahip bir kuzey avrupa ülkesi gibi. şehir merkezindeki limanda waterfront adında büyükçe bir restoran ve avmler var. genelde insanlar burda zaman geçiriyor ve her daim hareketli. fiyatları da bu yüzden biraz tuzlu ama herkese hitap eden birşeyler bulmak mümkün. içinde nelson mandela müzesi de var. bana hitap etmedi diyen varsa şahane deniz manzarası sunan onlarca restoran ve cafe ile camps bay i öneririm.

merkezde boo kap denilen renkli binaların olduğu bir müslüman mahallesi var. sokağın sonunda da müzesi var. gayet ilgi çekici. yine buraya yakın green market ta çeşitli tropikal meyveler bulmak mümkün.

en meşhur olan şeylerden biri kendine özgü şarabı. şehrin yakınlarındaki bağlara şarap tadım turları oluyor. meraklısı kesin denemeli.

yine popüler aktivitelerden biri de denizde sörf ve kafesli köpekbalığı dalışı. sörf olayı biraz zor ve maliyetli. hem de deniz suyu sıcaklığı yaz kış 12 derece olduğu için özel kıyafet olmadan sıkıntılı oluyor. bunun için şehrin biraz dışında ama en az cape town kadar meşhur st. james beach şiddetle önerilir. köpekbalığı dalışı ise pahabiçilmez bir deneyim. zamanınız paranız ve cesaretiniz varsa gidin derim. şansınız varsa balinaları bile görmeniz mümkün.

ümit burnu için 2 saat gibi bir yol gitmek gerekiyor. çok etkileyici bir yer. batan gemilerin hikayelerini dinleyince daha da etkileniyor insan. yakındaki doğal parkta belirli bir mesafeye kadar penguenleri görebiliyorsunuz.

son olarak da şehre yakın robben adası çok etkileyici. burası zamanında nelson mandela nın hapsedildiği yer olduğu için oldukça önemli. ama aynı zamanda fokları ve balinaları görmek için doğru yer. adadan şehre bakıp masa dağının resmini çekip manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
rock seven biri için bağımlılık yaratan, her ne kadar eskisine nazaran biraz daha piyasaya döner gibi olsa da hala alternatif piyasayı keşfetmemi sağlayan bağımlılık yaratan radyo. bir de öğlen vakitleri zırt pırt reklam girmese tadından yenmez.
Bosna Hersek te bulunan kafa dinlemek isteyen kampçılar için adeta bir cennet olan küçük ve şirin bir şehir.

sarajevo dan otobüsle ufak bir terminale varıp bulunduğunuz yerden dağın arka kısmına kısa bir yürüyüşle hemen merkeze varıyorsunuz. merkezden biraz yürüyünce karşınıza büyük ve şahane bir şelale çıkıyor. evet, şehrin göbeğinde. kamp bölgesi ise park plivsko jezero olarak adlandırılan göl kenarında çok güzel bir parkta bulunuyor. gidin görün kalın kafa dinleyin.
napoli ile salerno arasında kalan sorrento, positano, vico equense ve ravello gibi sarp kayalıklar üzerine kurulu semtlerden oluşan bölgenin genel adı. buraya geldiğinizde deniz manzarasına doyuyorsunuz. italya daki en güzel koylar burada desem abartmış olmam. hem deniz ve kum hem de kültür gezileri için ideal. positano daki katedral etkileyici. dik yamaçlar da yürüyüş için gayet uygun. yazın ne kadar hareketli ise sezon dışında o kadar durgun. imkanım olsa yerleşsem hep burda kalsam dedirtecek kadar güzel.
Napoli'nin birbirinden şahane 3 adasından en bi meşhuru ve büyüleyici olanı. napoli limandan yarım saati geçmeyen bir yolculuk ile varılır. sırf grotta azzura adlı mağara ve faraglioni denilen kayalıkları görmek için bile gidilir. bu ikisini görmek için limandan tekne turlarına katılsanız yeter. ada capri ve anacapri olarak ikiye ayrılır. anacapri daha bi sevimli dah bol manzaralıdır ama hayat capridedir. denizi harikadır. biraz fazla turistik gibi olsa da her zaman daha lokal bir yer bulmak mümkündür. via krupp adlı dik ve dolambaçlı yoldan inip sonundaki sahilde yüzmeden gelmeyin.

etrafta göreceğiniz kafam kadar büyük tabirine harfiyen uyan limonları görünce hormonlu bu ya demek içten bile değildir ama gayet doğal ve lezzetlidir. limoncello nun en iyisi burda bulunur kanımca. limoncellonun tadı kolonya gibi diyen varsa crema di limoncello yu öneririm normaline göre daha hafif ve içilebilir.
istanbul un en kozmopolit mekanı. 4 katlı bir apartmanda türk aile, erasmus öğrenci, afrikalı kaçak göçmen, grafiker ofis insanı, bekar beyaz yakalılar veya ne yaptığı tam olarak anlaşılamayan orta yaşlı bir yabancı barındırma gibi özelliği pekala bulundurabilen ilginç ve eğlenceli semt

eskiden sokaklarında hayat kadınları ve torbacıların cirit attığı, yanlışlıkla yolu geçenlerin kabusu olan bir yerdi fakat kentsel dönüşümdü turist ve yabancıların merakıydı derken çok daha güvenli bir yer oldu. 2-3 seneye kadar airbnb ve kaçak hostel cennetiydi. bu sayede de çehresi epeyce değişti. ama hiç bilmese de herşeyi bilen yurdum insanı hala semti tehlikeli bilir aman uyandırmayın kiralar daha da artmasın.
bir ara bir ara bir ara sor,
kreuzberg city kotbusser tor,
bir ara bir ara bir ara sor,
berlin kreuzberg küçük istanbul

diye bir şarkısı var berlinli almancı rapçi killa hakan ın.

gerçekten de gidip dolaşınca berlin de değil de istanbul un kenar semtlerinden birinde gezinir gibi hissediyorsunuz. metroda kotbusser tor durağında inince hemen sağ tarafta ziraat bankası var. karşısında büyükçe bir bina ve üzerinde kreuzberg zentrum yazar. binanın altından ana yol geçer. yürüyüp öteki taraftan baktığınızda bu sefer türkçe kreuzberg merkez yazar artık siz düşünün. sokaktan devam edince birçok dükkan görürsünüz. sadece bir iki kebapçıda ayrıca grillhaus yazısı ve dişçide almanca yazı gördüm onun dışında hepsinde türkçe tabela ve açıklamalar vardı. ara ara kulağınıza gelen okey taşı seslerini takip ederseniz kendinizi en yakın türk gücü lokalinde bulursunuz. buralar her ne kadar almancı kardeşlerimizin spor kulübü olsa da içerisi kahvehaneden farksızdır.

eskiden berlin in en tehlikeli yerlerinden biriymiş. sokak çeteleri ve işsiz gençlerin uyuşturucu alıp sattıkları mimli bir yermiş. fakat sonrasında berlin insanının alternatif ve underground yerde yaşama ve partileme sevdasına kapılarak parti hub olarak tüm dünyaya nam salmıştır. şimdilerde popülaritesini neuköln e kaptırmış gibi gözükse de berlin gece hayatı denince akla gelen ilk yerlerden biridir.
youtube da gezinirken denk geldiğim, bir süre sonra bağımlılık yapan müzik insanı. kendisi aynı zamanda ünlü gitarist asım can gündüz ün de oğluymuş. yeteneğin nerden geldiği belli oluyor tabi ki. kendine ait çok şarkısı yok ama efsane coverlar yapmakta. özellikle de sena şener ile olan coverlar neredeyse parçanın orijinalinden iyi olmuş dedirtecek türde

sena şener ile olan ilk dinlediğim cover